Serbest piyasa kapitalizmi, sosyalist dönemde rekor büyüme oranları yakalayan Romanya’yı borç batağına sapladı. Çavuşesku kurşuna dizildiğinde Romanya’nın dış borcu sıfır dolar idi; bugün ise 90 milyar dolar. Romanya bugün Avrupa’nın en fakir ülkelerinden biri durumunda. 2017 senesinde hâlâ elektriği olmayan köyler var, cidden…

Çavuşesku, romantizm ve gerçekler...

Doksanlı yılların ortaları olsa gerek, babamın işlettiği kahvehaneye Romanyalı bir kaçak gelmişti. Emil... Soyadını bilmem.

Hani Hollywood’un anti-komünist kara propaganda filmleri vardır ya; “baskıcı” komünist rejimlerden kaçıp “özgürlükler ülkesi” Amerika’ya sığınanların dravdan hikayeleri anlatılır[1]. Emil, tam tersine, komünizmden değil kapitalizmden kaçıyordu... Vize süresi dolmuştu fakat geri dönmek istemiyordu.

Ressamdı Emil. Muazzam bir yeteneği vardı. Geceleri kahvenin alt katına tuval setini kurup boyadığı Ayvazovski tablolarını Etiler’deki galerilere 300-500 dolara verir, galeriler de bu çakma tabloları platin saçlı zengin züppelere 3000-5000 dolara satarlardı.

O zamanlar ortaokuldayım. Dünyadan pek haberim yok. Bir akşam “Neden kaçıyorsun? diye sordum Emil’e, “İş yok Romanya’da, ne yapayım? Karım aldı çocuğu, terk etti beni. Para yok.dedi… Muhabbete devam ettik:

- Kim bir ressama iş verir ki? Romanya küçük yer, piyasa yok.

- Peki neden ressam oldun o zaman?

- Sosyalizm varken oldum. Çocukken belediyelerde zorunlu sosyalleşme vardı hafta sonları. İsteyen satranç seçiyordu, isteyen atletizm… Ben de resim seçtim, sonra da ressam oldum işte. O zamanlar maaşımız vardı tabii. Her şey ücretsizdi zaten. Mesela [parmağıyla pırıl pırıl dişlerini göstererek] dişçiye gidiyordun, kimliğini göstermen yeterliydi tedavi olmak için. Sonra işte darbe oldu.Kapitalizm geldi. Her şey paralı oldu. Zaten “CIA ajanları darbe yapacak” diye söylenti dolaşıyordu yıllardır.

- …

- Her şey özel olunca ressamlar, sporcular, öğretmenler hep işsiz kaldı. Burada en azından galeriler falan var bak.

Herhalde ilk o zaman anlamıştım kapitalizmle sosyalizmin farkını. Duvar yıkılınca doksanlı yıllarda Doğu Avrupa’daki insanlar ilk defa tanıştıkları, işsizlik, sefalet, fakirlik, gelir dağılımı adaletsizliği, krizler ve savaşlar yaratan kapitalizmden kaçıyorlardı. Ne kadar dramatik…

Korkut hocamızın bir yazısında[2] geçiyordu; eski bir Sovyet cumhuriyetinden bir fabrika işçisi bizzat yaşadığı emekçiler toplumunun çözülüşünü şöyle özetliyor: “Herkesin işi vardı. Okul ve mesai saatlerinde sokaklarda yaşlılar dışında kimseyi göremezdiniz. Rusya dağıldı. Fabrika kapandı. Hepimiz işsiz kaldık. Çocukları okuldan aldım. Perişan olduk.”

Romanya’da bir hayalet dolaşıyor, Çavuşesku’nun hayaleti...

Verilerle konuşalım, ortada çeşitli[3] kanallardan çok[4] sayıda anket çalışması var. Romanya’da INSCOP araştırma şirketinin 1055 kişiyle yaptığı(ki Romanya nüfusuna göre oldukça geniş bir örneklemdir) 2014’te sonuçları açıklanan ankete[5] göre halkın yüzde 47.5’i Çavuşesku hakkında pozitif düşünürken yüzde 46.9’u negatif düşünüyor, gerisi ise çekimser. Aynı ankette halkın yüzde 44.7’si komünizmin Romanya için iyi bir şey olduğunu düşünüyor. Bu oran komünizmi daha çok yaşayan 50-64 yaş arasındaki yaşlılarda yüzde 50’ye, 64 ve üzeri yaşlılarda yüzde 51.7’ye kadar çıkıyor. Halkın yüzde 44.4’ü 1989’daki, yani komünizmin son dönemlerindeki, yaşam koşullarının bugünkünden daha iyi olduğunu düşünürken, yüzde 33.6’sı daha kötü olduğunu, yüzde 15.6’sı da aynı kaldığını söylemiş. Bu oranları düşünürken 30 yıllık anti-komünist ve pro-kapitalist propagandayı da hesaba katmak gerekir.

Başka bir araştırma şirketi IRES’in sonuçları[6] daha da kuvvetli. Halkın yüzde 54’ü komünizm altında daha iyi standartlarda yaşadıklarını beyan ederken sadece yüzde 16’sı komünizmde daha kötü şartlar altında yaşadıklarını söylemiş. En çarpıcı sonuç ise Romanyalıların yüzde 66’sının eğer yaşasaydı son seçimde Çavuşesku’ya oy vereceğini söylemesi[7]. Resmen tek başına iktidar…

cavusesku-romantizm-ve-gercekler-821585-1.

2010 yılında CSOP’un IICCMER desteği ile yaptığı bir başka anketin[8] sonuçlarına göre ise halkın yüzde 61’i komünizmin iyi bir fikir olduğunu düşünüyor. Üstelik bu oran 2006’da yüzde 53 imiş. Yani komünizme yönelik sempati hem çoğunlukta hem de hızla artıyor. Bu sempatinin sebepleri ise yüzde 62 ile daha iyi iş imkanları, yüzde 26 ile daha iyi yaşam koşulları ve yüzde 19 ile ev sahibi olma olarak sıralanmış ki aslında üçü de birbiriyle ilintili sebepler. Komünizmin olumsuz yanlarına dair soruya ise en yüksek oranlar yüzde 9 ile özgürlük kısıtları, yüzde 7 ile diktatörlük, yüzde 2 ile terör iklimi olurken fakirlik ve gıda eksikliği sadece yüzde 2 tarafından belirtilmiş. Herhalde bu soruyu bugün kapitalizm için sorsak aynı cevaplar çok daha yüksek yüzdelerle verilir. Üstelikbu anketin sponsoru olan IICCMER (Institute for Investigating the Crimes of Communism and the Memory of Romanian Exile), kapitalist devlet tarafından fonlanan ve o dönemdeki suçları yansıtarak komünizmin ne kadar “şeytani” bir düzen olduğunu halka pompalamak maksatlı araştırmalar yapan bir kurum. Zaten şirket “maalesef hala komünizmi nostaljiyle ananlar var” sonucunu çıkararak “Komünist Diktatörlük Müzesi” kurup “Komünist Rejim Kurbanlarını Anma Günü” diye bir milli bir gün ilan edilmesinin gereğini hükümete iletmiş. Yani resmen “aradan geçen 20 yılda halkın beynini kapitalizmle tam yıkayamamışsınız, hala komünizmi isteyenler var[9], biraz daha ideolojik baskı gerekli” diyorlar. Ne kadar trajikomik...

cavusesku-romantizm-ve-gercekler-821584-1.

Romanya’da sosyalizm vs. kapitalizm

Kapitalist darbe Temeşvar’dan başlamıştı[10]. O zaman hem halkın bir kesimi, hem ordu, hem parti içindeki bazı elitler, sütten çıkmış ak kaşık da olmayan, Çavuşesku’ya sırtlarını dönmüşlerdi. Batı medyası tarafından Soros sponsorluğunda içeri sızdırılan kapitalizm ve serbest piyasa propagandası insanlara özgürlük, tüketim ve Amerikan rüyası vaat ediyordu. Tabii bu ideolojik bombardıman hiçbir zaman krizlerden, açlıktan, evsizlikten, sefaletten, işsizlikten, ağır çalışma koşullarından bahsetmez. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş; evet, o zamanlar bu propagandaya maruz kalan halkın önemli bir kısmı Amerika gibi olacaklarını zannederek sokaklara dökülmüş ve serbest piyasalara kucak açmışlardı. Ancak kapitalizmle geçen 20-30 yılın ardından vaatlerin boş olduğunu gören halk şimdi kapitalizme, haklı olarak, sırtını dönüyor.

Romanya, sanayileşme atılımları yapan bir ülkeydi.Mesela o dönemde, ithal ikame politikasıyla, Dacia diye bir otomobil üretip yüksek kâr marjlarıyla Avrupa’ya sattılar. Kapitalizm geldikten sonra, 1999 yılında, bu markayı Renault satın aldı, akbaba gibi…Renault hâlâ Dacia için gayet iyi yeni modeller üretiyor ama kârlar artık Romanya’ya değil Fransa’ya gidiyor. Herkesin işi vardı. Sendikalar etkiliydi. Ücretsiz kreşler, her mahallede kütüphaneler vardı. Suç oranı düşüktü... Çavuşeskuların çocukları iş insanı olup devletten ihaleler almadılar.Girişimci, pazarlamacı veya CEO gibi meslekler seçip milletin kanını da emmediler. Üç çocuğundan biri hovarda, ikisi bilim insanı oldu. Valentin Çavuşesku atom fizikçisi, Zoia Çavuşesku matematikçi olarak üniversitelerde profesörlük yaptılar; onlarca bilimsel makale ve kitaplar yazdılar. Valentin’in, babası iktidardayken, Romanya Atom Enerjisi Merkezi’nin başına geçmesi gündeme gelmiş fakat Valentin “Ben bu makamı hak etmiyorum” diyerek teklifi reddetmişti. Üçüncü çocukları, halk tarafından da pek sevilmeyen, Nicu ise erken yaşta sirozdan öldü.

Sosyalizmden sonra Romanya’da halk adına pek az şey yapıldı. Sosyalizm varken Bükreş metrosu 1979’da hizmete açılmıştı; bizim ilk metrodanseneler önce yani. 1989’a kadar yeni hat ve istasyon eklemeleriyle toplam 47.6 kilometre uzunluğuyla Avrupa’nın en uzun 4. metro sistemi haline getirilmişti. 1989’dan bu yana, yani kapitalizmde, sadece 12.3 kilometre eklenmiş[11]. Bugün Romanya’ya gittiğinizde altyapı ve gelişmişlik namına görebileceğiniz çoğu şey sosyalizmin eseridir. Ama kapitalizm, Gigi Becali ve Ioan Niculae gibi,futbol takımı satın alan mafyatik zenginlerin ortaya çıkmasına vesile oldu, tıpkı Rusya’da olduğu gibi… Bunun bir uzantısı olarak parazitlik yapan bir girişimci orta-üstsınıf türedi. Bir yanda tüketim kültürünün zehirlediği insanlar,diğer yanda artan yoksulluk ve sokakta yatan evsizlerle[12] birlikte gelir dağılımı makası [13] giderek açıldı. Sanayileşme geriledi, tarım kalmadı. Romanya, üreten bir ülke olmaktan çıkıp tüketen, hatta tüketemeyen, bir ülke haline geldi.

Serbest piyasa kapitalizmi, sosyalist dönemde rekor büyüme oranları yakalayan Romanya’yı borç batağına sapladı.Çavuşesku kurşuna dizildiğinde Romanya’nın dış borcu sıfır dolar idi; bugün ise 90 milyar dolar[14]. Romanya bugün Avrupa’nın en fakir ülkelerinden biri durumunda[15]. 2017 senesinde hâlâ elektriği olmayan[16] köyler var, cidden… Her yıl on binlerce Rumen, serbest dolaşım hakkı sağ olsun, diğer ülkelere gidip ya asgari ücretin bile altında inşaatta çalışarak[17] ya da seks işçiliği[18] yaparak hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Ne kadar acı…Kapitalizmin yarattığı işsizlik ve umutsuzluk insanları sevdiklerinden, anılarından, yaşadıkları mahallelerden, anadillerinden, topraklarından koparıp yollarını gurbete düşürüyor. İnsanlar karın tokluğuna hayatta kalmak için ömürlerini veriyorlar. Bir ömür karşılığı bir ömür yani, ne saçma…

Bir dramdır kapitalizm

Üniversite yıllarımdı…Günlerden bir gün, otostop çekerken bindiğim kamyonun dikiz aynasındaki Romanya bayrağı yapıştırmasını görünce merak edip sormuştum. Annesi Rumen, babası Türk’müş. Küçükken Romanya’ya göçmüşler. İsmi Kadir’di… Soyadını bilmem. Bükreş’te büyümüş. Üniversitede tarih okuyormuş o zamanlar.

Kırklı yaşlarda gibi duran kamyoncu Kadir, pantolonunun arka cebinden çıkardığı cüzdanını direksiyonun üzerinde açarak Çavuşesku’nun siyah beyaz bir fotoğrafını gösterdi… Parmağıyla fotoğrafa vurarak, “Oradaydım. Ben de Cumhuriyet Meydanı’ndaydım. Hepimiz Kahrolsun Çavuşesku! diye bağırıyorduk bir ağızdan.” dedi. Nedenini sorunca, hayıflanır bir sesle oto teybinde çalan İbrahim Tatlıses’in kaset kapağını göstererek,

- İşte bunun için. Yasaktı o zamanlar yabancı müzik, Michael Jackson falan.

- Sonra?

- Sonra…Muradımıza erdik,Çavuşesku devrildi.Demokrasi geldi.

- Tabii Michael Jackson kasetleri de…

- Michael Jackson kasetleri de…

Sesindeki pişman ve alaycı tonu duyabiliyor, beden dilinden hayal kırıklığını hissedebiliyordum. Ben de ince bir gülümsemeyle,“E ne güzel işte!!” dedim.

- Öyleydi.Ya da biz öyle sandık… Ertesi sene babam işsiz kaldı, annemin çalıştığı kütüphane kapandı. Milliyetçilik yükselmeye başladı.Yabancılara çok baskı vardı. Biz de Türkiye’ye dönmek zorunda kaldık. 91 senesiydi.

- …

- Arkadaşlardan duyuyorum arada, Çavuşesku kurşuna dizilirken göbek atanlar şimdi Avrupa’nınmetro istasyonlarında dilencilik yapıyorlar. Etme bulma dünyası. Biz de orada tarih öğretmeni olacaktık, burada kamyon şoförü olduk. Yollarda böyle direksiyon sallıyoruz işte karın tokluğuna…

Cüzdanını kapatıp tekrar arka cebine koyarken ona “En azından teypte istediğin kadar Michael Jackson dinleyebiliyorsun bak şimdi” diyesim geldi, diyemedim. Zaten tam olarak kapanmamış yaralarını yeniden açmıştım istemeyerek de olsa, üstüne tuz basmadım. Dikiz aynasındaki Romanya bayrağına bakarak “Olsun.” diyebildim sadece.

- Değer miydi peki? Değmezdi. Ama o zaman işlerin böyle olacağını bilmiyorduk. Nerden bileceksin?

cavusesku-romantizm-ve-gercekler-821583-1.Noel’in açtığı yaralar

Sizin anlayacağınız kapitalizm Romanya’ya yaramadı. Kapitalizm kimseye yaramıyor aslında ama Rumenler, Kübalılar, Ruslar sosyalist dönemleri yaşadıkları için kıyas yapabiliyorlar. Diğer milletler kapitalizmin içine doğdukları ve ideolojik endoktrinasyona maruz kaldıkları için alternatif bir sistemi maalesef tahayyül dahi edemiyorlar. Bugün ,burjuva olmayan, hangi Rumen’le konuşsanız sosyalist dönemi size özlemle anar...

Çavuşeskular, 31 yıl önce bugün, yani bir Noel günü, askeri mahkemenin yaptığı yalandan bir yargılama ile idama mahkum edildiler. Banka hesaplarından 270 bin ley (22.500 dolar) çıktı. İsviçre bankalarına kaçırdıkları sözde milyar dolarlar hiçbir zaman bulunamadı[19]. Nikolay ve Elena Çavuşesku’nun kurşuna dizilişini, öpüşme sahnelerini bile buzlayan TRT1 ekranlarında, naklen ve sansürsüz bir şekilde izlerken “herhalde çok kötü insanlardı” diye düşünmüştüm.

Sonra Emil ve Kadir ile tanıştım…


[1] Örneğin, Moscow on the Hudson (1984)

[2] Korkut Boratav, “Reel Sosyalizmler“: Kıymetlerini bilelim, hatırlayalım (Sendika.org, 10 Nisan 2015)

[3]VladOdobescu, StrugglingRomaniansYearnforCommunism (The Washington Times, 30 Ağustos 2012)

[4] Elena Dragomir, InRomaniaOpinionPolls Show NostalgiaforCommunism (balkananalysis.com, 2011)

[5] INSCOP, Barometrul – AdevarulDespreRomania (2014)

[6] IRES, Sondaj de Opinie (2010)

[7]https://romanianjournalist.wordpress.com/2014/04/10/survey-66-of-the-romanians-would-vote-for-ceausescu/

[8] A.N. HotNews.ro, (23 Eylül, 2010)

[9]MirelBran, MissingCeaucescu: MeettheYoungRomaniansNostalgicforCommunism (World Crunch, 24 Eylül 2012)

[10] Anti-komünist bir çizgide de olsa Bükreş’in Doğusu(2007) filminde dönemin esprili bir tasviri yapılır.

[12] Bkz. Jodi Hilton, Homeless in Romania

[13] GINI, GrowingInequalities’ Impact, Country Report

[15]RomaniaInsider, One in FourRomanians at risk… (17 Ekim 2019)

[16]RomaniaInsider, Almost 60000 households… (24 Nisan 2017)

[18] Daily Mirror, Shockinginvestigationrevealssextrade (22 Şubat 2014)