Çayın da üreticinin de hakkını savunmanın tam zamanı
Fatma GENÇ*
Çay hasadı başladı, ancak hem artan girdi fiyatları ve işçilik maliyetleri hem de yaş çay taban fiyatı üreticiyi isyan noktasına getirdi. Maliyetleri karşılamaktan uzak olduğu kadar, enflasyonun da altına kalan yaş çay taban fiyatı bu yıl da yine beklentileri karşılamaktan oldukça uzak.
Bu yıl yaş çay taban fiyatının açıklama biçimi de önceki yıllardan farklıydı. Her yıl bakanlar tarafından açıklanan yaş çay taban fiyatı, özellikle geçtiğimiz son iki yılda hasatın seçim arifesine denk gelmesi nedeniyle bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından mitinglerle büyük bir gösteri havasında açıklanıyordu. Bu yıl ise hasat başlamasına rağmen, fiyatın açıklanması sonraya bırakıldı, özel sektör temsilcilerinin dilediği fiyattan alım yapmasına izin verildi ve yaş çay taban fiyatı hasattan tam yedi gün sonra bir Pazar günü akşam saatlerinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarından duyuruldu:
“2024 yılı yaş çay alım fiyatı kilogram başına 17 lira, üreticilerimize verilen destekleme bedeli ise 2 lira olarak belirlenmiştir. Böylece 2024 yılı yaş çay bedeli olarak üreticilerimizin eline kilogram başına 19 lira geçecektir. Hayırlı olsun.” Bir sosyal medya paylaşımına sığan bu cümleler üreticilere herhangi bir gelecek vaat etmezken, sonrasında Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarafından maliyetlere bakılarak yapıldığı açıklandı: “Maliyetlere göre hazırlanmış, çalışılmış makul bir alım fiyatı var.”
Hem Tarım ÜFE’si hem de enflasyonun oldukça altında olan yaş çay taban fiyatında TÜİK verileri bile Bakanı yalanlarken, belli ki çalışmalar esnasında 19 Ziraat Odasının yaptığı açıklamaya da kulak verilmemişti. Ziraat odaları hasat öncesi yaptıkları açıklamada çayın maliyetini, bölgeden bölgeye değişmekle birlikte, 16,99 lira olarak açıklamış ve en az 25 lira verilmesi gerektiğini ifade etmişti. Belli ki yaş çay taban fiyatı belirlemesi yapılırken çay üreticileri ve onların örgütlerine Bakanlık tarafından pek kulak verilmiyor! Ancak Bakanın açıklamasında ifade ettiği yaş çay fiyatının “hazırlanmış ve çalışılmış” olduğu konusunda haklılık payı var. Daha Tarım ve Orman Bakanlığı yaş çay taban fiyatını açıklamadan Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan’ın sahibi olduğu Orçay’ın çay fiyatı açıklaması yapması ve bu fiyatın daha sonra Bakanlığın açıkladığı rakam ile aynı olması ilginç bir tesadüftür. Uzun süredir çayda üretim maliyetlerinin ülkemizde yüksekliğinden yakınan Rize Ticaret Borsası tarafından hazırlanan Türk Çay Sektörü Güncel Durumu 2024 raporu da bu konuda önemli detaylar barındırıyor. Çayda üretim maliyetleri düşürülmesi salık verilirken, yaş çay taban fiyatının belirlenmesinde kuru çay zammı ile eş zamanlı olması önerilmektedir. Rize Ticaret Borsası’nın 2009 yılında hazırlanan ve yasalaşmayan Çay Kanun Teklifi ile ayrıca geçtiğimiz yıllarda çokça tartışılan ve tepkiler nedeniyle geri çekilen Çay Kanun Teklifi’nde de önemli bir aktör olduğunu unutmamak gerekir. Ulusal Çay Konseyi’nin üyelerine de baktığımızda yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak yine tanıdık bir isim karşımıza çıkıyor: Mehmet Erdoğan. Anlaşılan o ki fiyata gerçekten çalışılmış ancak ‘insanca yaşanacak bir çay fiyatı’ talep eden çay üreticileri için değil ‘maliyetlerin düşürülmesi’ talebinde bulunan özel sektör temsilcileri için epey sıkı çalışılmış hem de…
ZARARI NE OLACAK?
Çay üreticileri düşük yaş çay taban fiyatına karşı mücadele ederken, ÇAYKUR’un bu süreçte sessiz kalması da epey düşündürücü. Üretici lehinde kronik sorunlar her yıl artarken, üreticinin güvencesi olmaktan giderek uzaklaşan ÇAYKUR’un zarar tartışmaları da hala gündemde. Türkiye Varlık Fonu’na devredildiği 2017 yılından bu yana sürekli zarar eden ÇAYKUR mali yapısını sürdürmekte epey zorlanıyor. 2017 ve 2021 yılları arasında toplam zararı 2 buçuk milyarı bulan ÇAYKUR, 2022 ve 2023 yıllarında sırasıyla 60 milyon ve 69 milyon kâr açıkladı. Ancak 2023 Faaliyet Raporu detaylı incelendiğinde durumun pek de parlak olmadığı sonucu ortaya çıkıyor. Kurumun 2024 yılına devreden geçmiş yıl zararı 2 milyar 777 milyon 820 bin TL olarak ifade edilirken, enflasyon düzenlemesinin ardından bu rakam rekor düzeye çıkıyor: 46 milyar 129 milyon 994 bin TL.
Mali yapısı da alt üst olan ÇAYKUR günü borçla kurtarmaya çalışırken kurumun bankalara borcu 5 milyar 822 milyon 700 bin TL olarak açıklandı. ÇAYKUR, banka borçları nedeniyle yüksek faiz oranları ve faiz yükü nedeniyle kalıcı bir borç kıskacı altında yaşamını sürdürmektedir. Üstelik kullanılan ticari banka kredilerinin faiz yükü nedeniyle öz kaynaklarının büyük bir bölümünü kaybederken, satışların yeterli olmaması ve birikmiş stoklar nedeniyle dönen varlıkların likiditesi de düşmektedir. 2018 yılında 2 milyar TL olan kurumun banka borcu, 2019 yılında 3,5 milyar TL, 2020 yılında 4,2 milyar TL, 2021 yılında 5,2 milyar TL, 2022 yılında 4,8 milyar TL iken 2023 yılında 5,8 milyar TL’ye ulaştı.
KARARLARI ŞAİBELİ!
Öte yandan ÇAYKUR’un amaç dışı harcamalarının büyüklüğü de yine tartışma konusu olacak gibi. 54 milyar 404 milyon 301 bin TL’yi bulan reklam giderleri yanında yönetim kurulu başkanı, üyeleri, genel müdür ve genel müdür yardımcılarına yapılan ücret ödemeleri de 938 bin 845 TL. 2023 yılında Yönetim Kurulu üyeleri ise Yusuf Ziya Alim, Erdinç Hatinoğlu, Zeki Karaoğlu, Sakarya Belediye Başkanı Ekrem Yüce, Eski AKP Rize Milletvekili Hikmet Ayar ve Hazine Maliye Bakanlığı adına yönetim kurulu üyeliğinde bulunan Mehmet Arabacı’dan oluşuyor. İsimlerden de görüleceği üzere çifte maaş tartışmaları da ÇAYKUR’un gündemini meşgul edecek kadar şaibeli. Yönetim kuruluna yapılan ödemeler konusunda 2020 yılı kurum Sayıştay raporunu hatırlatmakta da fayda var. Sayıştay 2020 yılında, yasal olarak bir başkan ve beş üyeden oluşması gereken ÇAYKUR’un ayda en az iki defadan az olmamak üzere üye tamsayısının salt çoğunluğu yani en az 4 üyeye sahip olması gerektiğini belirterek karar alabilmek için de üye tamsayının salt çoğunluğu sağlamakla yükümlü olduğunu ifade etmiştir. ÇAYKUR’da, boşalan üyeliklerin doldurulmaması ve toplanması gereken sürelere riayet etmemesine rağmen işletme bütçelerinin yönetim kurulunun onayına sunulmadan yürürlüğe girdiği o yılın raporunda eleştirilen önemli konulardan birisiydi. Bugün de bu durum sürmektedir. Yönetim Kurulundan Ekrem Yüce, Hikmet Ayar ve Mehmet Arabacı’nın ayrılmasıyla birlikte bugün Yusuf Ziya Alim, Erdinç Hatinoğlu ve Zeki Karaoğlu’ndan oluşan toplamda 3 üye bulunuyor. Bu durumun hala devam etmesi kurumun kararlarını da yasal mevzuata uygun olmayan bir biçimde aldığı sonucunu da ortaya çıkarmaktadır.
HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
Ekolojik olarak uygun iklimin olduğu her yerde yetişen çay bitkisinin geleceği konusunda da üreticileri orta ve kısa vadede temel sorunlar bekliyor. O da iklim değişikliğinin etkisi. Çay üreten diğer ülkelerde yapılan araştırmalar sel ve kuraklık gibi olayların yaşanma sıklığındaki artışla kendini gösteren sıcaklık ve yağış düzeninde değişimlere neden olan iklim krizinin, çay rekoltesi ile ürün kalite ve fiyatları üzerinde etkili olmaya başladığını gösteriyor. Türkiye’de hâlâ küresel iklim değişikliğinin etkilerine dair bölgesel projeksiyonları ele alan çalışmalar yapılmış değil. Dolayısıyla iklim krizinin ürün bazında nasıl bir etkisi olacağına dair bilimsel bilgi yok elimizde. Ancak aşırı kimyasal gübre kullanımı, son yıllarda hasat takviminde yaşanan değişimler, son iki yılda çayın verimindeki azalma, vampir kelebek ve telgraf otu gibi yeni istilacı türlerin ortaya çıkması bu anlamda ciddi değişikliklerin ve sorunların ön habercisi niteliğinde. Aynı zamanda HES’ler, barajlar ve taş ocakları ile bölgenin iklim koşullarının ne kadar değiştiğine dair de önemli sorunların yaşandığı ve iklim değişikliklerinin etkilerini daha da derinleştirdiği gözlemlenmektedir. Benzer şekilde verimlilik kıskacında hayatını sürdürmeye çalışırken ormanlık arazileri hızla çay tarlalarına dönüştürülmesi ormanlık alanların tahrip edilmesi sonucunu ortaya çıkarırken, erozyon gibi etkileri de arttırmaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde çayın geleceğini de gündeme almak hayati olacaktır.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Trabzon, Artvin, Giresun, Ordu illerinde 791.984 dekar alanda 207.146 üretici ile yapılan tarımsal bir faaliyet olan çay tarımında, üreticilerin aileleri, ÇAYKUR ve özel fabrikalarda çalışan işçiler, mevsimlik göçmen işçiler, yerli işçiler, yarıcılar da eklendiğinde en az iki milyona yakın insan doğrudan çaya bağlı hayatını sürdürüyor. Çayın da, ÇAYKUR’un da, çay üreticisinin de geleceği birbirine bağlı. Çay için sürdürülebilir bir tarım, çay üreticileri için de insanca bir yaşamı talep etmenin şimdi zamanıdır.
*Araştırmacı