Sözcü’deki bir yazı ardından CHP içindeki bazı isimlerce hedef alınan partinin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, tartışmaların üzerine açıklama yaptı. Kaftancıoğlu, yazının kasıtlı biçimde yazıldığına işaret etti.

CHP’de ‘Atatürk’ tartışması: Kaftancıoğlu’ndan Sözcü’deki yazıya sert tepki

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Sözcü gazetesinde yer alan bir yazı nedeniyle eleştirilerin hedefi olması ardından açıklama yaptı.

Sözcü Gazetesi yazarı Serpil Yılmaz bugünkü köşe yazısında, internet ortamında yapılan Taksim Toplantıları'nın onur konuğu olan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun Atatürk’e atfen üç kez “Gazi Mustafa Kemal” ifadesini kullandığını yazdı.

Eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan'ın, Kaftancıoğlu’na “Atatürk adını kullanmamak tercihiniz mi?” diye sorması üzerine Kaftancıoğlu'nun da, “Kişilerin isimlerinden söz ederken, belirli alışkanlıklarla bunların özel atıflarla kategorize edilmesine karşıyım. Yıllardır kullandığım gibi bu şekilde ifade etmek, kendimi ait hissettiğim bir ifade olduğu için tercih ediyorum” yanıtını verdiğini aktardı.

Kaftancıoğlu'nun, "Ben 'Atatürk değil, Gazi Mustafa Kemal derim" ifadeleri üzerine CHP’li bazı isimler tepki gösterdi.

CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan sosyal medya hesabından "ATATÜRK zaferin adıdır" diyerek tepkisini şu sözlerle gösterdi:

"Yedi düveli geldikleri gibi gönderen O'dur. 30 Ağustos Meydan Muharebesi'nin 99. yılı kutlu olsun. Ordular yenilir millet yenilmez. Çünkü hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O Satıh bütün vatandır. ATATÜRK- Mihri Müşfik'in fırçasından."

CHP'nin eski Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt ise tepkisini "M. Kemal'in Askeri olmayı reddeden, ATATÜRK soyadı ile de sorunlu bir CHP İL BAŞKANI !!!" dedi

Bozkurt'un yanı sıra CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, İzmir Milletvekili Atilla Sertel ve PM Üyesi Eren Erdem tepkilerini gösteren CHP'liler oldu.

CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi de isim vermeden Kaftancıoğlu eleştirdi.

Çelebi tepkisini şu sözlere dile getirdi:

"Partimizin bir il başkanı Atatürk demeyi tercih etmezmiş. Millet gönlüne koyup haykırdıktan sonra sen demesen ne yazar. Ama unutma burası CHP. Kafası karışık olanlar iyi bilsin, bu partide 10 Aralık’tan önce 29 Ekim gelir. Mustafa Kemal’in askerleriyiz!"

KAFTANCIOĞLU’NDAN AÇIKLAMA

Gelişmeler üzerine CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, sosyal medya hesabından konuyla ilgili açıklamada bulundu. Sözcü’nün haberine tepki gösteren Kaftancıoğlu, “Söz konusu yazının yayımlanmasıyla birlikte bugün sosyal medya üzerinden hakaret, küfür ve tehditlerle şahsıma saldıranlar, bu haberin yazılmasındaki asıl dert ve niyetin ne olduğunu açıkça ortaya koymuştur” dedi.

Kaftancıoğlu’nun açıklamasının tamamı şöyle:

Ülkemizde bugün yoksulluk, adaletsizlik, işsizlik gibi derinleşen sorunlar var. Demokrasiyi askıya, anayasayı rafa kaldıran tek adam rejiminin ülkemizi sürüklediği derin bir krizle mücadele ediyoruz. Gece gündüz çalışarak sahici gündemimiz olan halkımızın sorunlarına ve örgütümüze odaklanarak, İstanbul’dan Türkiye’ye tek yön iktidar parolasıyla mücadeleye devam ediyoruz. Çünkü bizim Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak gibi olmazsa olmaz sorumluluklarımız ve hedeflerimiz var.

Ülkemiz ve halkımız adına böyle zor zamanlarda gündem dışı bir meseleyle ilgili konuşmak zorunda kalmaktan rahatsız olsam da yazarına değil ancak hakikate saygı gereği bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissettim. Partimizin 97. kuruluş yıl dönümüne denk gelen 9 Eylül akşamı ülkemizin kıymetli demokrasi buluşmalarından olan Taksim Toplantılarına konuşmacı olarak katıldım. “Türk siyasetinde örgütün yeri ve seçim güvenliği” başlığı altında, sahici gündemimize dair verimli bir toplantı gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Kapalı olduğu ifade edilen soru cevap bölümünde ise kıymetli isimlerle pek çok konuya dair fikir alışverişinde bulunduk.

Toplantının bir bölümünde şahsıma yöneltilen bir soru üzerinden Sözcü Gazetesi’nde Serpil Yılmaz’ın kaleme aldığı metin, hem partime, örgütümüze hem de toplantıya görüş, öneri ve sorularıyla katılan çok değerli isimlere büyük bir haksızlık içermektedir.

Toplantıda Uluç Gürkan moderasyonu gerçekleştiren Av. Osman Bey aracılığıyla konuşmam boyunca iki kez Gazi Mustafa Kemal ifadesini kullandığımı ve bunun özel bir nedeni olup olmadığını merak ettiğini sormuştur. Yanıtımda ise özet olarak kişilerin kavramların kategorize edilerek ayrışmanın bir unsuru yapılmasını doğru bulmadığımı ve alışkanlığım gereği bu şekilde kullanıyor olduğumu ve kendimi yakın hissettiğimi ifade ettim. Toplantıyla ilgili bugün Sözcü Gazetesi’nde Serpil Yılmaz’ın hazırladığı bir metinde ise şahsıma yönelik bir itibarsızlaştırma operasyonu yapıldığını gördüm. Evet söylediklerim yazılmış ancak devamında yapılan yorumlarla farklı bir noktaya daha doğrusu çekilmek istenen noktaya getirilmiş bir yazı vardı.

Aynen cümlesinin yarısını manşete taşıyarak ve ses kayıtlarında da asıl önemli olanın cümlenin devamı olduğunu gören ancak göstermek istemeyenler tarafından Fazıl Say röportajında yapıldığı gibi...

Söylediklerimi ve söylemediklerimi çarpıtmanın da tek başına yeterli olmayacağı düşünülerek bir “bilirkişi” olarak görüşüne başvurulan kişinin bana dair verdiği “CHP’ye üye bile olmaması gerekir” hükmü “habere” eklenmiş. Bu “haber” aslında “gazetecilik nasıl yapılmamalı” konusunda dersler barındırıyor. Keşke Serpil Yılmaz, toplantıyı daha dikkatli dinleyerek kurtuluş mücadelesini ve devamında Cumhuriyetin ilk yıllarında kalkınma devriminin nasıl başarıldığını toplantıda da aynı günkü konuşmasını birkaç kez referans gösterdiğim Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu zahmet edip dinleyebilseydi eğer şahsımın ve partimin Atatürk’e ve Cumhuriyete olan bakışını daha iyi idrak edebilirdi.

Söz konusu yazının yayımlanmasıyla birlikte bugün sosyal medya üzerinden hakaret, küfür ve tehditlerle şahsıma saldıranlar, bu haberin yazılmasındaki asıl dert ve niyetin ne olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz, devam eden ve planladığımız onlarca siyasal çalışmaya tek bir satır dahi ayırmadan şahsımı hedef haline getirmek için kaleme alınan bu yazıyla ilgili kanaati vatandaşımıza, örgütümüze bırakıyorum. Söz konusu yazıyı, toplantıda görüş, öneri ve sorularıyla ülkemizin geleceği için ortaya katkı sunan çok değerli katılımcıların takdirine bırakıyorum.

Şahsımı, Kenan Evren’in sözde Atatürkçülüğü’nden ayrıştırma çabamı bazıları anlamamazlıktan gelebilir ama başta CHP’liler olmak üzere halkımız beni de partimi de gayet iyi anlamaktadır. Atatürk’ü statik, donmuş yorumlara hapseden cuntacılara ve bugünün idealar dünyasındaki şaşkınlara karşı; hep ileriye bakan, aklı, bilimi ve devrimciliği öne çıkaran dinamik Mustafa Kemal Atatürk’ü sahiplenmeye devam edeceğim.

Varsın hiçbir üretimi olmayan, 83 milyonun ortak değerlerini yüzyıllarca sömüreceği mirası sanan ve aslında Atatürk’ü anlamayı değil daima “kullanmayı” tercih eden birileri bundan rahatsızlık duysun.

Hakikate saygım gereği toplantının ses kayıtlarının toplantıyı düzenleyenlerde olduğunu hatırlatmayı görev sayarım. Hatırlamak isterim ki bugün fikri hür, irfanı hür kuşaklar, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracak maratonda koşmaktan başka bir onura, makama ihtiyaç duymazlar.

SÖZ KONUSU YAZI

Kaftancıoğlu’nun eleştirdiği Serpil Yılmaz imzalı söz konusu yazı ise şöyle:

CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, internet ortamında yapılan Taksim Toplantıları'nın onur konuğuydu. Toplantı CHP'nin 97. kuruluş yıldönümüne denk gelen 9 Eylül günü oluyordu.

“Türk Siyasetinde Örgütün Yeri ve Seçim Güvenliği” başlıklı bir sunum yaptı, katılımcıların sorularını yanıtladı.

Yaklaşık 1.5 saatlik konuşmasında Atatürk'e atfen üç kez “Gazi Mustafa Kemal” ismini kullandı.

Bu ifade biçimi, katılımcılar arasında yer alan sosyal demokrat siyasetçi-akademisyen-gazeteci Uluç Gürkan'ın gözünden kaçmayacak bir vurguydu…

Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi, Mustafa Kemal Gençlik Vakfı kurucu üyesi ve 1995-1999 TBMM Başkan Vekili olan Gürkan, Kaftancıoğlu'na “Atatürk adını kullanmamak tercihiniz mi” diye sordu…

Kaftancıoğlu'nun muhtemelen beklediği bir soruydu.

★★★

Kaftancıoğlu'nun yanıtı şu oldu: Kişilerin isimlerinden söz ederken, belirli alışkanlıklarla bunların özel atıflarla kategorize edilmesine karşıyım. Yıllardır kullandığım gibi bu şekilde ifade etmek, kendimi ait hissettiğim bir ifade olduğu için tercih ediyorum.”

Bu yaklaşım; “Mustafa Kemal'in askerleriyiz” sloganını “militer” bulan Kaftancıoğlu'nun, “Mustafa Kemal'in yoldaşlarıyız” demeyi tercih ettiği açıklamasını hatırlattı.

Gazi Mustafa Kemal'e “Atatürk” soyadı TBMM'de 24 Kasım 1934 tarih ve 2587 sayılı kanunla verildi. Nüfus cüzdanının “Adı” hanesinde “Kemal”, “Soyadı” hanesinde ise “Atatürk” yazıyor.

Atatürk “Mustafa” adını da Türk dili hassasiyetinden dolayı, Arapça kökenli olduğu için kullanmamıştı.

Tarihçiler, “K. Atatürk” imzasına da gönderme yaparak “Atatürk, Mustafa adını kullanmayı sevmezdi” yorumları yaparlar.

★★★

Kaftancıoğlu'nun yanıtını paylaştığım Sözcü yazarı tarihçi Sinan Meydan, “Atatürk” adı üzerinde yapılan tartışmaları iki cephede ele alıyor.

Birincisi siyasal İslamcılar, ikincisi Atatürk'ü “burjuva milliyetçisi” olarak tanımlayan sosyalistler…

Meydan “Gazi Mustafa Kemal Paşa ifadesini yeğleyen siyasal İslamcılar, karşı oldukları Cumhuriyet devrimlerini simgeleyen Atatürk adını kullanmıyorlar. Atatürk'ü yalnızca askeri bir komutan olarak anıyorlar. Onlar Türklerin atası olarak Atatürk'ü değil, Fatih Sultan Mehmet'i görüyorlar” diyor.

★★★

Sosyalistler arasında “Atatürk” yorumunda farklılıklar yok değil. Tarih yazarı Meydan, bu cephede emperyalizme karşı ulusal bağımsızlık savaşı veren ve laik, demokratik, hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk kimliğini savunanlar arasında; “68 kuşağının” liderlerini, Deniz Gezmiş'leri anıyor.

★★★

Ülkeyi 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'ne götüren eli kanlı güçler, Kaftancıoğlu'nun kayınpederi yazar-derlemeci-radyo programcısı Ümit Kaftancıoğlu'nu 11 Nisan 1980'de katletmişlerdi.

★★★

Sağcı-solcu demeden dilden dile dolaşan “Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” türküsünü derleyen Ümit Kaftancıoğlu bugün yaşıyor olsaydı; gelini ile arasında “Atatürk” ifadesine ilişkin fikir birliği olur muydu? Kehanette bulunmak istemem.

9-10 MART 2018 TARİHLİ 19. OLAĞANÜSTÜ CHP KURULTAYI'NDA KABUL EDİLEN PARTİ TÜZÜĞÜ

Madde-1

(1) Cumhuriyet Halk Partisi; MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün liderliğinde, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin ve Kuvayımilliye'nin devamı olarak 9 Eylül 1923 tarihinde kabul edilen “parti tüzüğü” ile kurulmuştur.

(2) Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurucusu, ilk Genel Başkanı ve değişmez önderi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'tür.

(3) Cumhuriyet Halk Partisi, programındaki anlamlarıyla Atatürkçülüğün “Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik” ilkelerine bağlıdır.

(4) Cumhuriyet Halk Partisi, başta Kurtuluş Savaşı'mız olmak üzere aydınlanma ideallerini, emek mücadelelerini, sosyal demokrasinin özgürlük, eşitlik ve dayanışma ilkelerini benimseyen çağdaş demokratik sol bir siyasal partidir.

(5) Cumhuriyet Halk Partisi, hukukun üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini, laikliği, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi, cinsiyet eşitliğini, sosyal devleti, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi ve insan onuruna uygun barışçıl ve hakça bir dünya düzeninin kurulmasını vazgeçilmez temel ilkeleri olarak kabul eder.


ULUÇ GÜRKAN: CHP'YE ÜYE BİLE OLMAMASI GEREKİR

CHP'nin yasaklı olduğu 1991 yılında SODEP'ten Meclis'e giren, 2002 yılına kadar DSP ve CHP saflarında milletvekilliğini sürdüren Gürkan'dan, Kaftancıoğlu'nun sorusuna verdiği yanıtını yorumlamasını istiyorum.

“Cevap hiç anlamlı değil. Kasıtlı kullandığını da itiraf ediyor. Bu tutumdan ‘Kurtuluş Savaşı'nın lideri tamam; Cumhuriyet devrimlerine hayır' anlamı çıkar. Atatürk ifadesine kendini ait hissetmeyen birisinin bırakın parti kademelerinde yönetici olmayı, CHP'ye üye bile olmaması gerekir. CHP Tüzüğü'nün birinci maddesi Atatürk'ü ebedi kurucu başkanı kabul eder” diyor.