ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da aralarında bulunduğu ÇHD üyesi 21 avukatın yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme heyeti Avukat Selçuk Kozağaçlı'ya 12 yıl, Barkın Timtik'e 12 yıl, Oya Aslan'a 10 yıl 6 ay hapis cezası ve tutukluk hallerinin devamına karar verdi.

ÇHD davasında karar: Avukatlara ceza yağmuru!
Çizim: Murat Başol

HABER MERKEZİ

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve derneğin üyesi 21 avukatın "DHKP/C üyesi ve yöneticisi oldukları" suçlamasıyla yargılandığı davanın pazartesi günü başlayan karar duruşması beşinci gününde devam etti. Bugün görülen duruşmada kararını açıklayan mahkeme heyeti, Selçuk Kozağaçlı'ya 12 yıl, Barkın Timtik'e 12 yıl, Oya Aslan'a 10 yıl 6 ay hapis cezası ve tutukluk hallerinin devamına karar verildi.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri’deki Marmara Cezaevi'nin karşısındaki salonda görülen duruşmada, adil yargılama talebiyle başlattığı açlık grevi sonucu yaşamını yitiren Ebru Timtik hakkında düşme; Şükriye Erden hakkında propaganda suçundan ceza ve ayrı ayrı hükmün açıklanmasının geri bırakılması; Özgür Yılmaz hakkında propaganda suçundan ceza; Naciye Demir hakkında propaganda suçundan ceza ve ayrı ayrı hükmün açıklanmasının geri bırakılması Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serhan Arıkanoğlu, Sevgi Özer Sönmez örgüt üyeliğinden 6 yıl 3 ay ceza; Gülbin Aydın örgüt üyeliğinden 6 yıl 3 ay ve propagandadan ceza ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması; Güçlü Sevimli örgüt üyeliğinden 6 yıl 3 ay ceza ve propagandadan ceza, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı örgüt üyeliğinden ceza ve propagandadan ceza ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması; Oya Aslan örgüt üyeliğinden 10 yıl 6 ay ceza ve tutukluluk halinin devam, Barkın Timtik örgüt üyeliğinden 12 yıl ceza ve propagandadan, direnme suçundan ceza ve tutukluluk haline devam; Selçuk Kozağaçlı örgüt üyeliğinden 12 yıl ceza ve propagandadan ceza ile tutukluluk haline devam kararı verildi.

DURUŞMADAN

ÇHD, davanın detaylarını paylaştığı Twitter hesabından, duruşma salonunda 200’ü aşkın jandarmanın da olduğunu bilgisini paylaştı. Mahkeme heyetinin talimatı ile Jandarmaların büyük bir kısmı dışarı alındı.

MÜDAFİ AVUKATLAR SAVUNMALARA DEVAM ETTİ

Müdafi avukatlara söz hakkı tanınmaması bugün de tartışma konusu oldu. Dün (10 Kasım) gerçekleştirilen duruşmada söz alan avukatlar delillerin sahte olduğunu anlatıp 10 yıllık yargılamadaki usulsüzlükleri sıralamıştı. Müdafi avukatların beyanda bulunmaya devam etmesi bekleniyordu ancak dünkü duruşmanın sonunda Mahkeme Başkanı 22 avukatın sanık olarak yargılandığı dosyada tüm sanıklara müdafi olarak 5 avukata söz verdiği gerekçesiyle başka bir avukata söz vermeyeceğini belirtti. Avukatların, her bir sanık için 3 müdafi hakkı olduğu itirazlarını dinlemeyen mahkeme başkanı salonu boşaltması için jandarmaya emir vererek salonu terk etti.

Bugün mahkeme heyeti duruşmanın başında başkaca müdafiye söz vermeksizin son sözleri alıp karar vereceğini yineledi. Avukatlar ise 22 meslektaşlarının yargılandığı dosyada 5 müdafi dinlenemeyeceğini belirterek itiraz etti. Tartışmalar üzerine heyet, müdafi avukatların savunmalara devam etmesine dair talebi kabul etti.

"İDDİANAMEDE ALEYHİNE İDDİA BİLE YOK, YALNIZCA CEZA TALEP EDİYORLAR"

Söz alan Av. Murat Yılmaz, "Bugünkü talebimizi ileteyim size. 5. gününe geldik, ne bir gerginlik yarattık ne başka bir şey yaptık. Dün bize parmak sallayarak Jandarma'ya müdahale emri verdiniz. Bugün buraya silahlı askerler yığdınız. Adil yargılanma hakkımızı ihlal ediyorsunuz" dedi.

Yılmaz, "Bu tartışmaları yapmamızın sebebi meslektaşlarımızın hakkını savunma irademizden kaynaklanıyor. Siyasi davalar böyle görülüyor, bundan geri adım atamayız. Sorup durdunuz, 'FETÖ sizi neden hedef alsın?' diye. Bizi yalnızca o cemaat değil, siyasi iktidarın her bileşeni bizi tehdit olarak görüyor. İşkenceye, yağmaya, talana karşı dururuz. Usule aykırı ifadeye itiraz eder, suç duyuruları yaparız. Hedef alınmamız bundan.Betül Vangölü Kozağaçlı hakkında kısaca beyanda bulunacağım. Aleyhine delil diye Ulucanlar Katliamına ilişkin yaptığı basın açıklamasını koymuşsunuz. Katliamdan mahkum olanlar ceza aldı, tazminat ödedi; bizi nasıl suçluyorsunuz? Betül Vangölü Kozağaçlı ile ilgili elle tutulur tek delil olmadığı için iddianamede aleyhine iddia bile yok, yalnızca ceza talep ediyorlar. Meslektaşlarımız beraat etmelilerdi" diye konuştu.

Güçlü Sevimli müdafi olarak söz alan Avukat Ali Şafak, "Dün meslektaşlarım dijitalde ne olmadığını anlattı, ben de size dijitalde ne çıktığını anlatayım. İçinden Spider Man filmi çıktı, örgütü örümcek adam ile mi yönetecekmiş bu adamlar? "İddianameye bakın, hangi fiille örgüt üyeliği ile suçlamışlar meslektaşımı? Örgüt üyeliği için oturup kıstas yazıp duruyorlar Yargıtay'da, dosyada hangisi mevcut? Müvekkile yalnız hapishane ziyareti yaptığı iddiası yöneltmişsiniz. Bizi avukatlığımızla yargılıyorsunuz" ifadesini kullandı.

Şafak şunları kaydetti: "Bize kumpas kurmayacaklar da kime kuracaklar? Kolluğun gözüne ışık tutan adamlarız bizler. Kral çıplak diyoruz. Elbette bize kumpas kuracaklar. Bir de propaganda suçlaması yöneltmişsiniz. AİHM'den hak ihlali kararı alıp duruyorsunuz, hâlâ ifade özgürlüğü ile propaganda arasındaki ayrımı öğrenemediniz."

"MAHKEMEYE GELMEYEN TANIK YOK HÜKMÜNDEDİR"

Oya Aslan müdafi olarak Avukat Uğur Keşküş, "40 tane tanık yazmışsınız, Dörtte birini savcılık tek başına dinlemiş, savcı da cımbızlaya cımbızlaya iddianameye almış. Biraz bundan konuşalım. Talimat ile dinlenen tanığa bakın, olay sıralamasını inceleyince o tarihte Oya'nın 17 yaşında olduğu ortaya çıkıyor. Alın size tanık. ... Diğer tanık bir başka dosyadaki ifadesinde demiş ki, işkence ve tehdit altında ifade verdim diyor, alsanıza dosyanıza bunu da. Dosyanıza bir tanesini getirmediniz tanıkların. Senede bir tane getirseniz, 9'unu burada da duymuş olurduk. Akın Gürlek karar kurmuş, "bir daha dinlememize gerek yok" diyor. Tanık, Mahkemeye çıktığında ilk kez dinlenmiş olur, Mahkemeye gelmeyen tanık yok hükmündedir. Tanıklardan bazılarının ifadeleri firari savcı Adem'in iddianamesindeki aynı ifadeleri belirtmiş. Biz hiç görmedik onları. O tanığın savcı Adem olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.

Avukat Şiar Rişvanoğlu, Güray Dağ müdafi olarak söz aldı. Dağ, "Savunmama başlamadan evvel sizden meslektaşlarımıza can gözüyle bakmanızı istiyorum. Afşar Timuçin'in dediği gibi, "profesör gibi değil, can gibi bak." Bu meslektaşlar, yeryüzünün en fedakâr insanları. Tüm kariyerlerini, mesleklerini, hayatlarını işçilerin ve yoksulların hak mücadelesine adamışlar. Bütün iddianame hazırlayan savcıları, bütün karar veren heyetleri bunların yalan olduğunu biliyorlar ancak bizler size gerçeği anlatmak için buradayız, gerçek tam karşınızda. Savcıya soru soracağım, cevap vermeyebilir. Siz sayın Heyet de sormalıydınız: "... Yukarıda anlatıldığı üzere örgüt üyesi oldukları..." Baktınız mı mütalaaya, yukarısında yazı yok. Zahmet edip kes yapıştır bile yapmamış" dedi.

AVUKAT İNAN: MUTLAKA CEZA VERECEĞİZ DİYORSUNUZ

Av. Hüseyin İnan İzmirlioğlu, Selda Kaya müdafi olarak söz aldı. İnan, şunları söyledi: "Müvekkile Halkın Hukuk Bürosu'nda çalıştığı iddiası yöneltilmiş. Müvekkilim bundan gurur duyardı. Ancak bunu bile araştırıp öğrenememişsiniz, hiç orada çalışmamış. Almanya'da bulundu demişsiniz, hiç çıkmadı. 'Mutlaka ceza vereceğiz' diyorsunuz, anlıyoruz. Bari iddialarınızı düzgün yazın. En azından bulunduğu yerlerde itham edin. (Firari) Savcı maklubeyi fazla kaçırdığı sırada bu iddianameyi hazırlamış belli ki. Siz de bunlarla karara çıkmaya hazırlanıyorsunuz."

Av. Çiğdem Akbulut, Ebru Timtik müdafi olarak söz aldı. Akbulut, şöyle konuştu: "Vereceğiniz karar, Ebru hayatını kaybettiği için, düşme kararı olacak, bu açık. Ama size bu duruşma için kısaca söyleyelim, şunu bilin ki her yerde Ebru'nun mücadelesini anlatmaya devam edeceğiz. 'Buradaki meslektaşların tamamı mesleki faaliyet sebebiyle yargılanıyorlar. .. Bugün burada 8 farklı ülkeden 60 avukatız. .. Bu dava, Türkiye'de avukatlara yöneltilen büyük saldırının bir görüntüsü. İzledik ve biliyoruz ki, adil yargılanma hakları ihlal edildi."

SANIK AVUKATLARIN SON SÖZLERİ ALINDI

Av. Selçuk Kozağaçlı: "Bunun zor olduğunu bilirim, 5 gündür buradalar, sadece dayanışma için burada olan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Tek bir şey söyleyeceğim size. 10 yıldır bu dijital belgeler ortaya çıkmamıştı. Verdiniz, inceledik: Şunu artık biliyorsunuz, bize yönelttiğiniz hiçbir iddia bu dijitallerde yokmuş. Artık biliyorsunuz ve bunu bilerek karar vereceksiniz. 10 yıllık komplonun yükü sizdeTüm meslektaşlarım burada, gönül rahatlığıyla size ifade edeyim. Yaptığımız tek şey avukatlıktır ve hikâyenin sonunda, biz kazanacağız!"

Av. Oya Aslan: "Size son sözlerimi Kemal Özer'in sözleri ile ifade edeceğim; Ne bizimle başladı, ne kesilip kalacak bizden sonra kavradık durdurulmaz yapan nedir bu akışı ve sıradan bir insan olduğumuz halde bu kavgada boyun eğmiyorsak önünde koskoca bir ordunun doğruladığı için bizi yaşamın her dakikası"

Av. Barkın Timtik: "Benim de son sözlerim teşekkürden ibaret olacak. Burada bulunan tüm meslektaşlarıma, bize yaşattığınız şeylerden dolayı yargılanan, hastalanan aileme teşekkür ederim. Bu dosyanın hükmü benim için Ebru'nun öldüğü tarihte verilmişti. Son olarak diyorum ki, iyi ki Halkın Hukuk Bürosu avukatı, iyi ki Çağdaş Hukukçular Derneği üyesiyim."

10 YILLIK ÇHD DAVASINDA YAŞANANLAR

10. yılına yaklaşan ÇHD’li avukatlara yönelik yargılamada ilk dava 2013 yılında başladı. 20 avukatın sanık olarak yer aldığı İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması yapılan dosyayı hazırlayanlar 15 Temmuz 2016 yılındaki darbe girişiminden sonra ihraç edilen, tutuklanan ya da firar eden savcı ve emniyet görevlileri idi. Avukatların yargılaması sürerken 2017’de ikinci bir dava daha geldi. İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi görülen davada deliller aynı idi. Bu kez dava açılan avukat sayısı 22’ydi ve bunların 14’ü tutuklu yargılanıyordu. Dahası görülen davada sanık olarak yer alan bazı avukatlar ilk davada da sanıktı. İkinci davada yargılama bir yıl sonra başladığında, avukatlar da bir yıldır tutukluydu.

5 gün süren duruşmada mahkeme heyeti oy birliğiyle tahliye kararı verdi. Aynı gece savcı karara itiraz etti ve tahliye edilen avukatlar hakkında aradan 24 saat geçmeden tekrar tutuklama kararı verildi. Tahliye veren hâkim de başka bir mahkemeye gönderildi. Mahkeme başkanlığına da hâkim Akın Gürlek getirildi. Gürlek, avukatlar hakkında iddialarda bulunarak tutuklanmalarını sağlayan tanık Berk Ercan’ı soruşturma aşamasında tutuklayıp yargılama aşamasında da tahliye etmişti.

Pek çok usulsüzlüğün yaşandığı yargılama sürecinin karar duruşmasında avukatlara dava açılmasında kilit rol oynayan ve ‘silahlı yağma’, ‘bıçaklı saldırı’ gibi suçlardan hükümlü olan gizli tanık İ.Ö.’nün 141 ayrı davanın gizli tanığı olduğu ortaya çıktı. Öyle ki İ.Ö. o duruşmada ‘Ben çok mahkemede tanığım, bu hangi mahkeme bilmiyorum’ bile diyebildi.

Tutuklu avukatların ve müdafilerinin katılmadığı 20 Mart 2019 tarihli duruşmada kararı açıklayan mahkeme 18 avukata toplamda 159 yıldan fazla ceza verdi. Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, Eylül 2020’de 14 avukat yönünden mahkûmiyet kararını onadı, avukatlar Barkın Timtik, Selçuk Kozağaçlı ve Ezgi Çakır yönünden ise bozma kararı verdi.

Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘örgüt yöneticiliği’ suçlamasıyla yargılandığını, 2017’deki dosyada ise ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla yargılandığını anımsatan Yargıtay, dosyaların birleştirilerek değerlendirilmesine hükmetti. Böylece yargılama ilk dosyada birleşti.

Dava kapsamında tutuklu yargılanan Avukat Ebru Timtik ise adil yargılanma talebiyle başladığı ölüm orucunun 238. gününde hayatını kaybetmişti.