CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden “sansür yasası” ile ilgili “Biz son ana kadar uzlaşma aramaya devam edeceğiz; geçerse Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yayınlandığı günün ertesi günü gitmeyi planlıyoruz” dedi. CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ise “Bu, Türkiye'yi karanlık bir tünele sokar, tünele girmeden tekrar uyarıyoruz, aradığımız şey uzlaşıdır” diye konuştu.

CHP'den 'sansür yasası' açıklaması: "AYM'ye gitmeyi planlıyoruz"
Fotoğraf: ANKA

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ile Medya ve İletişimden Sorumlu CHP Genel Başkan Başdanışmanı, İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Meclis'te görüşmeleri devam eden sansür yasasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan CHP'li vekiller, son ana kadar uzlaşma aramaya devam edeceklerini, teklifin Meclis'ten geçmesi durumunda ise AYM'ye gitmeyi planladıklarını belirtti.

Altay, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Sayın Tuncay Özkan, Genel Başkanımızın Başdanışmanı, meslekten gelen bir duayen olarak, bu konuda AK Parti yetkilileri ile 50’den fazla temas gerçekleştirdi. Burada bizim muradımız meramımız; üzüm yemek, bağcı dövmek değil. AK Parti’nin kusurlarını bulup bulup millete göstermek değil. En kolay iş o. Kusur partisi zaten. Ama Türkiye’nin ve demokrasimizin tahrip edilmesi, bizim içerde de huzurumuzu, iç barışımızı olumsuz etkiler. Haydi kendi içimizde kol kırılır yen içinde kalır diyelim ama ya Türkiye’nin dünya milletler ailesi içinde saygın bir konumda anılmasını ve görülmesini, kabul edilmesini istiyoruz. Derdimiz bu.

Çok uzlaşma aradık. Adeta uzlaşmak için herkes elinden geleni yaptı. Beyefendinin dilinde tüy bitti. Gazetecilikten gelmenin verdiği konuya hakimiyet, dünya örneklerine vakıf olması sebebiyle de söylenmesi gereken her şey söylendi. Dün de söylemiştim, Erdoğan diyor ki ‘Türkiye’de artık yolsuzluk, rüşvet ve yoksulluğu bitireceğiz. Yolsuzluk, yoksulluk ve rüşvetin olmadığı Türkiye’yi de biz halledeceğiz. Hatta bunu hazırlıkları şu günlerde yapılıyor’ derken Erdoğan bunu kastetmiş. Erdoğan demiş ki, ya zindan ya sus. Türkiye’de yolsuzluktan bahsedemezsin, ey CEHAPE, ey medya, ey vatandaşlar. Bunlardan bahsedersen halkı endişeye sevk etmiş olacağız artık. Çünkü 128 milyar dolar iç edildiği dediğim zaman halk korkar, benim ülkemin parasını kim iç etti der. Ayda 10 milyon dolar siyasetçi milletvekili var dediğimiz zaman halk demokrasiden yana endişe duyar.

BİRLİKTE HAREKET ETME MECBURİYETİMİZ VAR

Bu yasa bu haliyle geçerse bütün bunlar tutuklu yargılanmak kayıt ve şartıyla, bunu söyleyen, yazan, retweet eden herkese kodes yolunu gösteren bir yasa ile uğraşıyoruz. Uğraşacağız. Kimsenin şüphesi olmasın. Gene kimsenin şüphesi olmasın ki bu yasa CHP’nin hazını kesmeye, susturmaya yetmez. Bu yasadan dolayı Türkiye’de geri adım atacak tek CHP’li yok. AK Partinin bunu bilmesini isterim. Şunu da görmek istiyorum. Özgür medya diye bildiğimiz, bağımsız medya diye bildiğimiz gazetecilerin medya organlarının bir parça ses vermesini de istiyoruz. Evet, Meclis’teki faaliyetlerimizi belki alkışlıyorlar, bize övgüler de diziyorlar. Ama bu parçada bu konuda hep birlikte hareket etme mecburiyetimizin olduğunu da küçük bir hatırlatmak olarak yapmak da fayda var.

"ZOOM TOPLANTISI VERİLERİNE ERİŞEBİLECEK"

Beyefendi kendi ile ilgili her söylenecek söz için zaten yargı yolunu kullanıyor. TCK 217 ile de beyefendinin sistemi, düzeni, tahtı, postu, avenesi ile ilgili de laf etme şansı kalkıyor. Nasıl, daha yasa çıkmadı, sarayın İletişim Başkanı bülten yayınlamaya başlamış. Hayırlara vesile olsun. Dezenformasyon bülteni. Yazmış oraya bir şeyler. Bu bültenin kendisi dezenformasyon. Daha yasa yok orta yerde. Beyefendi dezenformasyon bülteni yayınlayarak bu konudaki kararlılığını da ortaya koymuş.

Bu yasa ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumları Başkanlığı, Basın İlan Kurumu ve mahkemeler saray namı hesabına Türkiye’de muhalefeti susturmayı, sindirmeyi ve cezalandırmayı üsteniyorlar. Bu yasa ile kısmen Tuncay Bey’in girişimleri ile düzeldi ama son şeyini 34’üncü maddede göreceğiz. Bizim Tuncay Bey ile yaptığımız Zoom toplantısının bütün verilerine erişebilecek. Bu yasa ile Basın İlan Kurumu, Tayyip Erdoğan’a yalakalık yapmayan medyanın tamamına ilan kesme cezası verecek. Bu yasa Türkiye’yi daha çok çatışmaya taşıyacak bir yasadır.

"AYM’YE TAŞINACAK"

Enteresan, Anayasa Mahkemesi 10 Ağustos 2022’de bir karar vermiş arkadaşlar. Neyle ilgili vermiş? Basın İlan Kurumu ile ilgili vermiş. İki ay olmuş. Bu kararı okumak istiyorum. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına dayanarak, Anayasa Mahkemesi’ne de çağrıda bulunmak istiyorum. ‘Basın İlan Kurumu tarafından verilen cezalara bakıldığında kuruma tanınan yetkinin basının etik değerlerini düzenleme amacından öteye giderek, artık kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştüğü ve bu durumun sistematik bir soruna neden olduğu gözlenmiştir.’ Anayasa Mahkemesi kararı Erdoğan. Bu karara rağmen şimdi bu yasa şu veya bu biçimde, biz son ana kadar uzlaşma aramaya devam edeceğiz, geçerse ve biz Anayasa Mahkemesi’ne hiç şüphesiz yayınlandığı günün ertesi günü gitmeyi planlıyoruz. Ey Anayasa Mahkemesi bir paket daha getireceğiz sana öyle görünüyor. 10 Ağustos 2022’deki bu kararının inşallah tersine bir hüküm vermez."

TUNCAY ÖZKAN: "ÖZGÜRLÜKTE UZLAŞAMIYORUZ"

Tuncay Özkan ise, şunları söyledi:

"Aradığımız şey uzlaşma. Yaklaşık bir yıldır bütün meslek örgütlerimiz ile görüşüyoruz. Asla olayı, politize etmeden meslek mensuplarının ihtiyaçlarını giderebilecek, Türkiye’nin bugününü, yarınını kucaklayacak bir çalışmayı gerçekleştirmek için çabalıyoruz. Özgürlükte uzlaşamıyoruz. Demokratik gelişimde uzlaşamıyoruz. Arkadaşlara, ‘özgürlük’ veya ‘demokratik gelişim’ dediğimizde; bu noktalara gelmiyorlar. Ama ceza maddeleri üzerinde, yasaklar üzerinde bir uzlaşı arıyoruz. Bugün 29'uncu maddede geldiğimiz şey; maddenin özgürlüğü kucaklayacak, demokrasiyi geliştirecek bir noktada uzlaşılması değildir.

Bugün bizim arzu ettiğimiz şey, tutuksuz yargılamayı sağlamaktır, 'hayır' diyorlar. Biz üst sınırı 3 yıl olan cezayı 2 yıla indirmek istiyoruz, gazetecilerin böyle bir suçlama ile karşı karşıya kalmamasını istiyoruz, ancak 'hayır' diyorlar. 'Tutuklu yargılayacağız, gazeteciyi yargılayacağız, vatandaşı da yargılayacağız' diyorlar. Retweet (RT) eden bir konu ile ilgili yansıtılmış bir olguyu kendi cep telefonundan veya bilgisayarından paylaşan vatandaşa ceza vereceğiz, diyorlar. Bu bizim kabul etmemiz mümkün değildir.

Bu Türkiye'yi karanlık bir tünele sokar, tünele girmeden tekrar uyarıyoruz, Başkanımın söylediği gibi aradığımız şey uzlaşıdır. Gelin uzlaşalım diyoruz. Gazetecileri, vatandaşları cezaevlerine doldurmaktansa onların özgürlük alanlarını geliştirelim, onların dezenformasyon noktasında bir yanlışı varsa zaten bununla ilgili hükümler var. Haydi onu da kabul etmediniz, 29'uncu maddeyi tutuksuz yargılama; gazetecilerin yargılanmaması ve ReTweet eden vatandaşlarımızın bundan muaf olması noktasında bundan suçlanamaması noktasına çekelim diyoruz, kabul etmiyorlar.

"UZLAŞI İÇİN GELİN; BU KARANLIĞA TÜRKİYE'Yİ HAPSETMEYİN"

29'dan sonra da pek çok sorun var. 34'üncü, 36'ncı, 37'nci madde Türkiye'de her bir yurttaşın bilgisayarında, telefonunda ziyaret ettiği bütün bilgileri şu anda aldılar. Yasadışı olarak aldılar. Bunun davaları, sayın Onursal Adıgüzel arkadaşımızın takip ettiği ve gündeme getirdiği davalar halen sürüyor. Meslek açısından şunu söylemek istiyorum; Başkanım burada ben buradayım. 50'den fazla görüşme yaptık. Birebir konuşuyoruz. Bir araya geliyoruz konuşuyoruz, aradığımız şey uzlaşıdır. Uzlaşı için gelin bu karanlığa Türkiye'yi hapsetmeyin. Birlikte özgürlükte, demokraside uzlaşalım. Tutuksuz yargılamada uzlaşalım. Gazetecileri cezaevine göndermekle bir sonuç alınamadığını tarih göstermiştir. Bunun canlı kanıtı bizleriz, sizlersiniz. Gelin hep beraber bunu demokraside ve özgürlükte uzlaşı ile sonuçlandıralım diyoruz. Geldiğimiz nokta budur."

(ANKA)