CHP Grup Başkanvekili Özel, "Siyasetteki kutuplaşma meslek örgütlerine aynen yansır. Kurt işareti yapan avukatlar barosu, Rabia yapan avukatlar barosu, zafer işareti yapan avukatlar barosu... Bu, logolarına bile aynen yansır." diyerek çoklu baro planını eleştirdi

CHP'den 'çoklu baro' eleştirisi: Kutuplaşma meslek örgütlerine yansır

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, baro seçimlerine yönelik düzenlemeyle ilgili, "Siyasetteki kutuplaşma meslek örgütlerine aynen yansır. Kurt işareti yapan avukatlar barosu, Rabia yapan avukatlar barosu, zafer işareti yapan avukatlar barosu... Bu, logolarına bile aynen yansır." dedi.

Özel, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi'nin uzun süren tartışmaların ardından aylar sonra dün yasalaştığını hatırlattı.

BEKÇİLERE MESAJ

Uzun süredir kanunlarının çıkmasını bekleyen bekçilere seslenen Özel, "Mahallenin bekçisi olun ama birileri bekçiyi, tekçi yapmak istiyor. O tek adamın görevlisi yapmak istiyor, tekçi olmayın. Tekçi olursanız toplumun tamamında başka bir yere savrulursunuz." diye konuştu.

Yassıada yargılamalarını geçersiz kılacak düzenlemenin Meclis Başkanlığına sunulduğunu hatırlatan Özel, şöyle konuştu:

"TBMM Başkanı Mustafa Şentop ilk imza sahibi. Devamında Meclis Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç. Bakıyorsun, diyorsun ki devamında bütün partilerin Meclis Başkanvekilleri mi gelecek? Hayır. AK Parti Grup Başkanvekilleri Mehmet Muş ve Bülent Turan ile MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay. Altta diğer imzalar. Bir iş yapacaksın, tarihle hesaplaşacaksın, bir idam kararını ortadan kaldıracaksın. 'Doğru olur, hep beraber yapalım. Doğru yaptın diyelim, bir nazar boncuğu takalım.' diyorsun. Yaptığı işe bak. Sen Cumhur İttifakı'nın Meclis Başkanı mısın? Olacak iş değil. Akılların almadığı bir özensizlik, bir saçmalık hali. Yassıada'nın yasından, üzüntüsünden siyasi rant elde edecek arkadaşlar, Cumhur İttifakı olarak bunu kimselerle paylaşamıyorlar. Yaklaşım bu."

Meclis Başkanı Şentop'un Yassıada Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nı ziyaret ettiğini hatırlatan Özel, "Hadi bizleri çağırmadın, geçmiş dönem Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk hayatta. O, Yassıada yargılamalarının en genç avukatı. Böyle fırsat kaçar mı? O günü yaşamış birinin koluna girip o yolda yürüsen başka bir şey olacak. Hayır, çünkü Cindoruk parlamenter sistemden yana, referandumda 'hayır'a destek verdi. Çünkü Cindoruk seni eleştiriyor. Ona bile tahammülü yok. 'Geçmişten husumet çıkar' dedin mi bir numaralar. Geçmişe, yaşanan bir üzüntüye karşı bir birlik ve beraberlik mesajı yok." ifadelerini kullandı.

Düzenlemede eksik imzalar olduğunu savunan Özel, şunları söyledi:

"Her partinin imzası eksik de insanda birazcık utanma, sıkılma olur, Demokrat Parti Genel Başkanı şu anda Meclis'te. Demokrat Parti Genel Başkanı'na gidip de partisinin Başbakanı, bakanları asılmış, yıllar sonra Demokrat Parti adıyla, kıratıyla gelmiş Meclis'te ona bile 'Bir imza atar mısın?' diye sormamışlar. Bunu aklı alan, vicdanı kaldıran var mı? AK Parti'nin siyasi tükenmişliğinin son noktasıdır. Yassıada'yı Demokrat Parti'yle paylaşamayan bir fırsatçılık."

ÇOKLU BARO ELEŞTİRİSİ

Baro düzenlemesine 81 ildeki baroların karşı olduğunu ileri süren Özel, konunun tersine döndüğünü vurguladı.

"Baroların seçim usullerinin değiştirileceği, nispi temsil sağlanacağı" yönündeki açıklamaları hatırlatan Özel, şöyle devam etti:

"Nispi temsili savunuyor, yüzde 50 oy almış, Türkiye'nin tamamını yönetiyor. 'Ver, bakanlıkların yarısı da biz de olsun' deyince nispi temsil meselesinde o hesap, bu hesap. 'Ben çoklu baroya karşıyım. Anayasa'ya, dünya uygulamalarına aykırı. Bir tek seçim yöntemini değiştireceğim' diye yola çıktılar. Dün açıklama, 'Seçim yöntemine ellemeyeceğiz ama çoklu baro yapacağız.' Nereden nereye savruluyorlar. Yola ne diye çıkıyorsun, nereye varıyorsun, hangi dayanağa dayanıyorsun belli değil. Bir şaşkınlık içindeler."

AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan'ın, "Çoklu baro sistemi üzerinde çalışma yürütüyoruz. Rekabeti esas alan bir yapı olacak." sözünün hatırlatılması üzerine de Özel, "Barolar arası rekabet değil dayanışma olur. 'Barolar arası rekabet' derseniz, hayalini kurduğunuz fantezi dünyasında daha ucuza üye kaydeden, daha az ceza veren barolar, avukatlarının birbiriyle mesleki anlamda etik olmayan yarışlarına engel olmayıp, bu konularda tavizkar barolar ortaya çıkmaya başlar. Öyle bir işe gelir ki yarattığınız kaosa siz bile inanamazsınız," değerlendirmesinde bulundu.

Kamu kurumu niteliğinde meslek örgütlerinin bambaşka bir düzenleyicilik içerdiğini vurgulayan Özel, şunları kaydetti:

"Bazı mesleklerin birbiriyle ve onların örgütlerinin birbiriyle rekabeti kaos yaratır. Son derece tehlikelidir. Siyasi kutuplaşmanın merkezi de işte o zaman olur. Türkiye'yi şu noktaya getirirsiniz, örneğin avukatların Ankara'da 4-5 barosu olur. Ak avukatlar barosu, milliyetçi avukatlar barosu, iyi avukatlar barosu, sosyal demokrat avukatlar barosu ve muhafazakar demokrat avukatlar barosu. Öyle bir hale gelir ki siyasi irade ak avukatları kabul eder, diğerlerini dışlar. Al sana bir kutuplaşma. İktidar değişir, gelenler bu yanlıştan dönmezlerse onlar başka bir tür avukatları ciddiye alır. Siyasetteki tüm kutuplaşma meslek örgütlerine aynen yansır. Kurt yapan avukatlar barosu, Rabia yapan avukatlar barosu, zafer işareti yapan avukatlar barosu... Bu, logolarına bile aynen yansır. Yaratacağınız kaosun ne millete ne avukatlara ne de meslek örgütlerine hiçbir faydası yoktur."

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu'nun, "Topkapı Sarayı da Ayasofya da müze olarak korunmalı hatta Sultanahmet de müze olmalı." sözleri hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Özel, "AK Parti, İYİ Parti'nin ortaya koyduğu samimiyet testinde daha salı günü çuvalladı. İYİ Parti, 'Ayasofya'yla ilgili çalışma yapmak üzere komisyon kuralım' diyor. AK Parti ret oyu kullanıyor." dedi.

"Gündemi değiştirmek veya CHP'yi suçlamak için uğraşıldığını" belirten Özel, şöyle devam etti:

"Sayın Kaboğlu, beyanında Ayasofya, Dolmabahçe ve Sultanahmet'in bir insanlık mirası olduğunu söylüyor. Hepsinin korunması gerektiğini söylüyor. Orada Sultanahmet'in cami olmaktan çıkarılmasını söylemek gibi bir kastı yok. Kendisiyle de görüştüm, bunu aklından dahi geçirmiyor. Hiçbirimiz de geçirmiyoruz. CHP'nin açık ifadesidir. Kurumsal kimliğimizde söylüyoruz. Ne Sultanahmet ne de tarihi değeri olan herhangi bir camimizin ibadete kapatılıp da müze yapılması gibi bir şeyin düşünülmesi dahi söz konusu değildir. Sayın Kaboğlu'nun söylediği müze statüsünde korunması lazım, cami olmaktan çıkarılacak diye bir şey yok. Kastı aşan bir beyan, anlaşılma varsa bunu geri alıyoruz."