Google Play Store
App Store

AKP iktidarının cezasızlık politikası ve siyasetteki nefret dili şiddetle birlikte çeteleşmeyi de büyütüyor. Ateşli silaha erişim ve denetimsizlik arttıkça yurttaşların sokaklarda, caddelerde can güvenliği de giderek yok oluyor. Saldırılar ölümlerle sonuçlanıyor.

Çeteler cirit atıyor
Mersin’de yaşanan silahlı saldırıda 3 kişi öldü. (Fotoğraf: AA)

Haber Merkezi

Siyasetteki nefret dili ve ekonomik krizle birlikte şiddet sarmalı büyüyor. Bireysel silahlanma artarken, mafyalaşma ve şiddet eğiliminin tırmanması dikkat çekiyor. Ülke adeta Teksas’a dönerken AKP iktidarının hem cezasızlık politikası hem çeteleşmenin önünü açan tercihleri sokaktaki zorbalığın boyutunu artırıyor. Alınmayan önlemler ve caydırıcı olmayan politikalara bir de silaha ulaşımın internette tek tıkla uzağında olması saldırganlara cesaret veriyor. Bunun neticesinde de her gün ajanslara defalarca ölümlü ve yaralanmalı şiddet olayları yansıyor.

Bunun son örneği dün Bursa'da yaşandı. Aynı hat üzerinden su çeken oto yıkamacı ve su tesisatçıları arasında çıkan bıçaklı kavgada ağır yaralanan 6 kişiden 1'i hayatını kaybederken, 5 kişi ise yoğun bakıma kaldırıldı. Önceki gün Mersin’de çıkan yol verme kavgasında da yine silahlar konuşmuş ve 3 kişi hayatını kaybetmişti.

KOLAY YOLU TERCİH EDİYOR

Yoksulluk ve sınıfsal uçurumlar derinleştikçe ülkedeki çalışarak para kazanma konusunda umudunu yitirmiş geniş bir kesim kendisini mafyanın, çetelerin kucağında buluyor. Çalışarak ya da legal yollarla büyük paralar kazanamayacağını düşünen gençler, uyuşturucu eliyle organize olan çeteleşmeyi ve mafyalaşmayı kendisine rol model alıyor.

İktidar tarafından “çökerttik” denilerek gözaltına alınan çetelerin daha sonra serbest bırakılması da dikkat çekiyor. Bu olayların son dönemdeki en büyük örneği ise Ayhan Bora Kaplan. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yakın olduğu iddia edilen ve yurtdışına çıkmaya çalışırken yakalanan, organize suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan’ın ifadeleri, mafya gerçeğini gözler önüne seriyor. Kaplan olayında eski Yargıtay üyesi ve Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın kendisinden lüks bir villa ile otomobil hediyesi aldığını söylemişti. Kaplan, Emniyet içerisinden bazı isimlerin de kendisinden rüşvet aldığını da belirtmişti. Skandallarla dolu rüşvet iddiaları devlet mafya ilişkisinin en büyük örneği olarak göze çarpıyor.

İktidarın cezasızlık politikasının yanı sıra bir de aklama politikaları da dikkat çekiyor. Mafya üyeleri ve çetelere AKP döneminde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verildiği de görülüyor.

GÖZ BOYUYORLAR

İstanbul Üsküdar’da yakalanan Hırvat uyuşturucu baronu Nenad Petrak da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılmıştı. ABD, Almanya, Hırvatistan, İtalya ve Rusya’nın Kırmızı Bülten ile aradığı uyuşturucu baronu, 250 bin dolarlık daire satın alarak vatandaş olmuş ve Nenat Çelik ismini almış. İstihbarat incelemelerine, parmak izi ve yüz tanıma sistemlerine karşın Avrupa’nın önemli uyuşturucu kaçakçılarından birine yine AKP iktidarı döneminde vatandaşlık verilmişti.

Öte yandan Petrak tek örnek de değildi. Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde Türkiye baron vatandaşlar gerçeğiyle yüzleşti. Almanya merkezli büyük bir dolandırıcılık örgütünü yöneten İranlı Ahmet Nazari, Forex vurgunlarıyla yılda 250 milyon euro haksız kazanç elde etmiş ve hakkında Kırmızı Bülten çıkarılmıştı. Nazari’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıldığı ortaya çıkmış, hatta Eskişehir Valiliği’nden rüşvet vererek silah ruhsatı aldığı bile öne sürülmüştü.

MECLİS GÜNDEMİNDE

Ülkenin her yerine yayılmış olan sokak çatışmaları kamuoyunda derin endişe ve korkuya neden olurken İzmir Milletvekili Yüksel Taşkın da silahlı sokak çatışmalarını Meclis gündemine taşıdı. “Bu olayların artmış olması, silah teminindeki kolaylık ve denetim eksikliği gibi sorunları da gündeme getiriyor. İçişleri Bakanlığı’nın silahlı sokak çatışmalarına karşı ne tür önlemler aldığını ve varsa eylem planını öğrenmek son derece önemli” diyen Taşkın, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanıtlaması talebiyle şu soruları sordu:

• 2023 yılında ve 2024’ün ilk yarısında sokak çatışmalarında kaç kişi yaralanmış ya da hayatını kaybetmiştir?

• Sokak çatışmalarına karışan kişilerin kullandığı silahların kaynağı nedir? Bu silahlar nasıl temin edilmektedir?

• Sokak çatışmalarının önlenmesi ve bu tür olayların tekrar yaşanmaması için Bakanlığınızca hangi önlemler alınmaktadır?

• Sokak çatışmalarına karışan kişilere yönelik yürütülen hukuki ve idari süreçler nelerdir? Bu süreçler nasıl işletilmektedir?

• Silahlı çatışmalara karışan kişilerin yakalanması ve silahların toplanması konusunda hangi adımlar atılmaktadır?

• Çatışmalara karışan kişilerin kaçı yabancı uyrukludur?

GRUPLAR ATEŞLİ SİLAHLARLA SALDIRIYOR

Mafya hesaplaşmaları artarken sokaklarda çeteler ve uyuşturucu baronları adeta cirit atıyor. Suç örgütü liderlerinin infaz yasasıyla tahliye edildiği ülke, ‘mafya, emniyet, devlet’ üçgenine sıkışmış halde sürerken sokaklarda bu ayın ilk iki haftasında yaşanan olaylardan bazıları şöyle:

• 8 Ağustos: İstanbul’un Avcılar ilçesinde iki grup arasında silahlı kavga çıktı. Kavga sırasında ateşlenen kurşunlar, bir iş yeri ile bir araca isabet etti. Çatışmada 3 kişi yaralandı.

• 9 Ağustos: Konya’nın Meram ilçesinde iki grup arasında yaşanan silahlı kavgada 3 kişi yaralandı. Yaralılar hastaneye kaldırıldı.

• 11 Ağustos: Mersin Tarsus’ta iki grup arasında silahlı çatışma çıktı. Çatışmada, 3 kişi hayatını kaybetti, 6 kişi yaralandı.