Dövizdeki tırmanışa iktidar çare bulamıyor. MMO analizinde TL’deki eriyiş ve enflasyondaki tırmanış nedeniyle erken seçimin toplumun çok geniş bir kesiminde tek çıkış olarak görüldüğüne dikkat çekildi.

Çarklar durdu, değişim zorunlu

EKONOMİ SERVİSİ

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), Sanayinin Sorunları bülteninin 76’ıncısını yayımladı. Yapılan analizde 2021 sonunda tüketici enflasyonu yüzde 25’i, üretici enflasyonun ise yüzde 66’yı bulma ihtimalinden söz edildi. Hızlı enflasyonun, bölüşümü sert biçimde bozduğuna dikkat çekilen analizde, ‘tek adam’ döneminde TL’deki değer kaybının yüzde 66 ile 2001 krizindeki yüzde 59’luk erimeyi geride bıraktığı vurgulandı. İktidarın ısrar ettiği yolun ekonomik bir hamleyle aşılması olanağının kalmadığının belirtildiği analizde, erken genel seçimin toplumun çok geniş bir kesiminde tek çıkış olarak görüldüğüne dikkat çekildi.


GÜVEN ERİYOR

Güvensizlik, hem her ay tekrarlanan “Tüketici Güven Endeksi”(TGE) verilerinden, hem de güvensizliğin bir göstergesi olarak TL’den kaçış, dövize sığınma telaşından izlenebiliyor. 2004’den bu yana aylık olarak Türkiye İstatistik Kurumu ta rafından üretilen ve Merkez Bankası’nın da üretimine katıldığı “Tüketici Güven Endeksi”, Kasım ayında, bir önceki aya göre 7,3 puan birden düştü ve 2004’den bu yana olan değerlerin en kötüsünü sergiledi.

Özellikle 2021 Eylül ayın da başlatılan faiz indirimleri, politika faizlerinin yüzde 19’dan yüzde 15’e indirilmesi ve bu arada TÜFE’nin yüzde 21’i geçmesi, TL’ye olan güveni düşürmüş, mevduatların dolarlaşması hızlandı. Özellikle gerçek kişilerin tasarruf mevduatlarının kısa sürelerde TL’den dövize dönüşmesi ile dolarlaşma oranı yüzde 64’e yaklaştı ve bunun yılın tamamında yüzde 65’i bulması kuvvetle muhtemel.

ENFLASYON HIZ KESMİYOR

Analizde TÜİK’in özellikle enflasyonu ölçmede yanlı davrandığı kanısı genişlediğine de dikkat çekildi. Enflasyon verisi, ücret, maaş, kira, faiz, vergi gibi birçok göstergeye etki ettiği için, kalitesiz ölçüm, birçok kesimi yakından ilgilendiriyor ve duyarlılığı artırıyor. Yıllığı, eksik ölçüme rağmen, yüzde 21’i aşan tüketici enflasyonu ve yıllığı yüzde 55’e yaklaşan üretici enflasyonu, önümüzdeki aylarda hiçbir kamuflajın saklayamayacağı kadar azgın seyrediyor. Özellikle tüketici enflasyonunun yüzde 30-40 basamağına sıçrama potansiyeli, hızla reel gelir kaybına uğrayan ücretliler, emekli geliriyle geçinenler başta olmak üzere, alt ve orta sınıfların sert tepkisiyle karşılaşıyor, toplumsal muhalefet bu koldan da yükseliyor. Enflasyondaki yükselişin bilime uygun ölçülmemesi, çarpıtılması iddiası, toplumda aldatılmışlık duygusunu pekiştirip öfkelerin kabarmasına da yol açıyor.

Analize göre önümüzdeki aylarda enflasyon yüzde 5’leri aşacak.

FİYAT ARTIŞI ÜRKÜTÜCÜ

Sanayici (Üretici) fiyatlarında Kasım ayında yaşanan yüzde 10’luk artışla birlikte yıllık artış yüzde 55’e yaklaştı. Aynı temponun Aralık ayında sürmesi halinde, 2021 yılı, yüzde 66’lık bir üretici enflasyonu ile tamamlanacak.

Kasım ayında yüzde 3,5 olarak ölçülen tüketici enflasyonunun Aralık ayında yüzde 5 artması halinde, TÜFE’nin yıllığı da yüzde 26’ya yaklaşacaktır. Yurtiçi üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki fark, Kasım ayında 33,3 puana kadar çıkmıştır. Başta akaryakıt olmak üzere, çeşitli ürünlere ÖTV indirimi yoluyla yapılan maliye müdahaleleri, tüketici fiyat artışını yavaşlatmaktadır. Yine de aradaki makas, büyüyerek tüketici fiyatları üstünde basınç yaratmaktadır.
Aralık ayında beklenen yüzde 10 üretici ve yüzde 5 tüketici fiyat artışının gerçekleşmesi halinde, makas 40 puanı aşacak ve 2022’ye önemli bir basınç taşıyacak.

ÇIKIŞ İÇİN ERKEN SEÇİM

Dövizdeki tırmanışa iktidar çare bulamıyor. Bu konuda kullanılabilecek araçlar etkisiz hale getirilmiş durumda. Merkez Bankası’nın TL faizlerini artırarak dövizden TL’ye yönelişi sağlaması, Erdoğan tarafından, enflasyona rağmen faiz indirimi komutu ile kullanılamıyor. Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervinin savrulması sonucu rezervsiz kalması, dövize doğrudan satışlar yoluyla müdahale şansını da kaldırmış durumda.

Son haftalarda Birleşik Arap Birlikleri ve Katar ile temaslarıyla dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu temasların özellikle ‘akçalı’ boyutunu öne çıkardı ve söz konusu ülkeler ile önemli ekonomik anlaşmalar imzalandığı duyuruldu.

Saray rejiminin döviz ve enflasyonun tırmanışı karşısındaki teslimiyeti, geçim, bölüşüm sorunlarının da iyice tırmanmasını getiriyor. Gelir eşitsizliğinin derinleşmesi karşısında iktidarın etkisiz kalması, herkesi ekonomik önlem beklentisinden çok siyasi değişim, bunun için de erken seçim talebi etrafında topluyor. Analize göre tünelden çıkışın, herhangi bir ekonomik önlemden çok, siyasi dönüşümü, erken, hatta acil seçimi gerektirdiği fikri, daha çok taraftar buluyor.