Çekirgeler

Kapat, kapat, kurut iyice. aman açık kalmasın. Zaten bi işe de yaramıyor hiçbir şey. Kapat kardeş…

Önce festivalleri kapatalım, isteyen gitsin kapalı mekanda gitsin konserine. Ne öyle yüzlerce, binlerce kişi bir konsere gidiyor.

Sonra sponsorlukları darlayalım biraz. Nasıl olsa vergi bizim sakalımız. Yasaklar ise miğferimiz. Sponsorluklar cortlayınca, konser vb. kalmaz komple. Atatürk Kültür Merkezi’ni de “Restore edicez” diye pkaetle kardeş.
Yıllardır atıl duruyor. Orada opera, bale, tiyatro izlemiş insanların hepsi ana baba oldu neredeyse. Çocuklarına anlatsalar “Şu binada, adına AKM derlerdi, eskiden bale filan olurdu. İsteyen giderdi, giderdi ama hep de dolu olurdu tüm gösteriler. İstiyen vardı, giden de vardı.” diye.. Çocukları “Baba AKM nedir?” diye sorar en fazla.

Ülkenin sokaklarını bitir, meydanlara komple beton dökelim. Şuradan şu gereksiz ağaçları filan da alalım. Memleketin dört bir yanında ne kadar tarihi alan varsa, çevrelerini güzelce çölleştirelim. Hah böyle daha iyi oldu. Bak ne güzel kaldırım yaptık, yol yaptık. Hoş, her sene yeniden yaptırıyoruz, maksat rant olsun. Ülke gelişsin… Aynı yolu yüz kere yaparak bi şey gelişmiyor gördük canısı.

Ya ne alakası var, nefis yollarımız var. Yolların kenarlarında birbirlerinden güzel süslerimiz var. Mesela sabah işe güce giderken, ilerlemeyen trafikte beklemeyi daha hoş bir hale getiren çiçeklerden motiflerimiz. Saçma sapan çiçek heykellerimiz var. Bunları da iki üç ayda bir yenileyelim. Rengarenk görünsün.

Ya size de iyilik yaramıyor, daha geçen gün dünyanın en büyük canlı halısını yaptık. Lalelerden… Laleleri de özel güvenlikle koruduk. Halkımız biraz şey çünkü, öğretemedik sevmeyi, sevilmeyi, korumayı. Lale gördü mü koparmak istiyor. Kendi ülkesinde bile zor yetişir hale geldi lalelerimiz. Ama laleler üzerineden ülke gelişiyor. Para kazanıyor.

Mekanları kapatalım arkadaşlar. Ne öyle sokağı işgal etmeler filan? Buraları komple çekirge gibi kemire kemire çöle çevirelim. Sokaklar, caddeler kimsesizleşsin iyice. Hiçbir şey yapmayalım ama belki şuraya tarihi bir sinemayı yok edip güzel bir AVM dikebiliriz. Ne de olsa herkes tanıdık. Ülkemizin gelişmesi için AVM şart. İnşaat ya. İnşaat işte. Beton rengi ne güzeldir, anlayamazsınız. Zenginlik için beton şart. Kültürsüz zenginlik için bunları ısrarla yapalım. Mesela güzelim camilerin, tarihi alanların arkasına dev kuleler, betondan ve çelikten kafesler dikelim. “Boğazın silueti bizim evden bozulmuyor yeaa” diyen belediye başkanları bulalım. Siluet nedir zaten? Sauron’un gözü gibi dikilmiş anten kulemiz vatana millete hayırlı olsun. Bizi çekemeyenlere girsin o kule tamam mı?

Dergileri filan okumayalım, gazeteleri bitirelim iyice. Zaten düzgün bir şey yazabilen gazete de kalmadı. Herkes “Ilımlı kalem” oldu. Ilıklaştıkça serinletmemeye başladı o sular bizi. Aman tadımız kaçmasın dedik, esaretimizi kendimiz kabul ettik. Gençlerin ne işi var okul konserinde ya? Yasak artık. Ne haltlar yediğinizi biliyoruz.

Okuyan, aklı çalışan, mantığını, vicdanını dinleyenleri de şöyle bir kenara alalım. Ya siz neden bizim ilerlememize taş koyuyorsunuz? Ya sen neden böyle şeyler yapıyorsun? Neden her şeyi beğenmiyorsun? –E her şey bozuk abisi.

Herkes daha iyisini hak ediyor ama daha iyisi kimine göre son çıkan Ayfon… Şöyle evinden çıkıp güzel bir deniz havası alıp, sahilinde dolaşamıyorsa bir insan ya da mahallelerinde oyun oynayabilmek için sokağa çıkıp arabalar altında kalıyorsa çocuklar, bir çocuk parklı araziyi bile beton bir kuleye çevirmişsek. Bir gün gelir oksijenimiz kalmaz. Kendimizi de kapatırız. Beton ormandan oksijen gelmez. Gelse gelse para gelir, o da size gelmez.

Mutlu olduğumuz, azıcık da kendimizi hayatın sıkıntısından kaçırabilecek her şeyi bitirelim. Farkında değilsinizdir belki. Kaçacak yer kalmasın, evinizde oturun, gösteri için şuradaki beton dolgu alanına gidin. Hiçbir şeyi anmayın. Çünkü mezar ziyaretine de gün gelecek o beton alanda gitmek zornda kalabilirsiniz. O kadar arazi boşa durmaz, bu gidişle ölümden sonra da rahat yok hayattakilere.