Cuma gece yarısı kararı ile 14 Mart 2012’de onaylanan İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Meclis onayı ile yürürlüğe giren sözleşmesinin tek kişi kararı ile iptali aynı zamanda Meclis’in yasama yetkisini de rafa kaldırdı. Açıkça “Artık bir Meclis yok!” denildi.

CUMA GECESİ ADET OLDU

Kritik kararların, ‘mübarek’ cuma gecesi yayımlanması adet oldu. Son olarak, Boğaziçi’nde ‘usulsüz rektör’ tartışması sürerken, 5 Şubat’taki Resmi Gazete’de yayımlanan kararname ile üniversite bünyesine hukuk ve iletişim fakültesi eklenmişti. Aynı kararnamede Suriye’de Çobanbey Üniversitesi kurulması da yer almıştı.

SEVİNENLER LİSTESİNE BAKINCA…

Kadının Korunması ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesine İlişkin Sözleşme’nin iptalinin kim tarafından sevinç ile karşılandığına bakmak konuyu özetledi. Siyasi iktidar, kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen İsmailağa Cemaati kanaat önderi Ahmet Mahmut Ünlü’den gerici mizah dergisi Misvak’a minnetle selamlandı.

Tarikatlar, cemaatler kararı tebrik ve tekbirler ile karşıladı. Ayasofya İmamı Mehmet Boynukalın, “Hamdolsun. Haklı ve güçlü insan…” dedi. İktidar dizaynını görev bilen Pelikan Grubu’ndan Hilal Kaplan, iptale karşı çıkanlara hakaretler yağdırdı. Sözleşmenin yaptırımları, fail ya da potansiyel faillerce açıkça biliniyordu. Onlar da sevindi.

‘MORARDINIZ MI?’, ‘KİMDEN BAŞLIYORUZ?’

Sosyal paylaşım sitesi Twitter’da “Morardınız mı?” diye açılan ‘Tag’ı mide bulandırıcı ifadeler tamamladı. Kullanıcılardan biri kadınları kastederek; “İstediğimizden başlayabiliyor muyuz sevmeye?” diye sordu.

KADIN VE ÇOCUKLARI FAİLLERİN ÖNÜNE ATTILAR

İptal kararı, kadını hiçleştiren, artan şiddeti, cinayetleri kurumsallaştıran, ‘kutsal aile’ duvarı ile o aile içindeki fiziksel ve cinsel istismarların dışarı sızmasını önleyen bir adım. Kararı alanlar savunmasızca kadına, çocuklara yönelik şiddet ve tecavüzü tasvip edenlerin önüne atıldı.

Dincilere, cemaat, tarikat, vakıflara, kadın katilleri ve çocuk istismarcılarına paye verildi. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül şu açıklamayı yaptı: “Kadına yönelik şiddetle mücadele, bir insan hakları mücadelesidir. Bu anlayışla tüm kurumlarımızla birlikte insanımızın onurunu, aileyi ve toplumsal dokumuzu korumaya kararlılıkla devam ediyoruz.”

UYGUN’A, ORHAN’A, İSTİSMARCI HÂKİM BABAYA ÖDÜL

Şiddet ve istismara ilişkin birkaç güncel olay nasıl bir kararlılık içinde olduklarını gösteriyor! 23 yaşındaki Aleyna Çakır cinayetinin baş şüphelisi Ümitcan Uygun’un AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP liderleri Devlet Bahçeli’nin fotoğrafları önündeki pozu kamuoyuna yansımıştı. Uygun’un ifadesi onca şaibeye rağmen şüpheli sıfatı ile alınmamıştı. Bugün de Ankara’daki ilişkileri sorgulanıyor.

Siirt’te, 18 yaşındaki İpek Er’e nitelikli cinsel saldırı suçlaması ile dava açılan, Uzman Çavuş Musa Orhan hâlâ serbest. Er’in intihar notunda suçu sabit şekilde ortaya çıkan, başka genç kadınları da istismar eden uzman çavuş, ülkücü işareti yapıyordu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kendisine yeterli ihtimamı gösterdi.

11 yaşındaki A.K, öz babası Ş.K’nin cinsel saldırısına maruz bırakıldı. A.K, 6 yaşındayken Maraş’ta gerçekleşen olaya ait Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) ve Adli Tıp’ın da sunduğu toplam 6 rapor var. Çocuk ve anne ilaçlarla ayakta dururken, hâkim baba, “Bana iftira atıyorlar” demekle yetiniyor. Buna rağmen çocuğun velayeti ısrarla babaya veriliyor.

DEMEK Kİ TESADÜF DEĞİLMİŞ!

İstanbul Sözleşmesi’nin iptali, cinayet ve tecavüzlerin siyaset üstü ya da siyasetten azade olmadığının göstergesi. Olaylar münferit değil politik! Ne Uygun’un kamuoyuna yansıyan kareleri, ne Uzman Çavuş Musa Orhan’ın bozkurt işareti ne de oğlunu istismar eden A.K’nin hâkim olması tesadüf değil.

Karar, mağdurların penceresinden bir bakış açısı yerine, faillerin ellerini ovuşturmasına yarayan bir skandal. Öte yandan ana muhalefet, olağanüstü toplanıp iptali Danıştay’a taşıyacağını açıkladı. Sözleşmenin feshedilmesi, hukuksal çerçevede “Yok hükmünde” ifadeleri ile değerlendirildi.

Türkiye’nin ortamına uygun bir değerlendirme değil. Çünkü esas yok hükmünde olan Anayasa, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Meclis gibi kritik kurumlar. Toptan hukukun olmadığı bir yerde, ‘hukuksal olarak yok hükmünde’ ifadesi anlaşılmaz!

BUNLAR 1 HAFTADA OLDU

Son 1 haftada, önemli gelişmeler oldu. Meclis biraz daha işlevsizleşti, sosyal hayata gerici bir fırça darbesi daha atıldı, sembol olan Gezi Parkı’nın mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden (İBB) Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne verildi.

HIZLANDIRILMIŞ 2023 PROGRAMI

Hızlandırılmış bir 2023 takvimi bu. Saray rejimi; seçim değişiklikleri ve baskıyı artırarak sonsuz bir iktidar isterken, yüz yıllık bir hesaplaşma fikrini de gözümüzün içine sokuyor. Küçük ortak ise kafadaki o sonsuz iktidardan parsel kapmak için çalışıyor. Anlaşılan aceleleri var.