Cenk Tosun: Hayatımda iki Şenol'un çok büyük yeri var

İngiltere Premier Lig'de Everton forması giyen milli futbolcu Cenk Tosun, 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2020) ile ilgili, "Böylesine önemli bir turnuvanın, böylesine büyük bir organizasyonun bir parçası olduğumu idrak edince futbolcu olduğumu hissettim. Bu hissiyatı tekrar tecrübe etmek, bu turnuvada daha fazla maç oynamak ve goller atmak istiyorum " dedi.

"Hayatımda iki Şenol'un çok büyük yeri, önemi var" diyen Tosun, "Birisi babam, diğeri de Şenol Hoca" ifadelerini kullandı.

Türkiye Futbol Federasyonu'ndan (TFF) yapılan açıklamaya göre, Cenk Tosun'un UEFA'ya verdiği röportaj şöyle:

>> Bu sohbetimize basketbolla başlamak istiyorum... Basketbol sence Türkiye'de ne ifade ediyor? Türkiye'de basketbol ne kadar seviliyor?

Türkiye'de basketbol çok seviliyor ve izleniyor. Benim için, basketbol futbolun ardından en çok izlenen ve takip edilen spor. Basketbolda son yıllarda ülkece kazandığımız başarılar sayesinde, bu ilgi daha da arttı. Elbette Fenerbahçe'nin EuroLeague'deki başarıları ve Millî Takımımızın turnuvalarda yaptıkları çok etkili oldu. Basketbol Türkiye'de hâlâ gelişiyor.

>> Türkiye'de basketbol ve futbol tutkusu arasında sence nasıl farklar var?

Bence arada bir fark yok. Hem futbol hem de basketbol; ikisi de tutkulu, heyecanlı sporlar ve ateşli destekçileri var. Basketbolu gerçekten çok seviyorum ve mümkün olduğunca izliyorum.

>> Hangi Türk takımlarını takip ediyorsun?

Genel olarak söylemek gerekirse EuroLeague'i takip ediyorum. Türkiye Basketbol Ligi'ndeki maçları çok takip edemiyorum çünkü kendi maçlarım gibi onlar da hafta sonunda oynanıyor. EuroLeague'i ise hafta içinde izleme şansım oluyor. Fenerbahçe, Anadolu Efes, Daçka (Darüşşafaka)... Bunlar takip ettiğim takımlar.

"BABAMIN HAKKI ÖDENEMEZ"

>> Peki, basketbolu bir kenara bırakalım... Ailenin senin hayatında çok önemli bir yeri olduğunu biliyorum. Aile hakkında neler söylemek istersin? Sana özellikle babanı sormak istiyorum bu noktada.

Şöyle söyleyeyim... Kariyerimde bu noktaya gelebildiysem eğer, bunu mümkün kılan en önemli faktör ailemdi. Babam hakkında özellikle konuşmak istiyorum; futbola karşı çok büyük bir tutku ve sevgi besliyor, futbol oynamışlığı da var. En uzaktaki deplasman maçınızı düşünün... Katar'da bir millî maça çıkacağınızı hayal edin, oraya gelir ve sizi destekler. Hiçbir maçımı asla kaçırmaz. Frankfurt'un biraz dışında yaşadığımız dönemde, henüz bir sürücü belgem yoktu ve beni her gün 35km'lik mesafedeki antrenman tesislerine götürürdü. Böylesi bir ilgiye paha biçilemez... Bunların hakkı ödenmez. İşte bu yüzden babam hakkında özellikle konuşmak istedim. Ve şunu bilmenizi isterim ki aile, bir futbolcunun hayatında çok büyük bir öneme sahip. İşler iyi giderken hâlihazırda iyi hissedersiniz ve aslında bir başkasına ihtiyaç duymazsınız. Ama hayat sadece iyi zamanlardan ibaret değil, aile burada devreye girer. Size sağladıkları destek ve motivasyon, performansını birebir etkiler ve ayağa kalkmanızı sağlar.

>> Futbol hayatına Almanya'da başladın ve genç takımlar seviyesinde Almanya Millî Takımı için oynadın. Sonrasında ise Türk Millî Takımı'nı tercih ettin. Bu karar dönemi senin için nasıl gelişti? Bu süreçte neler hissettin?

Evet, Almanya Millî Takımı için oynamaya başladım,15, 16, 17, 18, 19, 20 ve 21 yaşlarım boyunca oynadım. Bazı yaş gruplarında takım kaptanlığı dahi yaptım. Bir Türk olarak, bu elbette benim için çok kolay bir şey değildi. Ama kendimi çok iyi adapte ettiğimi düşünüyorum. Gaziantepspor'a transfer olduğum yıl çok iyi bir sezon geçirdim ve sadece yarım sezonun ardından o dönemdeki teknik direktörümüz Guus Hiddink beni Millî Takım'a davet etti. Ah, pardon, beni önce Okan Buruk aradı, o dönem yardımcı antrenördü. Beni aradı ve "Guus Hiddink seni görmek istiyor" dedi. Ardından bir araya geldik. Bu, çocukluğumdan bu yana hayalimdi. Buna nasıl hayır diyebilirdim ki? Biz zaten milliyetçi bir aileyiz. Bayrağımızı ve ülkemizi çok seviyoruz. Bir saniye bile tereddüt etmeden, "evet" dedim.

"EURO 2016'DA ZOR BİR GRUBA DÜŞTÜK"

>> Biraz da EURO 2016'dan konuşalım istiyorum... Hem sen hem de takımın adına, EURO 2016 nasıl geçti dersin?

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, EURO 2016'da zor bir gruba düştük ve bu açıdan biraz şanssızdık. Turnuvaya ise biraz geç adapte olabildik. İlk maçımız Hırvatistan'a karşıydı ve iyi bir maç çıkarmadık. İspanya'ya karşı daha iyi oynadık ancak İspanya'nın nasıl kaliteli bir takım olduğu da ortadaydı... Grubun son maçında gücümüzü bulduk ve Çek Cumhuriyeti'nden üç puanı aldık. Ama bundan sonra, sanırım İtalya ile İrlanda maçıydı... İrlanda'nın İtalya'yı mağlup etmesinin ardından turnuvadan elendik. Çok üzgündük, hatta yıkılmıştık. Turnuvaya tam da yeni adapte olmuşken elenmiştik. Ama EURO 2020'ye katılma hakkı kazanırsak, bu turnuvanın bizim için çok daha iyi olacağını düşünüyorum.

"MİLLİ TAKIM'DA DENGEYİ TUTTURDUK"

>> EURO 2020 Elemeleri'ne de çok iyi başladınız ve şu an grupta işler sizin için oldukça iyi gidiyor. Bu konuda ne söylemek istersin? Takım içindeki ortam ne durumda?

Takımda atmosfer çok iyi. Birkaç tecrübeli arkadaşımızın yanında birçok genç oyuncudan oluşan bir takıma sahibiz. Bu bağlamda iyi bir denge tutturduk. Tecrübeli arkadaşlarımız genç arkadaşlarımıza yardımcı oluyor ve genç arkadaşlarımız tecrübelilere büyük saygı duyuyor. Sağladığımız uyumu sahaya yansıtmayı da başardık. Şu an gruptaki durumumuz da oldukça iyi ama geri kalan maçlarımızı kazanmazsak bunun hiçbir önemi kalmaz. O yüzden kalan maçlarımızda çok iyi mücadele ederek iyi sonuçlar almak istiyoruz. Avrupa Şampiyonası çok önemli bir turnuva. Ben EURO 2016 sırasında futbolcu olduğumu anladım desem yanlış olmaz. Böylesine önemli bir turnuvanın, böylesine büyük bir organizasyonun bir parçası olduğumu idrak edince futbolcu olduğumu hissettim diyebilirim. Bu hissiyatı tekrar tecrübe etmek istiyorum. Bu turnuvada daha fazla maç oynamak istiyorum. Bu maçlarda goller atmak ve bu sayede takımımın daha üst turlara ilerlemesine katkıda bulunmak istiyorum."

"ŞENOL HOCANIN OYUNCULARLA BAĞI ÇOK KUVVETLİ"

>> Peki, Şenol Güneş hakkında neler söylemek istersin? Senin için özel bir insan olduğunu düşünüyoruz.

Şenol Hocayla iki sezon birlikte çalıştık ve ikisinde de şampiyon olduk. Sonrasında ben Everton'a transfer oldum. Şenol Hocanın benim hayatımda gerçekten çok önemli bir yeri var. Everton'a transfer olmamda babamın ardından en büyük etken kendisidir. Aramızdaki ilişki bir antrenör oyuncu ilişkisinden ziyade baba-oğul ilişkisi gibi. Eski bir öğretmen olduğu için mi bu kadar başarılı bilmiyorum ama Şenol Güneş'in oyuncularıyla arasındaki bağ çok kuvvetli. Sadece ben değil, diğer arkadaşlarımla da diyaloğu öyle. Ülkemiz için büyük bir kazanç, çok önemli bir değer olduğunu düşünüyorum. Onunla çalışmayı çok seviyorum.

>> Babanız ile Şenol Hocanın isimlerinin aynı olması hoş bir tesadüf olsa gerek.

>> Kesinlikle. Bundan bir defa daha söz etmiştim. Hayatımda iki Şenol'un çok büyük yeri, önemi var. Birisi babam, diğeri de Şenol Hoca. Evet, büyük tesadüf...