Türkiye’nin olağanüstü dönemi içinde son derece “olağan” gelişmeler de eksik olmuyor. Bunlar iktidar dönemlerini yaşayan hür teşebbüsçü her siyasi partinin tarihine yakışan, onları onurlandıran türden gelişmelerdir.

Akdeniz’in güzel adası Malta’da vergi vermeden kazançlarını artıran girişim gücü yüksek, parlak zekalı işadamlarının ülke adına kazandığı zaferler olarak bir kenara yazılmalıdır.

Zaferler ülke adına kazanılıyor ama kıskanç zihniyetli yapılar, kurumlar, kişiler “ceplerini dolduruyorlar” diye avaz avaz bağırarak, zaferin tadını kaçırıyorlar.

Şimdilik ortada gayri kanuni bir şey yok. Gayri ahlakiliği ise tartışılır. Sonunda itiraz edenler kaybeder!
Başbakan Binali Yıldırım ABD seyahatine başlamadan önce gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakın koskoca Başbakan “sen kim oluyorsun da bana böyle sorular soruyorsun” demiyor. Gayet sakin dinliyor, sonra da yanıt verme büyüklüğünü gösteriyor:

-Bunlar gayet normal şeylerdir. Oğullarım dünyanın her yerinde faaliyet gösteriyor. Algı yaratılmaya çalışılıyor.

Başbakanın oğlu Erkam Yıldırım’ın Malta’da 5 şirketi olduğu “Cennet Belgeleri”nde ortaya çıktı.

Efendim neymiş, vergi vermeden büyük kazançlar elde ediliyormuş. Uluslararası sahada faaliyet gösteren Türk işadamları yedi düvele mensup işadamlarına karşı mücadele ediyorlar.

Onlara karşı bunlar..! Bizler onlara karşı mı olacağız, yoksa bunlardan yana mı? Bunlar –yani- bizim yerli ve milli işadamlarımız. Kazandıkları paraları Antarktika kıtasının buzlarına gömmüyorlar ki, getirip ülkelerinde biriktiriyorlar. Sadece kendi banka hesaplarında tutuyorlar, o kadar!

Şimdi ben yemedim, al sen ye mi diyecekler?

Türkiye’de de makul düzeyde (gönüllerinden ne koparsa) vergilerini de veriyorlar. Yapılan bu iyiliği, görmemek tek kelime ile nankörlüktür!

Çocuklar vatanlarını seviyorlar. Malta’yı da seviyorlar.

Binali Bey gayet açık ve net olarak açıkladı:

-Siyasete başlarken çocuklarıma bir tavsiyem oldu, devletle hiçbir iş yapmayacaksınız. Devletin bankalarından kaynak kullanmayacaksınız.

Bu kadar açık ve de seçik işte; söylemiş!

Dinlememiş olabilirler mi? Olabilirler. Binali Beyin neden bir kusuru olsun ki? Söylemiş, yapmamışlar.

Kamu İhalesi Kurumu kayıtlarına göre, Erkam Yıldırım sekiz ay önce (2017 Mart) Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünden ‘MTA Turkuaz Araştırma Gemisi İşletmesi Hizmet Alımı’ adlı ihaleyi aldı.

Allah daha çok ihale almayı nasip etsin. İhale bedeli 6 milyon 920 bin dolar.

Güzel para, helali hoş olsun!

Bunlar olağan şeyler. Her iktidar döneminde böylesi ufak-tefek şeyler olabiliyor. Sadece iktidar dönemleri içinde olabiliyor.

İktidar bitince, ihaleler de gidiyor, başka bir talihlinin başına konuyor.

Eski Maliye Bakanı rahmetli Kemal Unakıtan döneminde dünyada ve Türkiye’de “Kuş Gribi” salgını vardı. Nerede tavuk görülürse öldürülüp kireçli kuyulara gömülüyorlardı. Memleketimiz “yumurta dar boğazına” girmişti. Kurtarıcı Kemal Abi’nin ailesinden çıktı geldi. Abdullah Unakıtan “Pastorize Yumurta” işine girerek büyük hizmetlerde bulundu. Biraz da para kazandı elbette…

Ama şimdi yok. Yarın Yıldırımlar da olmayacak. Hizmetleri her zaman takdirle anılacaktır.

İktidarda bulunan siyasilerin yakınlarının zenginleşmesi meselesi de bizim ülkede yanlış yorumlanıyor. Ayıp falan deniliyor.

Kendilerine Adnan Menderes örnek gösteriliyor. Ticarete atılmak isteyen büyük oğlu Yüksel Menderes’e “Ben Başbakan olduğum sürece sen ticaret yapamazsın, git Hariciyenin (Dışişleri Bakanlığı) sınavlarına gir” dediği anlatılıyor.

O zamanlar dünya bu kadar küçük, Türkiye de bu kadar büyük değildi. Küreselleşme falan hak getire… Elimizde bir tek Kastamonu’nun Küre ilçesi vardı. Kimseler Türkiye’yi kıskanmazdı. Yani o zaman öyleydi, bu zaman böyle…

Hem cennet için Malta’ya gitmeye gerek de yok. Bizim güzel ülkemizin her köşesi kendiliğinden cennettir!