“22. 30 Mart 2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 39. maddesinin (4) numaralı fıkrasında ‘İptal davalarında Mahkemece esasın incelenmesine karar verilmesi hâlinde, dava dilekçesi ile ekleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ile iptal davası açmaya yetkili siyasi parti gruplarına gönderilir. Bu makamlar, iptal davasıyla ilgili yazılı görüşlerini değerlendirilmek üzere Mahkemeye bildirebilirler’ denilmektedir. CBK’lar gerekçeleri olmaksızın yayımlanmaktadırlar. Bu nedenle CBK kurallarının getiriliş amacının tespiti bakımından 6216 sayılı Kanun’un anılan hükmüne istinaden Cumhurbaşkanlığınca dosyaya sunulan görüş yazıları önem arz etmektedir.” (AYM, E.2019/96, K.2022/17, 24/02/2022, § 22).

2017 Anayasa kurgusu ürünü olan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi (CBK), 4 yılda yasaların önüne geçti: Toplam 105 CBK’nin madde sayısı, 2692’dir. Bunların 54’ü torba tarzında olup madde sayısı 804’tür. CBK’ler, hiçbir gerekçe içermemekte. Aynı dönemde TBMM’de oylanan 106 yasanın toplam madde sayısı 1331’dir. Uluslararası sözleşmeler ile birlikte toplam 266 yasa ve 3132 madde.

HUKUK DEVLETİ

“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmü (md.141/3) dışında ‘gerekçe gereği’, Anayasa’da, yasama ve yürütme işlemleri için doğrudan öngörülmüyor.

Bu bir eksiklik değil; zira hukuk devleti, bütün resmi işlemlerin gerekçeli olmasını gerekli kılar. Nitekim, yasalar ve idari işlemler açısından, açık hüküm yokluğuna karşın gerekçe yükümlülüğü, Anayasa Madde 2’den kaynaklanır. Anayasalarda gerekçe gerekliliği açıkça öngörülmüş olmasa da, birel veya düzenleyici işlemler bütünü için gerekçe gerekliliği, içerik olarak hukuk devleti kavramına içkindir. CBK’ler, bu genel ilke içinde yer alır.

Gerekçesiz CBK’de saydamlık yokluğu, işlemin yapılma nedenini perdeler ancak daha önemlisi, işlemi yapanın öznel ve keyfi davranma riskini yaratır. Nitekim, torba CBK tarzı, bunun göstergesi. Daha önemli sakıncası ise, gerekçesiz CBK, Anayasa Mahkemesi (AYM) denetimini zorlaştırır. Gerekçe yokluğu ve torba tarz birleşmesi ise, denetimi geciktirdiği gibi etkisizleşmekte.

Gerekçe, hazırlık aşamasında işlemin nedenleri ve amaçlarının belirlenmesini gerekli kılar. Bu gereklilik, işlemi yapanı daha özenli davranmaya yöneltir. Eğer gerekçeli olarak hazırlansa idi, CBK’ler, özenli ve ihtiyatlı çalışmalar eşliğinde, torba tarzında değil, nicelik olarak daha az, ama daha nitelikli düzenlemeler olacaktı.

Torba CBK’ler, tıpkı torba yasalar gibi AYM denetimini de güçleştirmekte; çünkü, AYM raportörleri dosyaları uzmanlık ilkesine göre inceledikleri için, onlarca konuyu düzenleyen bir torba CBK, o denli çok sayıda raportör arasında paylaşma güçlüğü nedeniyle, uzmanlık ilkesi ikinci plana geçmekte.

TBMM CBK İzleme Komisyonu kurma önerisinin AKP-MHP oyları ile reddedilmiş olması da, CBK gerekçelerinin önemini artırmakta.

BİÇİM DENETİMİ

“Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler…” (md.148/1)

AYM, CBK’leri, yasalardan farklı olarak, Anayasa’nın CBK için belirlediği çerçeve içinde çıkarılıp çıkarılmadığını yetki yönünden denetledikten sonra esasa ilişkin denetime geçer.

Oysa, CBK’leri şekil yönünden denetim, AYM yetkisinde. Gerekçe yokluğu, böyle bir denetimin belirleyici ölçütü.

Nitekim AYM’nin Cumhurbaşkanlığı’ndan düzenleme gerekçesini sorması, örtülü gerekçe istemidir.

Bu itibarla, AYM’ye tarihsel bir görev düşmekte: Biçim yönünden denetim.

AYM denetimi, bugüne kadar CBK’ler üzerinde yetki ve esas yönünden denetimle sınırlı kaldı.

Oysa, madde 148, açıkça şekil denetimini öngörmekte ve alıntılanan kararında AYM’nin gerekçe gerekliliğine işareti, bu denetim yoluna ilişkindir. Gerekçe yokluğunun iptal nedeni sayılması, CBK’lerin, Anayasa’ya uygunluk kaygısı ile hazırlanmasını gerekli kılacağından AYM denetimi de işlevsellik kazanacak.