Seçimler yaklaştı. Herkes oy derdinde. Aleviler ise, devletçe gasp edilmiş haklarını geri istiyor.

Yanlış okumadınız.

Aleviler bir “hak” talep etmiyor.

Hakkı olanı ve devlet tarafından gasp edilmiş haklarını geri istiyor. Bu hak gaspları Osmanlı halifelerince ve şeyhülislamlarıdan beri sürüyor.

Bugün de devlet ve Diyanet, Alevilere ait hak gasplarının merkezidir.

Dolaysıyla Erdoğan’ın, seçimlerden sonra “Cemevlerine hukuki statü” vaadi, vaat olamaz. Olsa olsa ecdatlarının gasp ettiklerinin iadesi olabilir.

Cemevlerinin “statüsüne” dair tek söz hakkı olan Alevilerdir. Siyasi iktidara düşen görev ise, Alevi haklarına dair hak hırsızlığı ve gasplarıyla yüzleşmektir.

Çünkü cemevleri ve cemevlerinin “statüsü” Alevilerin kendileri tarafından tanımlanmıştır.

Esas olan da Alevilerin kendi beyanıdır.

Alevi inancından ibadet şekli olan cem erkânının gereklerinin yerine getirildiği ibadet mekânına verilen isim cemevidir.

Cemevlerinin açılması, cem erkânı için faaliyette bulunmasına kararı veren Alevilerdir.

AKP iktidarının seçim beyanında, “Cemevlerine hukuki statü” tanımının kendisi bile hak düşmanlığıdır. Dolaysıyla AKP
cemevlerine ilişkin bir statü belirleme ve tanımlanma hakkına sahip değildir.

Bu vaadin kendisi insan hakları, inanç özgürlüğü ve laiklik karşıtıdır.

Evrensel hukuk ve inanç özgürlüğü açısından hak olana, AKP’nin kendince yeni tanımlar ve statüler yapması ideolojiktir ve asimilasyon hedeflidir.

Yani nerenin ibadet yeri, neyin ibadet ve dinin ne olduğuna, o inancın mensupları karar verir. Bu bir seçim ve oy malzemesi değildir.

AİHM’nin 9. Maddesine göre, “devletin neyin din, ibadet ve ibadethane sayılacağına karar vermesinin laiklik ilkesi ile çeliştiğini” söyler.

Erdoğan cemevlerini ibadet yeri olarak tanımıyor!

Erdoğan’ın “Cemevlerine hukuki statü” seçim vaadi, “Cemevlerini ibadet yeri olarak tanımayı” içermiyor.
“Hukuki statü” ile kast edilen şey, Aleviliği tarikatlaştırmaktır.

AKP, “Cemevlerine hukuki statü” ile esasen İsmail Ağa, Süleymancılar, Hizb-ut Tahrir, Hizbullah, Tebliğ Cemaati, İskender Paşalılar, Menzilciler, Nakşiler, Kadiriler, Nurcular, Uşşakiler, Cerrahiler gibi İslamcı cemaatlerin hareket alanı, meşrulaştırmak ve “Tekke ve Zaviyeler Kanunu”nu aşmak istiyor.

Cemevi ile tekke, dede ile şeyh Olsun İstiyorlar.

“Hukuki statü” ile cemevleri “tekke”, “sohbet ve zikir” mekânı gibi tanımlanacaktır. Alevi inancı ise Nakşilikle, Alevi dedesi ise cemaat şeyhi ile eşitlenecek.

Devlete, Diyanet’e ve İslami cemaatlere göre cemevi ibadet yeri değildir:

Eğer Türkiye kamuoyu ve Aleviler, AKP hükümetinin, cemevini, cami, kilise, sinagog ve havra gibi ibadethane olarak tanıyacağını ve bu statüde eşit hak tanıyacağını düşünüyorsa ya da böyle bir beklenti içindeyse, kanımca yanılıyor.
AKP hükümeti ve Diyanet’e göre cemevlerine “mâbed ve ibadethane” gibi isimler verilemez. O nedenle “hukuki statü” düşünülüyor.

Evrensel bir hak olan inanç özgürlüğü hakkı gasp edilmiş Aleviler, AKP hükümetince siyasal ve mezhepçi istismarının yemi haline getiriliyor.

Cemevine hukuki statü denilen şey, aslında 625 sayılı “Tekke ve Zaviyeler Yasası”nın boşa çıkarılması ve sayıları 4 bini aşan tekke ve dergâhların onlarca İslamcı tarikat ve cemaate devredilmesinin hukuksal kılıfıdır.

Oy için seçim vaadi yapma, aihm kararlarını uygula
Cemevleri ile ilgili AİHM’in “Alevinin ibadethanesi cemevidir” kararı ortadadır. AİHM’in zorunlu din derslerine ve nüfus cüzdanlarına zorla İslam yazmaya ilişkin hukuka aykırılık kararları ortada dururken, AKP bu kararları “yok” hükmünde saymaktadır.

Bu kararları uygularsa, zaten Cemevleri seçim istismarı olmaktan çıkacaktır. Cemevlerini siyasal istismar haline getirmek için, hukuksal kararları yok sayıyorlar.

Bu konuda tek hakikat şudur; Cemevleri Alevilerin ibadet, muhabbet, kültür yeridir. AKP hükümetinin siyasi icazetine değil, AİHM kararlarının ve laiklik ilkesinin uygulanmasına ihtiyaç vardır.

Nüfusun dörtte birini oluşturan Alevilere yönelik sistematik ayrımcılık, asimilasyon ve nefret söylemi devam ederken, “Cemevlerine hukuki statü tanıyacağız” sözünün, Aleviler dünyasında zerre inandırıcılığı yoktur.

Özetle ifade edecek olursak, Cemevlerinin tanımı ve statüsü bir AKP meselesi değildir. Aleviler, hak olanı, bir lütuf gibi gösteren AKP’den tek talebi vardır: Ecdatlarınızın gasp ettiği Alevi haklarını, torunları olarak geri iade edin.