Çekirgeler zengin bitki örtülü ülkelere yaptıkları dehşet verici istilalarla ünlü. Siyasi İslamcılar da çekirge sürüsü gibi istila ettiler memleketi. Siyasi yobaz sürülerini korkutup püskürtmek için ise toplumsal muhalefetin gür sesine ihtiyaç var.

Evet, KPSS hırsızlığı ne ilk ne de son rezalettir. Siyasi İslamcı sermaye ve sermayeleşen tarikatlar çekirge sürüsü gibi istila ettiler memleketi. Çalarak kazanıyorlar. Seçimde oy çalarken, paralarına para katarken, mülk edinirken hep öyleler. Ama son KPSS rezaleti gençlerin geleceklerini kanırta kanırta çaldıklarından ötürü çok daha acıtıcı. Üstelik bu yoldan hırsızları kadrolaştırıyorlar, yıllardır bu şekilde göreve getirdiklerinin ilk yaptıkları iş hırsızlık öğrenmek ve yapmak oluyor. Twitter’da gördüğüm şahane bir tespiti buraya aktarayım: Vay canına, bu eksik akıllılar soruları çalıp geçtikleri sınavlar, geçtikleri danışıklı mülakatlar, kendilerine özel yazılmış iş ilanları, hamili yakınımdır kartları ile geldikleri makamları, aldıkları unvanları gerçek sanıyorlar da bir de akıl veriyorlar!

Çekirgeler zengin bitki örtülü ülkelere yaptıkları dehşet verici istilalarla ünlüymüş. Siyasi İslamcılar da çeşitli ülkelere yaptıkları dehşet verici istilalarla ünlüdür. Çekirgeler, kümeler halinde bırakılan yumurtalardan ilk yağmurlarda çıkan kanatsız çekirge yavrularıyla sürüler halinde bitkilere saldırırmış. Cumhuriyet ilk yıllarında “irtica” denilen siyasi yobazlar için bir nevi çekirge imha hareketi olmaya da çalıştı, ama başaramadı. Çünkü siyasi yobazlar yumurta halinde mevcudiyetlerini korudular. Çember sakallı, “vurun kahpeye” diye öğretmenlere saldıran sarıklı tipi hiç eksik olmadı ve ilk yağmurlardan (“komünizme” karşı mücadeleden!) sonra ortaya çıkarak, Kanlı Pazarlarda falan sürüler halinde insanlara saldırdılar. Sonra faşistlerle birlikte Maraş’ta, Çorum’da, Madımak’ta sahne aldılar. Çekirge yavruları erginleşip kanatlanınca istilanın hızı daha da artarmış: Karabulut gibi istilaya başlayan çekirge sürüsü indiği yerdeki bitkileri kısa sürede yer ve bitirirmiş. Siyasi yobazlar da AKP ile birlikte “kanatlanınca” istilanın hızı daha da arttı: Karabulut gibi istilaya başlayan siyasi yobazlar sürüsü her çöktüğü yerdeki menkul ve gayrimenkul değerleri kısa sürede iç etmeye koyuldular. Çekirgeler de her fani gibi kalabalık topluluklar halinde ölür ve bu defa da cesetleri hastalıklara yol açarmış. Her neyse, işte öyle…

***

Ama unutmayalım ki istila, öncelikle “yayılma” demek olurken, ayrıca “üstün gelme, egemen olma” anlamı da taşır. Ve istila, İslam hukukunda din ve dünya işleriyle ilgili kuralların tamamı olan “fıkıh”ta ise “mubah [dinî bakımdan yapılmasında sakınca olmayan] bir mala mâlik [sahip] olma kastıyla el koyma” anlamında bir terimmiş. Yani istilanın, yani el koymanın fıkıhta yeri varmış. 2003-2010 yılları arasındaki Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu “İslam Ansiklopedisi”ndeki “İstilâ” başlıklı yazısında aynen böyle diyor. Bardakoğlu’nun yazısındaki şu tespitler de önemli: “Fıkıh literatüründe istîlâ, sözlük anlamı çerçevesinde kalan bir diğer kullanımla devlet başkanlığının zorla ele geçirilmesini ifade eder. Fakihlerin [fıkıh “âlimi”] genel tavrı, zorla iş başına gelen ve halkın da kendisine itaat etmesini sağlayan kimsenin halifede aranan şartları taşıdığı, dinin ahkâmını açıkça çiğnemediği sürece meşrû halife kabul edilmesi yönünde olup bu konuda icmâ [fikir birliği] iddiası bile vardır.” Yaaa, işte böyleymiş. “Ama zorla ele geçirmediler ki” diyenler olabilir. Evet, 2002 seçimlerinde yüzde 34,28 (aslında seçime katılım dikkate alındığında yüzde 25) seçmen oyuyla Meclis’in tam yüzde 65’ini istila etmişlerdi. Üstelik seçim sistemi yüzünden seçmenlerin yarısına yakınının (yüzde 45) oyları Meclis’te temsil edilmiyordu. Ve yıllarca kendinden olmayanları ezen “ezici bir çoğunluk parti olarak” kaldılar. Peki, şimdi çoğunluğu da kaybedince o çekirge sürüsü ne olacak? Gücünü çekirge sürüsü olmaktan alanlara ne olacak?

***

Eskiden camiye bomba attılar diye provokasyon yaparlardı. Şimdi camiyi yaktılar diyorlar. Alevilere saldırılar yine başlatıldı. Hakikaten çekirge sürüsü gibi geçtiler memleketin üzerinden. HES yapıyoruz diye dereleri kuruttular. Altın çıkaracağız diye siyanürle ormanları yok ettiler. Şehirleri betonlaştırdılar. Tarımı çoraklaştırdılar. Eğitimi felç ettiler. Adaleti tükettiler. Sağlık hizmetlerini hasta ettiler. Sonunda insanları işsizliğe ve açlığa terk ettiler. Sahi biz yekinmesek, başka ne olacak ki?

Peki, çekirge sürülerini bertaraf etmenin yollarından biri de neymiş biliyor musunuz? Çekirge sürülerini korkutup püskürtmek amacıyla gürültü çıkarmak gerekirmiş. Demek ki neymiş? Siyasi yobaz sürülerini korkutup püskürtmek için de öncelikle toplumsal muhalefetin gür sesine ihtiyaç varmış.