Cemevleri gerçeği - IV: Çözüm var, zihniyet yok

Üç gün devam eden cemevleri hakkındaki yazımızın bu son bölümünü, Alevi talepleri nasıl çözülür sorusuna cevap vererek noktalıyoruz.

Alevilik meselesinde devlet algısı ve siyasi iktidar, öncelikle resmi teolojik ve ideolojik bakış açısını değiştirmelidir. Aleviliği tarif etme, kendi Alevisini yaratma çabaları ve stratejilerinden vazgeçmelidir. Zira bu zihniyete sığınan ne cumhuriyet, ne 7 asırlık Osmanlı bir sonuç alamamamıştır.

Zoru ve asimilasyon araçlarını kullanmak suretiyle, Aleviliği dönüştürmek ve “Türk İslam Sentezci” kalıp içinde eritmeye kalmak, ne ahlaki ne demokratik bir tutumdur. Bir inançsal kimliğin kıyımına yönelik doğrudan bir insanlık suçudur.

Devlet temel insan haklarını düzenlerken, yurttaşlarını inançlarına ya da etnik kimliklerine göre hareket etmemelidir. Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı ve Anayasal eşit yurttaşlık, eşit haklar zemininde buluşturmayı, demokrasinin ve laikliğin olmazsa olmaz koşulu olarak kabul etmelidir.

Bu yetmez; siyasi iktidar, kendilerini kişisel ya da kolektif olarak devletin yanlışlarından korumak için hukuk temelli mücadele verene saygı duymalıdır. Yargı yoluyla elde kazanımları ve kararları kabul etmeli ve uygulamalıdır.

Bu şu anlama geliyor; AKP hükümeti AİHM'in, Danıştay’ın ve Yargıtay’ın Zorunlu din dersleri ve Cemevleri davaları haklı bulup, hukuka aykırılık ve ayrımcılık uygulandığına dair verdiği kararları resmi mezhepçi din üzerinden reddetmek yerine, bunları tanımalı ve uygulanmalıdır.

AKP hükümetinin, Alevi açılımı ile birlikte 7 Alevi çalıştayı düzenleyip, ardından Alevi haklarına laiklik ve hukuksal çözüm yerine Sünnileştirmeye devam etmesi, Cemevlerini ibadethane olarak tanımak yerine, Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden bir misyonerlik edasıyla cemevlerine çıkartma yapması, çözüm değil, sorunu görmezden gelen ve inkarı devam ettirmektir.

Milliyetçi, İslamcı partiler ve Diyanet şu gerçeği artık kavramalıdır; Alevilik kendine özgü bir inanç sistemidir. Bu inanç,insani kamil olmaya giden yolun adıdır. İbadeti Cem, ibadethanesi ise Cemevidir. Bu inancın ibadeti gökyüzüne değil, yeryüzünedir, insanadır ve doğayadır. İbadetini de, bir vahiy emri olduğundan, cehennem korkusu ya da cennet mükafatı vaat edildiğinden değil, aksine yeryüzündeki cehennemi cennete çevirmek için yaparlar.

O nedenle Aleviliği “İslam içi ya da dışı” gibi teolojik bir eksende tartışmaya, değerlendirmeye ve sorgulamaya kamu görevlisi olarak hiç kimsenin hakkı yoktur. Kamu görevlisi sıfatı taşıyan siyasiler ve kamu bütçesinden beslenen memur Ulema da buna karar veremez.O kararı Aleviler asırlardır vermiş olup, taleplerine çözüm bekliyorlar. Çözümlerini ise son 27 yıldır daha net şekilde dile getirmişlerdir.

cemevleri-gercegi-iv-cozum-var-zihniyet-yok-679108-1.

O Çözümler;

Bir; Belediye mülkiyetinden olan tüm cemevlerinin tapuları, hak sahiplerine devredilmelidir.

İki; sadece mülkiyeti değil, anahtarı ve kadroları dahi belediye ait olan Cemevleri, artık anahtarıyla birlikte Alevilere devredilmelidir. Devretmiyorlarsa, o binaların üstündeki “Cemevi” ibarelerini derhal kaldırmalı ve Alevi inancı istismar etmemelidir. Çünkü Belediyeler ibadethane sahibi olamaz ve buraları memurları ile “işletme” mantığı içinde açamaz.

Üç; Yasalarda ve kanunlarda ibadethaneler “Cami, mescid, kilise ve sinagog” gibi isimlendirmeler üzerinden değil, sadece “ibadethane” olarak tanımlanmalıdır.

Dört; Aleviler öncelikle eşit yurttaşlık hakkı ve eşit haklar talep ediyor.

Beş; Aleviler her türden ayrımcılığa, tek tipleştirme, ötekileştirme ve dışlama politikalarına karşı, farklılıkların barış içinde, birlikte ve çoğulcu yaşamın garantisi olan laiklik ve demokrasi talep ediyor.

Altı; Aleviler, laiklik ilkesinin olmazsa olmaz kuralı olan, din ve devlet işlerinin ayrılmasını, inanma ve inanmama hakkınıda içerecek şekilde, tüm farklı inançların ve kültürlerin özgürlük ve eşitlik haklarının sağlanmasını talep ediyor.

Yedi; Aleviler, devletin bir inancı beslemesini, kollamasını, kullanmasını, o inancın da devletin tüm imkanlarını, kamu kurumlarını, finansmanını ve hizmetlerini Sünnilik ekseninde kullanmasını, bu kamu gücüyle farklı inançlara yönelik ayrımcı ve asimile edici yaklaşımlarının ortadan kaldırılması için, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını talep ediyor.

Sekiz; Aleviler çocuklarının zorunlu din dersleri ile Sünnileştirme ve asimile etmeye yönelik eğitimin, temel insan haklarına müdahale ve laiklik ilkesine aykırı olduğu için, eğitimin dinselleştirilmesine son verilmesini talep etmektedir.

Dokuz: Aleviler gerek merkezi, gerekse yerel kamu yönetimlerinin, kamu hizmetlerindeki mezhepçi uygulamalara, finansmana ve kadrolaşmaya karşı, kamu hizmetlerine erişimde ayrımcılığa son verilmesini talep ediyor.

On: Aleviler, Diyanet TV/Diyanet Radyo gibi mezhepçi yapılanmasını, kamu yayıncılığı üzerinden farklı inançtan ya da inanmama hakkına sahip insanların dinselleştirilmesini, eşitlik ve laiklik ilkesine aykırı olduğu, tüm mezhepçi/dinci programlara son verilmesini talep ediyor.

Onbir: Aleviler cumhuriyet dönemindeki katliamlarla devletin yüzleşmesini ve Sivas Madımak Oteli’nin “Utanç Müzesi”ne dönüştürülmesini talep ediyor.

Oniki: Aleviler sadece “kendileri olma” haklarına saygı duyulmasını ve bunun tanınmasını talep ediyorlar.

Aleviler kendileri olarak yaşamak ve eşit yurttaşlık istiyor. Başkalarının teolojik hikayesine “kul” olmak gibi bir niyetleri yoktur.