Çayırhan neden satılmamalı?
Mehmet Torun/Maden mühendisi
AKP-Saray iktidarı, 13 Eylül 2024 tarihinde bir kamu kuruluşu olan “Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne (EÜAŞ) ait termik santral ile Çayırhan Linyit İşletmeleri tarafından kullanılan taşınırların, Çayırhan Termik Santralı ile Çayırhan Linyit İşletmesi tarafından kullanılan taşınmazların ‘Varlık Satışı’, Ruhsatların ‘İşletme Hakkının Verilmesi’ yöntemiyle bir bütün halinde özelleştirilmesi” kararı aldı.
Şartnameye göre; termik santral tesisi, lojmanlar, arsalar, araziler, binalar, makine ve teçhizatın tümü ihale ediliyor. İhale taban tutarı belirlenmemiş, varlıkların kıymet takdiri yapılmamış. Anlaşılıyor ki ihaleye giren yandaş şirketler ne fiyat verirse, bu varlıklar o fiyata satılmış olacak. Muhtemelen santral ve kömür ocağı yatırım maliyetinin onda bir fiyatına yandaş bir şirkete verilecek. Şartnamede işçilerin geleceği, haklarının korunması hakkında bir cümle yok ama satıştan sonra dört ay içinde lojmanların boşaltılması unutulmamış.
Çayırhan Termik Santrali; 610MW. gücünde olup, yıllık 5 milyar kilowatt-saat üretim gerçekleştiren Türkiye’nin yüksek verimle çalışan santrallerden birisi. Santral, yılda 5 milyon ton linyit kömürü tüketmekte. Santralda ve kömür ocağında 2100 çalışan bulunmakta. İşçiler, Çayırhan’da daha önce kamu kurumu olan Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) tarafından yaptırılan 800 adet lojmanda oturmakta. Sosyal tesisleri, arazileri geniş. Bu anlamda bir belde tümüyle satışa çıkarılmakta.
EÜAŞ; kamu yararını gözeterek, kârlılık ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde; güvenli, sürekli, kaliteli, verimli, düşük maliyetli, çevreyi gözetir elektrik enerjisi üretimi ve satışı faaliyetinde bulunmak amacıyla teşkil edilen bir kamu kuruluşu. Ancak 2024 yılının ilk dokuz ayında ülkede üretilen elektrik enerjisinin yüzde 17 sini üretirken, tüketilen enerjinin yüzde 47 sini karşılamış. Aradaki farkı, özel santrallardan pahalıya alarak yine özel dağıtım şirketlerine ucuza yani zararına satmış. Bu süreçte 164 milyar TL görev zararı oluşmuş. Yetkililer bu rakamı sübvansiyon olarak belirtmekte oysa bu para birilerinin cebine konulan halkın vergileri.
Ülkemizde özelleştirme uygulamaları başladığında, “maliyetlerin düşeceği, verimliliğin artacağı, fiyatların ucuzlayacağı” söylendi ve kamuoyu oluşturuldu. Bu sayede eğitimden sağlığa, enerjiden ulaşıma tüm alanlarda kamunun payı azaltıldı ya da bitirildi.
Geldiğimiz noktada söylenenlerin hiçbiri gerçekleşmediği gibi özelleştirmeyle iş cinayetleri, çevre talanı ve soygun daha da arttı. Soma, Ermenek ve İliç bunların somut örnekleri. Çok uluslu şirketler ve yerli işbirlikçileri halkın olan tüm değerlere saldırıp, çıkarları için ülkenin geleceğini dahi kararttılar.
Çalışanların sosyal ve ekonomik hakları bu süreçte iyice budandı, örgütlenme yok edildi, hak arama olanaksız hale geldi. Çalışanların ancak yüzde 14 ü sendikalı olup, asgari ücret ortalama ücret haline getirildi. Türkiye nüfusunun yüzde 60 a yakını asgari ücretle yaşamak zorunda bırakıldı.
İşte bu koşullarda Çayırhan da bir kez daha özelleştirme yapılmakta. Sendikalarda örgütlü işçiler geleceklerinden endişe duydukları için eyleme başladı. Bu sorun sadece maden ve enerji işçilerinin sorunu değil. Tüm kesimleri ilgilendirmekte, bu nedenle desteklenmeli. Varlık satışı kararının iptal edilmesi için 500 maden işçisi 20 Kasım 2024 tarihinde kendilerini yeraltına, kömür ocağına kapattı. Sürecin nasıl sonuçlanacağını işçilerin vereceği mücadele belirleyecek. Bu anlamda tüm demokratik kitle örgütlerinin ve sendikaların desteği büyük önem arz etmekte.