Kuzey Irak’ta peşmerge ve PKK arasında çatışmalar sürerken bölge kaynayan kazana döndü. Suriye’de bitmeyen hesaplaşmanın buraya da sıçradığını hatırlatan uzamanlar, “Bu çatışmaların kazananı olmaz” diyor.

Çatışma ısrarının kazananı olmaz

Yusuf Tuna Koç

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne ait Kuzey Irak’a çekilen PKK ile Barzani yönetimindeki peşmergeler arasındaki çatışmalar sürerken bölgedeki birçok aktör devreye giriyor. Irak parlamentosu, PKK’nin Kuzey Irak’a yayılmasından Türkiye’yi suçlarken peşmerge ile girilen çatışmalar, “Kürtlerin kaybedeceği bir gerilime” işaret ediyor. PKK üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan peşmerge ile çatışmak istemediklerini söylese de kriz çözülebilmiş değil. TSK ile çatışmasını Türkiye sınırları dışına taşıyan PKK, Kuzey Irak’ta daha fazla konuşlanırken bundan rahatsız olan IKBY, PKK’yi bölgeden çıkarmak için askeri müdahalede bulundu. Konuşlanmayı fırsat bilen TSK de bölgede kendi geçici askeri üslerini kurdu. Irak parlamentosunda, PKK’nin çekilmesinden Türkiye de suçlanırken, şu anda iki taraf da PKK ile çatışma halinde. Irak Bölgesel yönetimi, Türkiye’nin kendi savaşını topraklarına getirmesinden şikayetçi olurken PKK konusunda ise olumlu bir yorumda bulunulmuyor.

MESELE ÇIKAR ÇATIŞMASI

Bölgedeki çatışmalı atmosferi değerlendiren Ortadoğu Politikaları Uzmanı Emekli Profesör Abbas Vali, “Asıl mesele çıkar çatışması olarak görülüyor. Sadece Kürtlerin iç meselesi değil aynı zamanda yabancı aktörlerin de çıkar çatışması. ABD kendi çıkarı için Kürt bölgesinde istikrar ve düzen istiyor, Irak Kürdistan’ını yerel bir müttefik olarak görüyor. Öte yandan Irak’ta ve bölgede süren istikrasız durum, Şia güçlerinin kendilerine karşı olumsuz tavrı var. ABD bu yüzden bölgede güçlü bir müttefik istiyor. Türkiye’nin derdi ise farklı. PKK’yı bölgeden atmak istiyor. Bunu zorlamak da istikrar arayan Barzani iktidarını çelişkiye sürüklüyor. Seçim yapmaya zorluyor. Türkiye’nin bölgede stratejik çıkarları olduğu için müdahale ettiği aşikâr” ifadelerini kullandı.

KÜRT GÜCÜ KURULABİLİR

Ankara-Erbil ilişkilerini de yorumlayan Vali, sözlerini şöyle sürdürdü: “IKBY kurulduğunda Ankara ile ilişkileri gerilimliydi çünkü PKK’nın bölgedeki etkisinden çekiniyorlardı. Fakat 10 yılın ardından ciddi şekilde yakınlaştılar. Ciddi ekonomik ilişkileri var. Fakat bu her zaman ilişkilerin tek yönlü ilerlediği anlamına gelmiyor. Türkiye bölgede stratejilerini IKBY’ye zorluyor. ABD YPG ile çalışmaya devam etmek istiyor. Son tartışmalar, NATO’da Erdoğan’la Biden arasında çözümsüz kaldı. ABD Suriye’de YPG ile çalışmaya devam edeceğini açıkladı. PKK ve PYD’nin birbirleriyle bağlantılı olmadığında ısrar etti. ABD, Mazlum Kobani başta olmak üzere PYD yöneticilerini Rojava’da birleşik bir güç oluşturmaya ikna etmeye çalışıyor. ABD’nin uzun süreçte böyle bir birleşik Kürt gücü kurması Suriye’de şaşırtıcı olmaz fakat şu an için kesin bir şey söylemek mümkün değil.”

HERKES BİRBİRİNİ SUÇLADI

“PKK’nin Kürdistan sınırlarındaki varlığı, Kürdistan yönetimi için bir sorun teşkil ediyor” diyen Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun ise, “PKK orada kendi düzenini oluşturmaya çalışıyor. Kendi düzenini oluşturması, başlı başına önemli bir problem kaynağıdır. Gerilimin ne kadar ilerleyeceği iki tarafın da ne yapacağına bağlı. İlk başta her iki taraf da birbirlerini suçladı. Daha sonra Murat Karayılan, sınırlara saygılı olduklarını söyledi. Bu çatışmaların ne şekilde seyredeceği, Türkiye ile PKK arasındaki çatışmaların seyrine ve bununla birlikte PKK ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin nasıl reaksiyon göstereceğine bağlı. PKK geri adım atmaz, sert bir söylem içerisine girerse tansiyon artar ve en büyük kaybı Kürtler yaşar” ifadelerini kullandı.

AKTÖRLER DEVREDE

Çatışma sürecinde sadece IKBY, PKK ve Türkiye’nin yer almadığına dikkat çeken Gazeteci Yazar Faysal Dağlı Dağlı da şu değerlendirmede bulundu: “Arka planda İran, Irak, ABD ve Almanya gibi NATO ülkeleri de var. İran, Irak ve Türkiye arasında IKBY’nin istikrarsızlaştırılması, Kürt güçleri arasında iç savaş çıkarılarak zayıflatılmaları ve uluslararası planda itibarsızlaştırılmaları konusunda bir yaklaşım birliği olduğu biliniyor. Bu nedenle Irak, anayasal olarak koruması gereken sınırlarını Türk askeri harekatına karşı açık halde tutuyor.

ABD ve NATO’nun ‘terör örgütleri listesinde’ tuttuğu PKK’ye karşı Türk müttefiklerine destek verdiği, bu amaçla IKBY’yi de PKK’ye karşı tavır almaya teşvik ettiği biliniyor. Ancak TSK operasyonlarının uzun sürmesi, Türk devletinin niyetleri ve işgal siyaseti Batı dünyasında kuşkulara da yol açıyor. Keza bu askeri harekatlar, Irak’ın istikrarını tehdit etmesi bir yana, İran’ın da bölgede etki alanını genişletmesine neden oluyor. Bu anlamda ABD’nin de çözümsüz kaldığı, ancak sorunu kontrolden çıkmayacak şekilde Türkiye lehinde izlediği anlaşılıyor.”