AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza ilgili konuştu. Muhalefetin, Erdoğan gibi davranmaya çalıştığını öne süren Çelik, “Bu sadece taklitçilik olur; kes, kopyala, yapıştır yöntemiyle ortaya koyulan bir yaklaşım olur” dedi.

Çelik’ten İmamoğlu yorumu: Cumhurbaşkanı'mızın hikayesinin benzeri taklit edilemez
Fotoğraf: AA

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle hapis ve siyasi yasak cezası verilmesine ilişkin yorumlarda bulundu.

İmamoğlu’nun, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘taklit’ etmeye çalışıtığını öne süren Çelik, “Cumhurbaşkanı'mızın siyasi hikayesi, özgün mücadeleler üzerine kurulu ve bedeli ödenmiş bir hikayedir. Hiç kimse demokratik mücadelenin bedelini ödemeden Cumhurbaşkanı'mızın hikayesinin bir benzerini ürettiğini söyleyemez” dedi.

Adana Havalimanı’nda açıklamalarda bulunan Çelik, İmamoğlu ile ilgili verilen kararın ardından yapılan tartışmaları izlediklerini belirterek, “Bu yargı kararı, yargı süreci henüz kesinleşmeden bir siyasal tartışma haline altılı masadaki bazı taraflar tarafından getirildi. Bunun neticesinde de herkes aslında bunların tartıştığı şeyin yargı süreci ya da yargı kararı olmadığını, altılı masada birbirlerine kabul ettiremedikleri birtakım düşünceleri bu yargı kararı ve yargı süreci üzerinden birbirlerine fiili durum yaratarak dayatmaya çalıştıklarını gördü" diye konuştu.

“O GÜN BİRİLERİ SANKİ CHP GENEL MERKEZİ'Nİ ANKARA'DAN SARAÇHANE'YE TAŞIMIŞ GİBİ…”

Konunun, CHP içerisindeki bir tartışma olarak değerlendirdiklerini söyleyen Çelik, "O gün birileri sanki Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'ni Ankara'dan Saraçhane'ye taşımış gibi ya da o gün Sayın (Kemal) Kılıçdaroğlu'nun adaylığıyla ilgili yürütülen tartışmalar, başka birilerinin adaylığıyla ilgili tartışmalara dönüşmüş gibisinden bir yaklaşım sergilediler. Bütün bunun ortasına da Sayın Cumhurbaşkanı'mızı ve partimizi birtakım kafalarındaki komplo teorilerinin neticesi olarak bu işin bir tarafı gibi göstermeye çalışma şeklinde bir strateji izlediler. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki Sayın Cumhurbaşkanı'mız ve partimiz, Türkiye'de vesayetin en yoğun, en karanlık olduğu dönemlerde demokrasi mücadelesi verirken bugün bu sözleri söyleyenler, o gün vesayetin yanında yer alıp bu demokrasi mücadelesini akamete uğratmaya çalışıyorlardı" dedi.

“HİÇ KİMSE CUMHURBAŞKANIMIZIN VE PARTİMİZİN ADINI SİYASİ YASAKÇILIKLA YAN YANA YAZAMAZ”

Erdoğan ve AKP’nin ‘siyasi yasakçılıkla’ bir araya getirilemeyeceğini öne süren Çelik, "Cumhurbaşkanı'mızın ve partimizin herhangi bir şekilde bunların iddia ettiği siyasi kumpaslarla ya da siyasi yasakçılık anlayışıyla yan yana getirilmesi haddini aşan, hiçbir şekilde ortaya konulamayacak, hiçbir şekilde söylenemeyecek eski vesayet artığı bir yaklaşımın neticesidir. Bizim partimizi ve Cumhurbaşkanı'mızı kimse bu kafalarındaki siyasi kumpaslarla bir araya getiremez. Hiç kimse Cumhurbaşkanımızın ve partimizin adını siyasi yasakçılıkla yan yana yazamaz. Biz siyaset meydanlarının partisiyiz" ifadelerini kullandı.

Çelik, devamında şu konuşmayı yaptı:

"Dolayısıyla kendi aralarında yürüttükleri adaylık tartışmaları bizi hiçbir şekilde ilgilendirmiyor ama kendi aralarındaki adaylık kavgasının parçası haline Cumhurbaşkanı'mızı ve partimizi getirmeye çalıştıkları zaman bunun dimdik karşısında dururuz. Bunların yürütmeye çalıştığı nefret siyasetine de linç kampanyasına da geçit vermeyiz. Şimdi diyorlar ki 'Ortada bir yargı kararı var. AK Parti kendisini mağdur gibi gösteriyor'. Bir kere şunu söyleyelim; sizin herhangi bir şekilde bizi mağdur edecek bir siyasi kapasiteniz yok. Sadece Cumhurbaşkanı'mızın ve partimizin adını kullanarak siyasi fırsatçılık yapıp istismar siyaseti üretmeye çalışıyorsunuz. Ha birileri CHP Genel Merkezine karşı Saraçhane'ye alternatif hale getirmeye çalışır. Birileri Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı CHP içerisinden başkalarını fiili bir durum haline getirmeye çalışır. Hiçbir şekilde bizi ilgilendirmiyor. Onların kendi bileceği iştir. Adı geçen adayları ister üst üste yazsınlar, ister alt alta yazsınlar ister sağdan sola, ister soldan sağa yazsınlar, ister toplasınlar, ister çıkarsınlar, ister bölsünler, ister çarpsınlar. Bizim için fark etmez.

Sandık ne derse, millet ne derse o olacak. Geçmişte bir sürü siyasi kumpasla karşı karşıya kalmış, bir sürü siyasi komployu bertaraf etmiş ve her türlü yasakla mücadele etmiş bir parti olarak bizim adımızın bunların bahsettiği komplolarla ya da bunların bahsettiği yasakçılıkla herhangi bir şekilde anılması söz konusu değildir. Bu sözleri söyleyenler esasında isimlerini Türkiye'nin demokratik sicilinde en bozuk yer olan vesayetçiliğin, yasakçılığın yanına yazdırmışlardır

Bu gidişle bunların adaylarını ilan etmeleri 2023 Haziran'daki seçimlerin sonrasına kalabilir. Öyle bir siyasi yetersizlik ortaya çıkıyor ama hiçbir şekilde kendi aralarında, bu yargı süreci üzerinden birtakım adayları fiili durum haline getirmeye çalışan siyasi mühendisliklerin yarışına ve kavgasına hiçbir şekilde siyasi hareketimizi alet edemezler. Kendi kararlarını kendileri versinler, bizim için hiçbir şekilde fark etmez. Kim olursa olsun.

“SARAÇHANE'DE HEMEN ADAY İLAN EDİLSİN' DİYEREK PROPAGANDA AYGITI ÇALIŞTIRILDI”

Bu henüz tamamlanmamış yargı kararı çıkar çıkmaz hemen ne yapılmaya çalışıldı, 'Saraçhane'de hemen aday ilan edilsin' diyerek büyük bir propaganda aygıtı çalıştırılmaya başlandı. Dolayısıyla bu konu bizimle ilgili bir konu değil, CHP içerisindeki tartışmayla, CHP Genel Merkezi'ndeki yaklaşımla Saraçhane'de fiilen oluşturulmaya çalışılan yaklaşım arasında, ayrıca altılı masanın kendi içerisindeki dağınıkla alakalı ilgili bir konu. Bu onların gündemi, onların yapması gereken tek şey adaylarını bir an evvel belirleyip meydana çıkmaktır.

Biz, milletimizle beraber Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı olarak Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan'ın seçilmesi, Cumhur İttifakı'nın daha güçlü şekilde sandıktan çıkması için demokratik yarışı sürdüreceğiz. Herkesi demokratik siyasetin kurallarına riayete çağırıyoruz. Böyle spekülasyonlarla, komplo teorileriyle siyaset yapılmaz. Demokratik siyaset, rasyonel bir alandır. Bu rasyonel alan içerisinde kimin ne yaptığı, ne ortaya koyduğu bellidir. Hem reform, demokratik, özgürlük siyaseti hem de hizmet siyaseti açısından biz karşımızda herhangi bir şekilde Cumhurbaşkanı'mızla, partimizle, Cumhur İttifakı ile mukayese edilecek bir siyasi yapı görmüyoruz.

Cumhurbaşkanı'mızın siyasi hikayesi, özgün mücadeleler üzerine kurulu ve bedeli ödenmiş bir hikayedir. Hiç kimse demokratik mücadelenin bedelini ödemeden Cumhurbaşkanı'mızın hikayesinin bir benzerini ürettiğini söyleyemez, bu sadece taklitçilik olur; kes, kopyala, yapıştır yöntemiyle ortaya koyulan bir yaklaşım olur. Bedeli ödenmiş, mücadelesi verilmiş, hak edilmiş ve siyasi hayatının her noktasında hak ederek geldiğini gösteren bir mücadeledir bu. Herkesin ona göre tartışmasını yürütmesi lazım. Altılı masa tartışmasını Saraçhane'de mi CHP Genel Merkezi'nde mi, Altılı Masa’nın Genel Merkezini ve Cumhur İttifakı'nı bu işin içine karıştırmasınlar, kendi işlerine baksınlar, biz kendi işimize bakıyoruz."

(AA)