DİSK ve Gıda-İş yöneticileri, mevsimlik ÇAYKUR ve belediye işçileriyle bir araya geldi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Mevsimlik işçilerin mevsimlik yaşamaya mahkum edildiği düzeni değiştirmek için bir mücadele yürütüyoruz” ifadelerini kullandı. Mevsimlik çay işçisi Sevim Lokumcu mevsimlik işçiliğin zorluklarından söz ederek, "6 ay süre içerisinde hiçbir gelirimiz yok. Maddi ve manevi anlamda çok büyük kayıplar yaşıyoruz. Emeklilik hayalim de kafama tam bir şablon olarak oturmuyor" dedi.

ÇAYKUR işçilerine kadro talebi: 6 ay boyunca hiçbir gelirimiz yok

DİSK’in Karadeniz Bölge Temsilciler Kurulu Toplantısı, Hopa Ticaret ve Sanayi Odası Kongre Salonu’nda dün yapıldı. Toplantıya, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Arslan, iş yeri temsilcileri, DİSK üyeleri ve Artvin Baro Başkanı Ayla Varan ve DİSK Doğu Karadeniz Bölge Temsilcisi Selim Bilgin katıldı. Toplantıda, ÇAYKUR ve belediyelerde mevsimlik işçi olarak çalışanlar da yer aldı.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu farklı işkollarından birçok işçinin bulunduğu toplantıda değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin ekonomik kriz içerisinde olduğu vurgusunu yaparak, "Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, geçim derdi, herkesin temel gündemi" dedi ve tüm ÇAYKUR çalışanlarına kadro talep etti. Arzu Çerkezoğlu sözlerine şöyle devam etti;

MEVSİMLİK İŞÇİLER, MEVSİMLİK YAŞAMAYA MAHKUM EDİLİYOR

"Bu süreçte özellikle kadrolu, güvenceli çalışma sendikal haklarımızın kullanabilmek, yaşanan bu olumsuz tablo, bu ekonomik kriz karşısında işçi sınıfının, emekçilerin emeğini, ekmeğini koruyabilmesinin tek yolu. O yüzden dün Rize’de ÇAYKUR işçisi arkadaşlarımızın kadro hakkı için bir mücadele yürüttük ve bugün yine kendileriyle birlikteyiz. ÇAYKUR’da 5 ay 29 gün çalıştırılan, ama hayatın 12 ay devam ettiği, yani mevsimlik işçilerin mevsimlik yaşamaya mahkum edildiği düzeni değiştirmek için bir mücadele yürütüyoruz. Bütün ÇAYKUR işçisi arkadaşlarımıza amasız, fakatsız güvenceli, kadrolu çalışma hakkını istiyoruz. Yine belediyelerde halen daha, ‘taşeron şirketlerle çalışmayı bitirdik’ dediler ama belediye şirket işçisi arkadaşlarımız hâlâ şirketlerde çalıştırılıyor. Başta ek tediye hakları olmak üzere en temel haklarına ulaşamıyorlar. Dolayısıyla bütün taşeron işçilerine ayrımsız kadro verilmesi lazımdır. Özellikle belediyelerde şirket işçisi arkadaşlarımızın kadroya geçirilmesi, DİSK’in bu dönemdeki en önemli mücadelelerinden bir tanesidir. Burada belediyelerde çalışan şirket işçisi arkadaşlarımızla değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı ve "İşçi sınıfı örgütlü olmadan Türkiye'nin geleceği olmaz."

"6 AY BOYUNCA HİÇBİR GELİRİMİZ YOK"

Mevsimlik çay işçisi Sevim Lokumcu ise toplumun mevsimlik işçiliğe dair bilgilerinin olmadığını ifade ederek, "6 ay süre içerisinde hiçbir gelirimiz yok. Maddi ve manevi anlamda çok büyük kayıplar yaşıyoruz. Ben, işe girdiğim süreyi söyleyeyim; benim şu anda 3 bin 400 pirim günüm var. Aslında 25. senedeyim. Aslında benim 8 bin-9 bin pirim günüm olması lazım ve ben şu anda emekli olarak orda oturup ve yahut da Emekli-Sen’li olmam lazım. Onun için emeklilik hayalim de kafama tam bir şablon olarak oturmuyor. 1988’de bir umutla ben, şu anda 25 sene önceki gençliğimi düşünün, bir umutla fabrika veya devletin bir kurumuna girmişsiniz. 82. günü işten atılmışsınız. O manevi çöküntüyü, bir geçici işçi olarak 25 senedir yaşıyorum" dedi.

BAŞAR: DİSK’İN İMZA YETKİSİ ALACAĞINA SÖZ VERİYORUM

Hopa Belediye şirket işçisi Ferda Başar, "Hopa’ya geldiniz, ‘Alın beni memleket kurtulsun’ diyen Metin Lokumcu’nun, her şeyden öte ‘Ben bir devrimciyim’ diyen Kazım Koyuncu’nun memleketine tüm DİSK’lilere hoş geldiniz diyorum. Arzu Başkan’ım, Hopa Belediyesi şu anda sözleşme gereğince DİSK’te değildir. Ama bir sonraki sendika görüşmelerine DİSK’in imza yetkisi alacağına söz vererek devam edeyim. Hepinize hoş geldiniz diyorum. Mücadeleyi yarınlara daha büyük ve hep birlikte taşıyacağımıza eminin tekrardan hoş geldiniz" ifadelerini kullandı.

“SON İKİ SENEDE BAYAĞI YALAN ÖĞRENDİK”

Mevsimlik ÇAYKUR işçisi İrfan Kısır da “Kısa bir şey söyleyeceğim; biz, mevsimlik işçiler olarak son iki senede bayağı yalan öğrendik. Nedir? Ev sahibi kira istiyor; mevsimlik işçiyiz, kışın 6 ayda para alamadığımız için, işte ‘ikramiye alacağız ve o zaman ödeyeceğiz’. Komşunun düğünü oluyor, ‘falan yerde işimiz var’. Yani bayağı yalan öğrendik” diye konuştu.

“BİZLER NE YAZIK Kİ BU ÜLKEDE YAŞAM HAKKINI KONUŞUR DURUMDAYIZ”

Artvin Baro Başkanı Ayla Varan da şunları söyledi:“Türkiye’de kadın sorununda hep biz yaşam hakkından bahsediyoruz ya. Yani orada raporlarda, ilk bilirkişi raporunda ben yeterli mi, değil mi çok da emin olmadık. Çünkü yüzeysel oldu. Devletin işlettiği bir taş ocağındaki ağır kusurları biz ilk raporlarda bile görmüş olduk. Neydi? Metan gazı sızıntısı olduğunu bile bile ikinci vardiya işçileri yerin 300 metre, 400 metre derinliğine indirilmiş. Demek ki güvenlik tedbirleri bilerek alınmamış ve 41 tane işçimiz hayatını kaybetmişti. Yani biz hangi noktadayız ve şunu da gördük aileleri de ziyaret ettik. İnsanlar çalışmak için, bunun artık ekonomik bir maaşla ölçülenebilir şeyi de yok da. Meslektaşlardan birtakım bilgiler aldık. Küçük patlamalarda oluyor bize yansımayan ve kamuoyuna, sizlerin de duymadığı. Yani insanlar, hani bir laf vardı, ‘Kefenimizi giyip gideriz’, insanlar kefenleri giyip o insanlar nereye gidiyorlar bilmiyorum ama bu insanlar, karnını doyurmak için, ekmek parası için taş ocaklarında. Üstelikte en son ocakta, devletin işlettiği taş ocağında hayatlarını kaybettiler. Yani bizler ne yazık ki bu ülkede yaşam hakkını konuşur durumdayız.”