Sevgili okurlarım,

İki haftalık tatil çabuk geçti.

İlk hafta, annemle birlikte olmak, yeni evlenen Erdal Yankı ile Burçe’nin mutluluklarını paylaşmak, kızım Gerçek ve damadım Kürşat’la sanat sohbetleri yapmak, eşim Serap’la doğanın güzelliğinden ve insanların sevgilerinden bahsetmek, baldızım Aygen’in esprileriyle gülmek çok güzeldi.

Dostlarla birlikte yeni yerler ve yeni lezzetler keşfetmenin cazibesi beni müthiş rahatlatmıştı...

“Ülke dertlerini unutmadan aileme ayırdığım bu sayılı günlerde yorgunluk ancak böyle çıkar” diyordum kendime.

En azında evimin huzuruyla biraz dinleneceğimi zannederken birden, öteden beri umursamadığım ve de düşünmekten kaçtığım sağlık sorunum tekrarladı.

Dostum Doç. Dr. Tuncay Özçelik’in verdiği moralle ve biraz da ailemin zoruyla kendimi Ankara Bayındır Hastanesinin ameliyat masasında buldum.

Uzmanlığı konusunda Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli doktorlardan biri olan Doç.Dr. İzak Dalva ve ekibinin başarılı müdahalesiyle sağlığıma kavuştum...

***

6 gün sonra dün hastaneden eve döndüğümde bambaşka duygular taşıdığımı fark ettim.

Bir taraftan sağlığıma kavuşmanın sevinci, diğer yandan Türkiye’nin giderek daha da hukuk devletinden uzaklaşmasının verdiği tedirginlik!

6 yıl önce olan gerçekleşen Kobani Olayları bahane edilerek aralarında Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan gibi önceki Milletvekili, Belediye Başkanı, il, ilçe başkan ve yöneticilerinin bulunduğu HDP’li 82 kişinin gözaltına alındığı haberi, gerçekten, Türkiye’nin bambaşka bir kulvarda koştuğunun son örneğidir!

Ankara Cumhuriyet Savcılığı, ayrıca 6 ekim 2014 tarihinde oluşan olaylar nedeniyle HDP’li 7 Milletvekilinin de dokunulmazlığın kaldırılması için TBMM’ye fezleke göndermesi de yargının nasıl çalıştığına dair kuvvetli karinedir!

Yani üzerinden 3 Genel ve 1 Yerel Seçim geçmesine karşın tam da ekonominin çöktüğü, dünya ile her konuda çelişki yaşandığı, Doğu Akdeniz’de savaşın arifesine gelindiği ve Lozan’dan başlayarak Türkiye’nin temel değerlerinin tartışıldığı bir anda yurttaşlarımızın dikkatinin tehlikeli bir yöne çevrilmek istenmesi manidardır.

Yanıtlanması ve cevabıyla da toplumun ikna edilmesi gereken soru şudur!

Olayların üzerine o gün değil de neden şimdi gidiliyor?

Bu kabul edilemez sokak olaylarının, yaşatılan vahşetin, ölümlerin sebebi ve failleri o gün neden bulunmadı?

Yoksa bulunmak mı istenmedi?

Üzeri küllenmiş olayların şimdi kaşıyarak yaratılan nefretten kim çıkar ağlayacak?

***

Hastane odasında yatarken şunu düşünmüştüm.

Bir yanda cansiperane bir şekilde sadece insan olduğu için hastasını yaşama döndürmeye çalışan bir avuç yeminli sağlık çalışanı, diğer yanda kolayca insanlar dışlayan ve adaleti unutan bir yönetim anlayışı!

***

Hani denir ya! Dakka bir gol bir!

***

Aslında yazıya başladığımda kısa ve öz olarak doktorlarımın bir hafta kesin olarak dinlenmelisiniz sözünden hareketle “sizlerden bir hafta daha izin istiyorum.” diyecektim.

Neyse;

İzninizle...