Aslında ilk elde Çapa gidiyordu…

Sonra iktidarla iltisaklı bağzı hocalar devreye girip Reis’ten havaalanında ayaküstü randevu kopardılar…

Ver Çapa’yı, al Cerrahpaşa’yı pazarlığı…

Çapa kurtuldu, kabak Cerrahpaşa’nın başında patladı.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, elli yıllık tarihinden, bağrından çıktığı Çapa’dan, içinde serpilip geliştiği İstanbul Üniversitesi’nden koparıldı…

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, ismi bile garaip yeni üniversiteye bağlandı.

•••

Cerrahpaşalıların fakültelerine yapılan bu muameleye tepkileri müthiş oldu.

Olayın duyulduğu günün sabahından başladılar, günlerce, haftalarca dur durak bilmediler.

Cerrahpaşa’nın orta bahçesi Haziran İsyanı günleri Gezi Parkı’nın minyatürü gibiydi.

Hastalardan imza toplayanlar, çocuklarla birlikte resim yapanlar, ağaç dallarına asılan dilek(çe)ler, amfideki gece nöbetleri, birlikte söylenen şarkılar…

Heyecanla sağa sola koşturan gencecik öğrenciler, konuşma yaparken gözyaşlarına hakim olamayan profesörler…

Hele o binlerce kişi kol kola “Sardık Bırakmıyoruz” zinciri…

Tasarı Meclis’te kabul edilip bütün umutların kırıldığı o akşam bile bahçeye mumlarla “Tamam” yazan pes etmezlik…

Kanun Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra bile işin peşini bırakmayan kararlılık…

Kırk iki yıllık bir Cerrahpaşalı olarak söylüyorum…

Bir okul, bir fakülte, bir üniversite bu kadar mı sevilir, hayır, hakkaten, bu kadar mı sevilir!..

Aşk olsun size Cerrahpaşalılar, yürekten aşk olsun!..

Cerrahpaşa’nın tarihine tarih kattınız, hepimize Cerrahpaşalı olmanın gururunu yaşattınız.

•••

Cerrahpaşa operasyonunun biri ticari, biri siyasi iki nedeni var.

Birincisi, AKP’li müteahhitler çoktandır Çapa ve Cerrahpaşa’nın arsalarına göz dikmiş vaziyetteler, onun için sürekli olarak yıkılmaları, taşınmaları, bölünmeleri gündemden düşmüyor.

İkisine birden operasyon çekmeleri durumunda gelecek tepkiyi azaltmak için de bu iki kardeş kurumu birbirinden ayırıyorlar.

Bir diğeri de, malum, iktidar partisi seçime giderken kolayından yirmi yeni üniversite kurmuş olmanın siyasi rantını yemek istiyor.

•••

Aynı tehlikeler İkinci Abdülhamid’in difteriden ölen kızı Hatice Sultan hatırasına yaptırdığı Şişli Etfal Hastanesi’nin de başında.

Malum, bizim dinciler iş ticarete gelince din ve dünya işlerini birbirinden ayırmayı bilirler…

Tayyip Erdoğan ta Şubat 2005’te Acıbadem hastanelerinin patronuna kameraların önünde “Mehmet Ali Bey, gelin size Şişli Etfal Hastanesi’ni verelim” demişti zaten.

O günden bu yana Şişli Etfal’in üzerinden kara bulutlar eksik olmuyor.

On yıldır Seyrantepe’de yapılan yeni hastaneye taşınmayı bekliyor ama her ne hikmetse ihaleyi kapan müteahhitler bir süre sonra sırra kadem basıyor, inşaat bir türlü bitirilemiyor.

En son Kasım’da Seyrantepe’ye taşınması bekleniyordu, sonra bir şeyler oldu, şimdi hastanenin bir bölümü 11 Haziran’a kadar geçici olarak Sarıyer Çayırbaşı’nda tamamen başka bir amaçla yapılan hastaneye taşınacak, sonra kalanı Seyrantepe’ye gidecek, sonra Seyrantepe’ye ek bina yapılacak, sonra Çayırbaşı’ndakiler Seyrantepe’ye nakil olacak, sonra Şişli Etfal’in yerine ne idüğü belirsiz bir “sağlık tesisi” kondurulacak, sonra Seyrantepe’nin bir bölümü Şişli’ye taşınacak…

Tam bir yılan hikâyesi!..

Tamam, bina hakkaten çok eskidi, bir an önce yıkılıp yeniden yapılması lâzım da…

Okmeydanı’nda olduğu gibi yerinde yıkılıp yapılsa olmaz mı?..

Cevabı yok.

Hadi, tamam, mekan dar, yerinde yıkılıp yeniden yapılması mümkün değilse, Seyrantepe’nin bitmesi beklense de, böyle parça pinçik işler yerine hep birlikte oraya taşınıp sonra da Şişli’ye geri dönülse?..
Onun cevabı var.

Sağlıkta 11 Haziran Sendromu!..

•••

Şimdi malum 24 Haziran’da seçim var ya, her vesileyle kurdela kesmek, açılış yapmak lâzım.

Sağlık Bakanlığı da Reis’e 11 Haziran’da İstanbul’da toplu açılış yaptırmak istiyor.

Onun için henüz tamamlanmamış da olsa Taksim İlkyardım Hastanesi eski yerine taşınacak, Şişli Etfal’den taşıma suyla Çayırbaşı, yanı sıra Büyükçekmece ve Sancaktepe Devlet hastaneleri, filan, artık Allah ne verdiyse o tarihe yetiştirilip açılacak.

Böyle yangından mal kaçırır gibi alelacele hastane açmanın yol açacağı problemler, riskler, eksikler, belki de bir hastanın hayatını kaybetmesine sebep olacak kargaşa, falan…

Mühim değil.

Maksat şov olsun!..