Peki, orangutanlar son adımı atabilirler mi? Yani ortamda çekiç kullanan ve sivri taşlar üreten bir insan olmasaydı, bir noktada onlar da taşları birbirine vurarak birini sivriltebileceklerini çözebilirler miydi?

Çekiç kullanan orangutanlar

Orangutan, Malay Dili’nde “orman adamı” demek. Yerliler, bu sözcüğü aslında ormanda yaşayan insanlar için kullanıyorlardı; ancak orangutanlar da onlara insandan farksız geldiği için, orangutanları tanımlamak için de bu sözcüğü kullanmaya başladılar.

Çok da iyi bir nedenleri vardı: Orangutanlar, insan harici primatlar arasındaki en zeki türlerden biri – hatta (en azından bazı açılardan) şempanzelerden bile zeki olduklarını iddia eden çalışmalar var! Öyle ki, orangutanlar alet yapabiliyorlar, o aletlerle balık avlayabiliyorlar, kafeslerinin kilidini açan anahtarlar üretip kafeslerinden tekrar tekrar kaçabiliyorlar, oyuncaklarını ve yaşam alanlarını sabunlu suyla yıkamayı öğrenebiliyorlar, yüzlerini yıkayıp sonra havluyla silebiliyorlar, testere kullanabiliyorlar ve yeni bir araştırmaya göre, çekiç de kullanabiliyorlar!

Almanya’daki Tübingen Üniversitesi’nden Alba Motes-Rodrigo ve meslektaşları tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan yeni bir araştırma, daha önceden çekiç kullanan birini hiç görmemiş ve çekiç kullanma konusunda kendilerine hiç eğitim verilmemiş orangutanların, kayaları birbirine vurarak (yani bir kayayı çekiç, diğerini ise blok olarak kullanarak) alet yapabildiğini ve bu yolla ürettikleri keskin taşları çeşitli malzemeleri kesmekte kullanabildiklerini ortaya koydu!
Araştırmacıların yaptığı ilk deneyde, Norveç’teki Kristiansand Hayvanat Bahçesi’ndeki iki erkek orangutan (Pongo pygmaeus) incelendi. Az önce söylediğim gibi bu orangutanların ikisi de daha önce alet kullanımı konusunda herhangi bir eğitim almamıştı veya bu deneyde gözlenmek istenen davranışları yapan insanlara tanıklık etmemişti.

İki orangutana da birer tane betondan “çekiç”, taştan bir blok ve içinde yiyecek olan kutular verildi. Orangutanlar, yiyeceğe ulaşmak istiyorlardı. Ancak kutuyu açabilmeleri için, ip ve silikondan yapılmış bir kaplamayı kesmeleri gerekiyordu – ve bunun için de sivri bir cisme ihtiyaçları vardı. Aslında çekici kullanarak blok taşı sivriltebilirlerdi ve bu sivri taşı kullanarak da kaplamayı kesebilirlerdi. Ne var ki çekici alan orangutanlar, bu aleti kafeslerinin duvarlarına ve yere vursalar da her ikisi de taş bloğa vurarak onu sivriltmeyi denemedi. Dolayısıyla hem ellerindekileri kullanarak işe yarar bir alet üretemediler hem de yiyeceğe ulaşamadılar.

Alet kullanmak

İkinci bir deneyde bu orangutanlara, diğer 3 parçaya ek olarak bir de insanlar tarafından hâlihazırda sivriltilmiş bir çakmaktaşı verildi. Ama bunu nasıl kullanacakları gösterilmedi. Amaç, orangutanların sivri cismi kesici olarak kullanmayı çözüp çözemeyeceğini görmekti. Orangutanlardan biri, taşla bir süre oynadıktan sonra, nihayet hâlihazırda sivriltilmiş taşı kullanarak silikondan yapılmış kaplamayı kesti ve yiyecek ödülüne ulaşmayı başardı. Bu, başlı başına bir başarıydı; çünkü ilk defa kesici bir alet kullanan bir orangutan gözlenmiş oldu.

Ama araştırmacılar daha fazlasını merak ediyordu: Acaba başkalarını (mesela insanları) izleyen orangutanlar, alet yapma işini onlardan öğrenebilir miydi? Bunu test etmek için araştırmacılar, İngiltere’deki Twycross Hayvanat Bahçesi’ndeki 3 dişi orangutanla zaman geçirdiler. Geçirdikleri bu zaman içerisinde, ara sıra bir taş bloğa çakmaktaşıyla vurarak ona şekil de verdiler; ama orangutanlara hiçbir noktada yapmaları gerekeni direkt olarak göstermediler. Mesela onlara bir yandan gösterip, diğer yandan taklit etmelerine veya taş sivriltme başarılarına göre onlara ödül veya ceza vermediler (yani onları hiçbir şekilde koşullandırmadılar).

Buna rağmen, aradan biraz zaman geçtikten sonra, dişilerden biri çekici taş bloğa vurarak onu sivriltmeye başladı. Öyle ki bu orangutan, çekici rastgele yerlere de vurmuyordu: Kendine hiç doğrudan gösterilmemiş olmasına rağmen, tıpkı insanların yaptığı gibi çekici taşa belli bir açıyla vuruyor, taşın kenarına isabet ettirmeye çalışıyor, bu sayede giderek daha sivri taşlar üretebiliyordu!

Bu çalışma, insanlar tarafından belli hareketlerin ezberletilmediği orangutanlarda taş alet kullanımını gösteren ilk çalışma olması bakımından çok önemli. Bu bulgu, ilk deneyde keskin aletleri kullanabilecekleri gösterilen orangutanlara yönelik bulguyla birleştiğinde, müthiş bir ihtimale işaret ediyor! Orangutanların, Taş Devri’ne gidecek süreci başlatabilecek iki ön koşulu sağladıklarını görüyoruz: Taşlara çekiçlerle vurmayı öğrenebiliyorlar ve bu keskin taşları “alet” olarak görüp, onları olması gerektiği gibi kullanabiliyorlar.

Peki, son adımı atabilirler mi? Yani ortamda çekiç kullanan ve sivri taşlar üreten bir insan olmasaydı, bir noktada taşları birbirine vurarak birini sivriltebileceklerini çözebilirler miydi? Araştırmacılar, ilk etapta deneyleri başarısız olmuş olsa da, cevabın “evet” olduğunu düşünüyor: Çünkü uzmanlar, kendi başlarına bırakılan orangutanların da taşlara vurarak ritim tutmakla ilgilendiğini de gözlediler. Bu darbeler sırasında taşlar kimi zaman sivri biçimde kırılıp kopuyordu. Yani orangutanların ister istemez sivri taşlar üretme ihtimali de oldukça yüksek görünüyor. Bu, bir kez başlarsa, birbirlerine kültür aktarımı da yapabildiklerini bildiğimiz için, aletler kullanan orangutanların yaygınlaşması çok olası!

Tabii bu bugüne kadar neden yaşanmadı ve bundan sonra yaşanabilir mi, bunlar daha fazla araştırma gerektiren sorular…