1999 yerel seçimlerinde DSP’den Nilüfer Belediye Başkanı seçilen Mustafa Bozbey; 2004, 2009 ve 2014 yıllarındaki yerel seçimlerde de sandıktan galip çıktı ve 4 dönem art arda ipi önde göğüsleyerek eşine az rastlanır bir başarıya imza attı. 1999’dan 2014’e kadar, girdiği bütün seçimlerde oylarını bir önceki seçime göre artıran Bozbey’in adı, 31 Mart günü pusulada ‘CHP […]

CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey: Halkla yönetirseniz yanlış yapmazsınız

1999 yerel seçimlerinde DSP’den Nilüfer Belediye Başkanı seçilen Mustafa Bozbey; 2004, 2009 ve 2014 yıllarındaki yerel seçimlerde de sandıktan galip çıktı ve 4 dönem art arda ipi önde göğüsleyerek eşine az rastlanır bir başarıya imza attı. 1999’dan 2014’e kadar, girdiği bütün seçimlerde oylarını bir önceki seçime göre artıran Bozbey’in adı, 31 Mart günü pusulada ‘CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı’ olarak yer alacak. Ancak Nilüfer’i 20. yüzyılın son günlerinden bu yana yönetmekte olan kıdemli başkan için işler bu kez biraz daha zor görünüyor. Zira geçen yıl yapılan iki seçim baz alındığında, Bozbey’in önünde kapatması gereken yaklaşık 13-14 puanlık bir fark mevcut. Bu makasın, 2017’deki Anayasa Referandumu’nda 6,5 puana kadar daraldığını da buraya not edelim.

Yoğun programı arasında, Mustafa Bozbey ile yaklaşan yerel seçimler hakkında sohbet ettik. Bozbey oldukça iddialı ve aradaki farkı kapatacağından emin. Nilüfer’i yönetirken her işi halkla birlikte planladıklarını ve şehri de aynı perspektifle yöneteceklerini vurgulayan Bozbey, “Bursa’yı yeniden temiz ve yeşil bir kent yapacağız. Türkiye, 31 Mart’ta Bursa’yı konuşacak” diyor.

• Nilüfer’de 4 dönemdir oylarınızı artırarak seçilen bir belediye başkanısınız. Bu ‘kazanan aday’ imajının seçimde size avantaj yaratacağını düşünüyor musunuz?

Biz işe başlarken bir hedef koyduk. Nilüfer’i eğitim, bilim ve sanat kenti yapmak için yola çıktık. Buna bir sonraki seçimde alt başlıklarını ilave ettik. Daha sonraki seçimlerde biraz daha geliştirdik. Böylece bu 3 ana hedefin altını doldurarak Nilüfer’i Türkiye’nin en önemli kentlerinden biri yaptık. Neden önemli diyorum, çünkü lider ve örnek alınan bir kent oldu Nilüfer. Üstelik de iktidara göre muhalefette olan bir konumdayız.

Yeşil alanlar, kültürel alanlar, spor alanları, yürüyüş ve bisiklet yolları, kütüphaneler… Çocuklarımızı sanatsal ve spor faaliyetlerine yönlendirmeyi önemsedik. Yaşlılara yönelik yapmış olduğumuz projeler var. Yine engelliler üzerine de projeler gerçekleştirdik. Bunlar yaşam kalitesini tamamıyla artıran faaliyetler oldu. Tüm yaptıklarımız kenti öne çıkardı. Tabii bunları iyi bir planlamayla hayata geçirdik. Bunların yanında kırsal alanda da önemli projeler ürettik. Mesela ‘Tohum Kütüphanesi’. Türkiye’de 10-12 sene önce böyle bir şey çok nadir konuşulurdu. Biz o yıllarda yerel tohumu üretmeye başladık. Her nisan ayında Tohum Takas Şenliği düzenliyoruz. Ama bu işin temeli yerel tohumdur. Bunu sürekli olarak geliştiriyoruz. Çiftçiye verdiğimiz destek sayesinde ürün çeşitliliği oluşturduk. Sürekli bilgilendirme yaptık. Böylece çiftçimizi de köyünde mutlu etmeyi başardık.

TERCİHLER DEĞİŞECEK

• Hakkınızda Ekşi Sözlük’te yazılmış ilginç bir entry var. Daha önce hiç CHP’ye oy vermediğini söyleyen biri, size oy vereceğini söylüyor. Bunun nedenini de, ders çalışmak için aradığı kütüphane ortamını, kendi yaşadığı şehrin merkezinde değil, Nilüfer’deki Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin içindeki Şiir Kütüphanesi’nde bulması olarak açıklıyor. Böyle çok seçmeninizin olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu yazıyı yazan gencimize buradan teşekkür ediyorum. Bunu söyleyen o kadar çok insan var ki… Diyor ki, “Ben bugüne kadar hiç CHP’ye oy vermedim ama sizin için oy vereceğim.” Böyle binlerce insan dinledim. Bizim yaptıklarımızı insanlar zaten görüyor. Ben Bursa’nın ve Bursalıların adayıyım. Bu hizmetleri üretirken ve uygularken, tamamen katılımcılık, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesi üzerinden yaptık.

• Yönetim anlayışınızın farkını bu kavramlar üzerinden mi ortaya koyuyorsunuz?

Biz farklı yönetiyoruz. Örneğin bizim mahalle komitelerimiz var. Muhtarın başkan, azaların ve ihtiyar heyeti ile birlikte üye olduğu komiteler bunlar. Demokratik kitle örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının üyeleri, okul aile birliği ve cami derneği başkanı da direkt üye oluyor. Mahalle komiteleri, 5’te 1 oranda kent konseyinde delege olarak görev yapıyor. Kent konseyini onlar seçiyorlar. Böyle bir yapımız var. Yapacağımız hizmetleri buraya soruyoruz. Projelerimizi öneri olarak hazırlıyoruz, mahalleye götürüyoruz. Mahallede komite tartışarak, karar süreçlerine dahil oluyor. Burada bir sonuca varılıyor. Ondan sonra projeyi hayata geçiriyoruz. Aşağıdan yukarıya katılımcı bir süreç söz konusu. Diyelim ki çocuk parkı yapacağız. Çocuklara soruyoruz, onların fikrini alıyoruz. Biz sadece uyguluyoruz. Zaten katılımcı yönetim budur. Siz halkı katarsanız, doğru proje yaparsınız. O nedenle bugün Nilüfer’deki projeler doğru olarak adlandırılıyor ve insanlar tarafından sahipleniliyor.

BİZİM DERDİMİZ YATAĞA AÇ GİRENLER

• Bursa bir büyükşehir ve büyükşehirlerin yaşadığı tüm sıkıntılara benzer sıkıntılar yaşıyor. Vaatlerinizin ötesinde, ilk aşamada ekonomik ve sosyal problemleri çözmeye yönelik hangi planları hayata geçirmeyi hedefliyorsunuz?

Bizim derdimiz Bursalılar; yatağa aç yatan insanlar… Yani belediyecilik sadece yol, park yapmak değildir. İnsanlara sosyal projelerle sahip çıkmaktır. Önceliğimiz bunlardır. Biz öncelikle bir ‘plan anayasası’ oluşturacağız. Bunu da kentin tüm dinamikleriyle birlikte yapacağız. Sonra bunun koruma mücadelesini yapacağız hep beraber. Bunu başardığımız andan itibaren Bursa gerçekten eski kimliğine kavuşacak; yeşil ve temiz Bursa’ya dönüşecektir. Derelerimizin tekrar temiz akmasını sağlayacağız.

Planlamaya başlamadan önce ise deprem gerçeğini kabul etmemiz lazım. 1855 yılında Bursa’da gerçekleşen fay hattının tespitini yapacağız. Tüm planlamaları bu gerçeği göz önünde bulundurarak yapacağız. Belki şu anda insanlarımızın bir kısmı o fay hattının üzerinde yaşıyor. Bilimsel anlamda yapacağımız projelerle, bunları ortaya koyarak plana dönüştüreceğiz. Kentin tüm dinamiklerini sürece dahil edeceğiz. Oluşturacağımız planı anayasa olarak değerlendireceğiz. Bunun içinde kentsel dönüşüm de olacak elbette.

EKONOMİK DESTEK PROJELERİMİZ VAR

• Ekonomik krizden Bursalıların mümkün olduğunca az etkilenmesi amacıyla önlemler alacak mısınız?

Mutlaka. Mesela ‘halk kart’ uygulamamız olacak. İhtiyaç sahibi insanlara, belirlenecek kriterler doğrultusunda halk kart verilecek. Bu kartla, halkın ihtiyaçlarını giderecek destekleri yapacağız. Desteği direkt nakit hesabına yatırarak, bundan istediği yerde faydalanmasını sağlayacağız.

Öğrencilere yönelik de adımlar atacağız. Ulaşımı ilkokul ve ortaokul öğrencilerine, evlerine gidiş-geliş saatlerinde ücretsiz olarak sunacağız. Aynı zamanda burası bir üniversite kenti. Lise ve üniversite öğrencilerine yönelik planlar da hazırladık. Lise ve üniversite öğrencileri ile öğretmenler için, 90 lira olan aylık ulaşım ücretini 60 liraya indiriyoruz. Bursa’da ulaşım pahalıdır. Diğer insanlarımız için de 165 lira olan ulaşım ücretini 120 liraya indireceğiz.

Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) için de projelerimiz var. Bu insanların bazıları çalışamıyor. Yani kimse iş vermiyor. EYT’lilerle ilgili aile sigortası yaptıracağız. Sağlık sorunlarını giderebilmeleri için destek olacağız.

Bursa’da su da pahalı. Suyun fiyatını da indireceğiz. Göreve geldiğimiz andan itibaren, hanelerde yüzde 25, ticari alanlarda da yüzde 20 indirim yapacağız.

Kadınların hayata katılımı ve üretim süreçlerine dahil olmaları konusunda da hassasız. Kadınların geliştireceği projelere mikro kredi destekleri vereceğiz ve onları üretime katacağız.

Tarımda ise tamamen kooperatifçiliği destekliyoruz. Üreticiyi destekleyerek ve makine kullanımını ortaklaştırarak hareket edeceğiz. Herkes mutlu olacak.

***

Anketlerde öndeyiz

• Bugüne kadar yaptırdığınız anketlerden nasıl sonuçlar geliyor?

Gayet iyiyiz. Puan olarak söylemeyeyim ama epey önde görünüyoruz. Bunu rakamsal ifade etmek şu aşamada doğru değil. Biz son güne kadar herkese ulaşmaya çalışacağız. Tüm Bursalılara temas etmek niyetindeyiz. Çünkü Bursa’nın ve Bursalıların adayı olarak hiç kimseyi ötekileştirmek gibi bir niyetimiz yok. Bugün Nilüfer bu noktaya geldiyse, hiç kimseyi ötekileştirmediği için geldi. Bu anlayışı şimdi Bursa genelinde uygulayacağız. Biz dine, dile, inanca ve renge bakmadan, herkese insan gözüyle bakıyoruz ve tüm Bursalıların oyuna talibiz. İnanıyorum ki, 31 Mart’ta Türkiye Bursa’yı konuşacak.