‘Normalleşme’ sürecinde cezaevlerinde alınan tedbirler gevşetilirken koronavirüs salgını etkisini hâlâ sürdürüyor. İHD Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Öngör, alınan tedbirlerin hak ihlallerini de beraberinde getirdiğine değindi

Cezaevlerini gören yok

Dilan Esen

Ülkedeki ‘normalleşme’ sürecine cezaevleri de dahil edildi. Tedbirler kapsamında açık veya kapalı görüşler iptal edildi, cezaevlerine gazeteler girmedi. 1 Haziran’dan itibaren geçilen ‘normalleşme’yle birlikte ise alınan birçok tedbir gevşetilmeye başladı. Söz konusu tedbir kararlarıyla çok sayıda tutuklunun gönderdiği mektuplar, milletvekili ve hak savunucusu örgütlerin hazırladığı raporlarda mahkûmların hak ihlallerine uğradığına dikkat çekildi.

Mahkûmlar, maskelerin satılmasından kalabalık koğuşlar nedeniyle sosyal mesafenin korunamamasına kadar yaşadıkları çok sayıda sorunu öne sürdü. Tüm bunların yanında da hasta, yaşlı ve çocuk tutukluların hayati riski devam ediyor. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yılmaz Çiftçi 25 Haziran’da cezaevlerinde 91 koronavirüs vakası bulunduğunu açıklarken Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı ise önceki gün 22 hükümlünün testinin pozitif çıktığını bildirdi.


GARDİYANLAR ÖNLEM ALMADAN İLETİŞİM KURUYOR

Salgının cezaevlerindeki etkisi sürerken İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü İlhan Öngör, defalarca koronavirüs salgını nedeniyle en korumasız alanların başında cezaevlerinin geldiğini dile getirdiklerini hatırlattı. Tüm uyarılara rağmen yeterli önlem alınmadığını söyleyen Öngör, “Özellikle bu süreçte birçok cezaevinde yeterli dezenfekte işleminin yapılmadığını, dezenfekte temizlik malzemelerinin çok pahalı olarak mahpuslara satıldığı, infaz koruma memurlarının yeterli önlemler alınmadan mahpuslarla iletişim kurduğu iddia edildi” dedi.

cezaevlerini-goren-yok-750012-1.

Koronavirüs salgını sürecinden en çok etkilenen kesimlerden birinin de hasta tutuklular olduğuna değinen Öngör, şu ifadeleri kullandı: “Hastaneye sevki yapılması gereken ağır hasta mahpuslar koronavirüs gerekçe gösterilerek hastaneye kaldırılmadı, tedavileri yapılmadı. Örneğin ağır hasta mahpus Sabri Kaya’ya Adli Tıp Kurumu’nun talebine rağmen sağlık kurulu toplanamadı ve heyet raporu verilmedi, yaşamını yitirdi. Bu tedavilerin yapılmamış olması aynı zamanda kötü muamele yasağının ihlalidir.”

ÖZEL YAŞAM HAKKI ENGELLENDİ

Adalet Bakanlığı’nın aldığı kararlar neticesinde mahkumların aile özel yaşam haklarını engellediğinin altını çizen Öngör, “Salgının yayılması engellenmeye çalışıldı ancak bunu yaparken mahpusların zaten çok kısıtlı olan temel haklarının ortadan kaldırılmasına sebep olundu. Özgürlükçü ve demokratik bir yaklaşımın olmadığı bir idari sistemde cezaevlerinde de en ağır şekilde bu hak ihlalleri yaşanmaya devam edecektir” diye konuştu.