Cezasızlıkla geçen 46 yıl
Ankara’da 7 öğrencinin katledildiği Bahçelievler Katliamı’nın üzerinden 46 yıl geçti. Katliamın faillerinden Çatlı 18 yıl sonra Susurluk’ta ölürken Kırcı, Adanalı, Osmanağaoğlu, Gedikli, Korkmaz ve Poyraz yıllarca korundu.
Haber Merkezi
Ankara’nın Bahçelievler ilçesinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi 7 öğrencinin ülkücü faşistler tarafından katledildiği Bahçelievler Katliamı’nın üzerinden 46 yıl geçti. Ancak katliamın faillerinden Abdullah Çatlı yaşananlardan 18 yıl sonra mafya-devlet-polis ilişkisinin ortaya çıktığı Susurluk kazasında yaşamını yitirdi. Diğer “bilinen” failler Haluk Kırcı, Bünyamin Adanalı, Ünal Osmanağaoğlu, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kadri Kürşat Poyraz ise yıllarca korundu.
8 Ekim 1978 günü saldırganlar, Serdar Alten, Hürcan Gürses, Efraim Ezgin, Latif Can ve Osman Nuri Uzunlar, Faruk Erzan ve Salih Gevenci’yi katletti. Katliamda ağır yaralanan Alten, hastanede verdiği ifadede saldırganları tarif etti. Alten ifadesinde saldırıyı gerçekleştirenlerin ülkücüler olduğunu ve kaçtıkları aracın plakasını verdi.
FİRAR ETTİ
Açılan davada, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı ve İbrahim Çiftçi idama mahkûm edildi, ancak 26 Nisan 1991’de “hesabın yanlış yapıldığı” gerekçesiyle karar bozuldu ve serbest bırakıldılar. Çatlı hakkında “katliamın planlayıcısı” suçlamasıyla 1982’de tutuklama kararı çıkarıldı. Verilen cezalardan “kaçmayı başaran” Çatlı, Fransa ve İsviçre’de uyuşturucu ve sahte pasaport suçlarından tutuklandı. 1990’da İsviçre’de tutuklu bulunduğu cezaevinden firar etti, Türkiye’ye sahte pasaportla girdi.
Serbest bırakıldıkları süreç içerisinde Çiftçi, savcı Doğan Öz’ü katletti, ceza almadan tekrar bırakıldı. 1997’de MHP Genel Başkanlık seçimlerinde Genel Başkan adayı olan, 2012’de MHP MYK Üyesi seçilen Çiftçi, 2023 Genel Seçim’inde MHP’den milletvekili adayı oldu.
3. Yargı Paketi görüşmelerinde AKP ile MHP anlaşarak, sessizce pakete “yedi kez verilen cezaların tek seferde çekilmesini sağlayan” bir madde ekledi. Böylelikle 7 kez idam cezasına çarptırılan katliamın sanıkları Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu iktidar eliyle tahliye edildi. Osmanağaoğlu aynı zamanda DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in öldürülmesine ilişkin davada da yargılanıyordu.
Katliamın sorumlularından olan Haluk Kırcı sayısız cinayette rol aldı. Kırcı davada, “Beş kişiyi ben infaz ettim, iki kişiyi Abdullah Çatlı” dedi. Kırcı, 1988’de idama mahkûm edildi ancak 1991’de şartlı tahliye edildi. “Bir yanlışlık” olduğu anlaşılınca tekrar aranmaya başlayan Kırcı, 1996'da İstanbul’da gözaltına alındı ve aynı gün firar etti. 1999’da gözaltına alındı ve “Susurluk çetesine üye olmak” suçundan hakkında 4 yıl hapis cezası verildi. Ancak Kırcı, tüm bunlara karşın 2 kez tahliye edildi. Son olarak 2005 yılında Kartal Cezaevine girdi, 28 Mayıs 2010 tarihinde ise serbest bırakıldı.
‘KATLİAM DEĞİL’ DEDİ
2020’de Haber Global’e konuk olan Kırcı, “Sanki başka katliam olmadı. Hep Bahçelievler ön plana çıkarıldı. Bahçelievler, katliam değildir. Öldürülen iki arkadaşımızın intikamı için oraya gittik” demişti. Bu sözlerin ardından Kırcı hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ancak ‘takipsizlik kararı’ verilmişti.
Susurluk skandalının baş aktörlerinden Çatlı, Kırcı, eski Özel Harekat Daire Başkanı Susurluk Davası mahkûmu, faili meçhul cinayetler davası İbrahim Şahin ve Susurluk Davası hükümlüsü Sami Hoştan’ın bir sünnet düğününde bir araya geldiği ortaya çıkmıştı.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2016’da çatışma bölgelerinde “acil ve ihalesiz” ibaresiyle yaptırdığı zırhlı güvenlik kulübeleri ihalesini verdiği 4 şirketten birinin ise Ahmet Ercüment Gedikli’ye ait olduğu ortaya çıkmıştı.
∗∗∗
ASLA UNUTULMAYACAKLAR
TİP üyesi Serdar Alten, Hürcan Gürses, Efraim Ezgin, Latif Can, Osman Nuri Uzunlar, Faruk Erzan ve Salih Gevence ölümlerinin 46’ncı yılında Bursa’daki mezarları başında anıldı. Anmada konuşma yapan Cemal Turan, "Karanlık emellere sahip gizli-faşist bir iktidar odağının 12 Eylül darbesi uğrağına ülkeyi adım adım götüren ve sonrasında da bugünlere kadar getiren uğursuz planlarının bir sonucudur Bahçelievler Katliamı" dedi. Katliamın katillerinin belli olduğunu söyleyen Turan, avukat Erşen Sasal ve Nezahat Gündoğmuş’un uğraşlarıyla gereken cezayı almalarına rağmen katillerin ‘yanlışlıkla’ ya da ‘ceza indirimiyle’ serbest bırakıldıklarını söyledi.