CHP’den asgari ücrete tepki: Asgari sefalet ücreti

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 2020'den itibaren geçerli olacak yeni asgari ücrete ilişkin, "2 bin 324 lira asgari geçim değil, asgari sefalet ücreti." değerlendirmesinde bulundu.

Ağbaba, yaptığı yazılı açıklamada, asgari ücret görüşmelerinde son bir aydır "adeta bir orta oyunu" sergilendiğini savundu.

İşçilerin bu süreçte hem işveren hem de devletin tehditleri ile baskı altına alındığını ileri süren Ağbaba, "Görüşmelerin ilk başladığı andan itibaren bakanlık işçileri önce işsizlik ile tehdit etmiş, sonrasında TİSK maliyetleri öne sürmüş, en sonunda da TÜİK kendi verilerini bile inkar edermişçesine davranıp işçilere açlık sınırı altında asgari ücret önermişti. En nihayetinde dağ fare doğurdu." ifadesini kullandı.

Son bir yılda gıda harcamaları, elektrik ve doğal gaza yapılan zamlardan örnekler veren Ağbaba, şunları kaydetti:

"Pasaporttan ehliyet harcına kendi alacağına yüzde 22,5 zam yapan devlet, yeni yılda asgari ücrete yüzde 15 zam yaptı. Bakan Zehra Zümrüt Selçuk, asgari ücreti açıklarken 'çalışanlarımızın emeği korunmuştur' dedi. Lakin yapılan yüzde 15'lik zam ile çalışanların emeği korunmamış aksine çalınmıştır. Ayrıca 2 bin 324 liralık asgari ücret bugün itibarıyla 353 avroya denk gelmiş ve Türkiye AB ülkeleri arasında yine sondan 4. ülke olmaya devam etmiştir."

Erdoğan'ın asgari ücret görüşmelerinde "işçilerimize jestimizi yaparız" dediğini aktaran Ağbaba, verilen ücretin jest olmadığını belirtti.

Ağbaba, işçilerin sofrasına bir ekmek daha fazla götürülmesine engel olunduğunu savunarak, şunları kaydetti:

"2 bin 324 lira asgari geçim değil, asgari sefalet ücreti. Türkiye'de asgari ücretin belirlenmesi hem uluslararası hukuka hem de Anayasa'ya aykırılık barındırmaktadır.

Asgari ücret belirlenirken sadece işçinin değil, geçindirmekle hükümlü olduğu ailesinin de durumu hesaba katılması gerekirken iktidar yıllardır bunun aksi sürecini işletmektedir. Sosyal diyalogdan, adaletten bahseden iktidar yetkilileri sendikaların taleplerine bir kez daha kulak tıkamıştır. Yaşanan bu süreç, 'ben yaptım oldu' mantığından başka bir şey değildir. Asgari ücreti işçilere adeta sadaka verirmişçesine bir lütuf olarak gören iktidar yetkilileri, bu ücretle acaba kaç gün geçinebilirler? 'Geçinemiyoruz' diye kendini ateşe veren, çocuğuna okul harçlığı veremeyen, cebinde parası olmadığı için pazar alışverişine gidemeyen asgari ücretliler, yeni yılda da umutsuzluğa ve çaresizliğe terk edilmiştir. Erdoğan'ın jesti işçilere yeni yıl hediyesi değil, yeni yıl kabusu olarak adeta geri döndü."