İstanbul'da, ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da aralarında bulunduğu ÇHD üyesi 21 avukatın yargılandığı davanın karar duruşması bugün de devam etti. Duruşmada son savunmasını yapan Kozağaçlı, fotoğraflarının dosyaya delil olarak konulduğunu belirterek, "Fotoğraflar delilse İçişleri Bakanı'nın fotoğraf arşivini açalım mı sayın Başkan?" diye sordu. Tutuklu Timtik ise savunmasında, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek tahliye talebinde bulundu.

ÇHD davasında sona doğru: Kozağaçlı, Soylu'nun fotoğraflarını hatırlattı
Çizim: Murat Başol

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve derneğin üyesi 21 avukatın "DHKP/C üyesi ve yöneticisi oldukları" suçlamasıyla yargılandığı davanın, pazartesi günü başlayan karar duruşması bugün de devam etti. Duruşmada konuşan Kozağaçlı, "Adem Özcan’ın iddianamesini tekrar etmek objektif cemaatçiliktir, fikirlerinin burada olduğunun kanıtıdır" dedi. Bazı fotoğraflarının iddianamede, "terör örgütü yöneticisi olduğunun delili" olarak öne sürüldüğünü belirten Kozağaçlı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kamuoyuna yansıyan bazı tartışmalı kişilerle fotoğraflarını anımsattı. Kozağaçlı, mahkeme heyetine, "Fotoğraflar delilse İçişleri Bakanı'nın fotoğraf arşivini açalım mı sayın Başkan? Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, Süleyman Soylu mu daha düzgün bir adam ben mi daha düzgün bir adamım?" diye sordu.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri’deki Marmara Cezaevi'nin karşısındaki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik, Oya Aslan, başka suçtan tutuklu Özgür Yılmaz ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları hazır bulundu. Duruşmaya bazı yabancı ülke barolarından avukatlar da katıldı.

"DAVAYI BİTİRMEYE KARAR VERİRSENİZ BÜTÜN SÖYLEDİKLERİMİZİ BİLİN VE DÜŞÜNÜN"

Yaklaşık 6,5 yıldır tutuklu yargılanan Kozağaçlı, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Silivri'deki salonunda dün başladığı esas hakkındaki savunmasını bugün bitirdi. Duruşmada dün başladığı savunmasını sürdüren Selçuk Kozağaçlı, "Bu davayı bu şekilde bitirirseniz, savcılığın suçlamaya konu yaptığı 14 tanığı dinlemeye cesaret etmeden bitireceksiniz. Dijitalde suçlamalar varsa ondan sonra içerikleri üzerine konuşalım. ATK'ye gönderin ama yok. Müzekkerelerinizin cevaplarını takip edin. Bence bu dava bitmedi fakat bu hafta bitirmeye karar verirseniz de bütün söylediklerimizi bilin ve düşünün" dedi.

"Silahlı siyaseti siyaset alanı dışında gören biri değilim. Hayatım boyunca silahlı siyaset yapanlara karşı olmadım. Anayasal düzenin silahla değiştirilmesini ister miyim, evet isterim, Dimitri Karamozof düşüncesiyle. Ama bana sorunuz, 'DHKPC yöneticisi misin?' ise hayır, değilim! Gerçek soru budur" sözleriyle özetledi.

Kozağaçlı, esas hakkındaki mütalaanın firari savcı Adem Özcan’ın iddianamesinden alındığını belirtti ve şunları söyledi: "İnterpol kırmızı bülteniyle arandığı için kendisi gelip sözünü huzurda tekrar edemeyecek durumda olan firari iddianame savcısının sözünü bize iletmeyi vazife edinmiş görünüyor. Eğer sadece on yedi hecede anlatmam gerekseydi, herhalde Kyoshi’nin şu haikusunu tercih ederdim: ‘Sıvıştı yılan ama bana attığı bakış otlarda kaldı.’ Adem Özcan’ın iddianamesini tekrar etmek objektif cemaatçiliktir, fikirlerinin burada olduğunun kanıtıdır."

TİMTİK: BU DOSYADAKİ ADALETSİZLİĞİ YARATANLAR, BU ADALET TARTISINDA KENDİLERİ DE TARTILDILAR

Tutuklu Barkın Timtik de duruşmanın öğleden sonraki oturumunda yaptığı savunmada üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek tahliye talebinde bulundu.

Timtik, "Dün Selçuk abi çok detaylı anlattı, dosyadaki hukuksuzlukları, size bir düşünme fırsatı verdi. Dün gecenin nasıl geçti, çok merak ediyorum. Benim gecem iyi geçmedi. Ablama dair duygularımı ancak dostlarım arasında ifade edebilirim. Bu dosyadaki adaletsizliği yaratanlar, bu adalet tartısında kendileri de tartıldılar. Biz yaşadıklarımızı büyük bir trajedi olarak adlandırmıyoruz. Yaptıklarımızın sebeplerinin, sonuçlarının farkındayız. "Selçuk abi anlattı, biz yoksul şekilde büyüdük. Bunları anlatmayı sevmiyorum aslında, çünkü sömürüden nefret ettiğim gibi gözyaşının sömürüsünden de nefret ederim. Ancak anlatılanlar, biraz da benim hikâyem" dedi.

Timtik şunları kaydetti: "Kimi arkadaşlarımız esnaf çocuğu, kimisi yoksul çocuğu, kimisi yüksek bürokrat. Ancak bizi bir araya getirenler bunlar değildi. Biz kendimize çizdiğimiz yollarda karşılaştık. İddianame diyor ki, "örgüt" bizi bir araya getirdi. Bu anlatılan bizim hikayemiz değil, gerçekle bağdaşmıyor." Yargıtay kararı bozdu, dosyayı tekrar ele almak zorunda kaldınız. Belki adil yargılanma hakkına riayet edeceksiniz, bunu talep ediyoruz hala. 200 yıl evvel kazanılmış hakların işe yarayabilmesi için hala mücadele ediyoruz, ölüyoruz.

"BANA ÖDETEBİLECEĞİNİZ EN AĞIR BEDELİ ZATEN ÖDETTİNİZ"

Sizden hiçbir zaman tahliye talep etmedim. Bana ödetebileceğiniz en ağır bedeli zaten ödettiniz. Tahliye kararı verecekseniz de, tutukluluğumuzun devamına karar verecekseniz de bu sizin kararınız olmayacak. Bozma kararını görünce bazı arkadaşlar safça, ‘ablasını da kaybetmiştir’ diye düşünüp, belki tahliye edebileceğinizi düşündüler beni. Zaman zaman benim de böyle düşündüğüm oldu. 'Tutukluluğun devamına' diye yazmaya devam ettiniz. Şimdi gelinen aşamada orijinali olmayan, dolayısıyla hiç olmayan dijitallerle karşı karşıyasınız. Bunu görmezden gelip Yargıtay kararını tekrarlayacak mısınız, göreceğiz. Ne mi yaptık? Suriye'deki savaş suçları için Başbakan, Savunma Bakanı hakkında suç duyurularında bulunduk. Suriye halkı bizim kardeşimiz. Başka ne yaptık, işçinin hakkı için mücadele ettik. Tazminat davalarını kazansanız ne olacak, vermemek için türlü yollar bulmuşlar. İşçiler ile patronların evlerinin, lokantalarının, meslek örgütlerinin önünde yaptıkları eylemlerde birlikte olduk. Yasadışı olan, emek sömürüsünün kendisiydi. İşçilere ahlaksız deyip sözleşmelerini feshettiler, OHAL deyip grev yasakladılar. Elbette bizim yaptığımız iş tehlikeliydi. Biz güzelin ve adilin peşindeydik. Hangi örgüt beni oraya gönderebilir? Ben bu koşullarda, yoksulluğun içinde doğdum ve büyüdüm. Bu benim gerçekliğimdi. Farklı yaşayabilirdik, ama bunu yapmadık. Bizimki örgüt değil haklılıktır. Bize bunları unutun diyorsunuz. İşinizi farklı yapın diyorsunuz. Biz bunları unutamayız. Beni ben yapan şey, bu sosyalist ideolojidir."

Duruşma, rahatsızlanan tutuklu sanık Oya Aslan'ın savunmasının alınması amacıyla yarına ertelendi.

MÜTALAADAN

Duruşma savcısı tarafından celse arasında dosyaya sunulan esas hakkındaki mütalaada, sanıklardan Kozağaçlı'nın "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 16 yıl 3 aydan 31 yıl 3 aya kadar, Taylan Tanay'ın "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak", 4 kez "terör örgütü propagandası yapmak", "zincirleme terör örgütü propagandası yapmak" ve "görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından 21 yıl 3 aydan 57 yıl 3 aya kadar, Barkın Timtik'in, "silahlı terör örgütü üyesi olmak", 5 kez "terör örgütü propagandası yapmak", "zincirleme terör örgütü propagandası yapmak", "görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından 14 yıl 9 aydan 54 yıl 9 aya kadar, Oya Aslan'ın "silahlı terör örgütü üyesi olmak", 5 kez "terör örgütü propagandası yapmak", "zincirleme şekilde terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 13 yıl 9 aydan 48 yıl 9 aya kadar hapsi isteniyor.

Sanık Günay Dağ'ın, "silahlı terör örgütü üyesi olmak", 5 kez "terör örgütü propagandası yapmak", "zincirleme şekilde terör örgütü propagandası yapmak", "görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından 14 yıl 9 aydan 56 yıl 9 aya kadar hapsi talep edilen mütalaada, sanıklar Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı ve Avni Güçlü Sevimli’nin "silahlı terör örgütü üyesi olmak" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 8,5 yıldan 20'şer yıla kadar, Gülvin Aydın'ın "silahlı terör örgütü üyesi olmak" ve "zincirleme terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 8 yıl 9 aydan 23 yıl 9 aya kadar, sanıklar Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serhan Arıkanoğlu, Mümin Özgür Gider, Metin Narin, Sevgi (Özer) Sönmez, Alper Tunga Saral, Rahim Yılmaz ve Selda Kaya Yılmaz'ın ise "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapsi talep ediliyor.

Naciye Demir'in 4 kez "terör örgütü propagandası yapmak" ve "zincirleme şekilde terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 5 yıl 3 aydan 28 yıl 9 aya kadar hapsi istenen mütalaada, sanık Özgür Yılmaz'ın "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 1 yıldan 5 yıla, sanık Şükriye Erden'in 4 kez "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 4 yıldan 20 yıla kadar hapse çarptırılması gerektiği anlatılıyor.

Mütalaada, yargılama aşamasında ölen sanık Ebru Timtik hakkındaki davanın ise düşürülmesi gerektiği belirtiliyor.

10 YILLIK ÇHD DAVASINDA YAŞANANLAR

10. yılına yaklaşan ÇHD’li avukatlara yönelik yargılamada ilk dava 2013 yılında başladı. 20 avukatın sanık olarak yer aldığı İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması yapılan dosyayı hazırlayanlar 15 Temmuz 2016 yılındaki darbe girişiminden sonra ihraç edilen, tutuklanan ya da firar eden savcı ve emniyet görevlileri idi. Avukatların yargılaması sürerken 2017’de ikinci bir dava daha geldi. İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi görülen davada deliller aynı idi. Bu kez dava açılan avukat sayısı 22’ydi ve bunların 14’ü tutuklu yargılanıyordu. Dahası görülen davada sanık olarak yer alan bazı avukatlar ilk davada da sanıktı. İkinci davada yargılama bir yıl sonra başladığında, avukatlar da bir yıldır tutukluydu.

5 gün süren duruşmada mahkeme heyeti oy birliğiyle tahliye kararı verdi. Aynı gece savcı karara itiraz etti ve tahliye edilen avukatlar hakkında aradan 24 saat geçmeden tekrar tutuklama kararı verildi. Tahliye veren hâkim de başka bir mahkemeye gönderildi. Mahkeme başkanlığına da hâkim Akın Gürlek getirildi. Gürlek, avukatlar hakkında iddialarda bulunarak tutuklanmalarını sağlayan tanık Berk Ercan’ı soruşturma aşamasında tutuklayıp yargılama aşamasında da tahliye etmişti.

Pek çok usulsüzlüğün yaşandığı yargılama sürecinin karar duruşmasında avukatlara dava açılmasında kilit rol oynayan ve ‘silahlı yağma’, ‘bıçaklı saldırı’ gibi suçlardan hükümlü olan gizli tanık İ.Ö.’nün 141 ayrı davanın gizli tanığı olduğu ortaya çıktı. Öyle ki İ.Ö. o duruşmada ‘Ben çok mahkemede tanığım, bu hangi mahkeme bilmiyorum’ bile diyebildi.

Tutuklu avukatların ve müdafilerinin katılmadığı 20 Mart 2019 tarihli duruşmada kararı açıklayan mahkeme 18 avukata toplamda 159 yıldan fazla ceza verdi. Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, Eylül 2020’de 14 avukat yönünden mahkûmiyet kararını onadı, avukatlar Barkın Timtik, Selçuk Kozağaçlı ve Ezgi Çakır yönünden ise bozma kararı verdi.

Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘örgüt yöneticiliği’ suçlamasıyla yargılandığını, 2017’deki dosyada ise ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla yargılandığını anımsatan Yargıtay, dosyaların birleştirilerek değerlendirilmesine hükmetti. Böylece yargılama ilk dosyada birleşti.

Dava kapsamında tutuklu yargılanan Avukat Ebru Timtik ise adil yargılanma talebiyle başladığı ölüm orucunun 238. gününde hayatını kaybetmişti.