CHP'nin ön raporunda selin yol açtığı yıkımların nedenleri, Ayancık ve Bozkurt’taki ihmaller, dere yatağındaki yapılaşma ve HES’lerin yarattığı tahribat olarak sıralandı. Rapora göre, Bozkurt'ta dere yatağında yapılaşmayı dönemin Çevre ve Ormancılık Bakanlığı önermiş. Ayancık'ta ise afet konutları dere yatağına inşa edilmiş.

CHP'den sellere dair ön rapor: Dere yatağında yapılaşmayı bakanlık önermiş

CHP, Sinop Ayancık ve Kastamonu Bozkurt’taki sellere ilişkin ön rapor hazırladı. CHP Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç imzasıyla yayımlanan raporda felaketi, insan kaynaklı doğa tahribatları, yanlış imar ve yapılaşma politikaları, yanlış su yönetimi politikaları, ormansızlaşma, kaçak ya da denetimsiz orman kesimleri, HES’ler, dere ıslah çalışmaları gibi etkenlerin tetiklediği vurgulandı.

Raporda ayrıca, afet öncesinde önleyici tedbirlerin alınmaması, afet sırasında da zamanında ve işlevli araçlarla müdahale edilmesinin zararın boyutlarını büyüttüğüne dikkat çekildi.

AFET KONUTLARI DERE YATAĞINA İNŞA EDİLMİŞ

Ayancık’ta, kentsel yerleşimin geçmişteki felakete göre tasarlanmadığı belirtilen raporda, dere yatağı içerisinde Orman Genel Müdürlüğüne bağlı birimler tarafından kurulan tomruk deposunun, yaşanan felaketin sonuçlarını daha da ağırlaştırıldığına dikkat çekildi.

Ayancık Babaçay Mahallesi'nde 35 yıl önce toprak kayması sonrası afet konutlarının da dere yatağına inşa edilmesi eleştirildi.

BOZKURT'TA DERE YATAĞINDA YAPILAŞMAYI DEVLET ÖNERMİŞ

Rapora göre Ezine Çayı üzerinde yapılan incelemelerde çay yatağı üzerinden yapılan modellemelerin yanlış olduğu uyarısı dikkate alınmadı.

Raporda dere yatağındaki yapılaşmaya devletin yol verdiği şöyle aktarıldı:

"Planda, ilçe merkezindeki dere ıslahı sırasında sağ sahildeki kanal duvarlarının sol sahildeki duvarlarından yaklaşık 1 metre daha düşük yapıldığı, iki dere birleşiminin 150 metre mansabında her iki sahilde de dereye erişim için açıklıklar bırakıldığı, kanal duvarlarının birleştirilmediğinden söz edilerek, bu açıklardan taşan suların akarsuya dönemediği için sağ ve sol sahil yerleşimlerinde ciddi taşkın riski oluşturduğundan söz edilmişti.

Bozkurt’un nüfusu 2000 yılında 10 bin 159, 2020 yılında 9 bin 620’dir. Aradaki süredede azalış göstermiştir. Buna karşın, dönemin Çevre ve Ormancılık Bakanlığı, bölgeye ilişkin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planda, nüfusun artacağı öngörülerek yapılaşmanın artmasına yönelik öneri sunulmuştur. Sonrasında, dere yatağında 8 katlı binalara izin verilmiştir."

HES’LERİN YARATTIĞI TAHRİBATLAR VE EBRU HES ÖRNEĞİ

HES’lerin özellikle Ayancık ilçesinde büyük tahribata neden olduğu belirtilen raporda, tahribatın boyutları görsellerle anlatıldı:

"Görsel 1’de, Bozkurt’ta bulunan Ebru HES projesinin kurulduğu alanın 2002 yılındaki hali gözükmektedir. HES santral binasının kurulduğu alanın sağ ve sol tarafında iki ayrı dere bulunmakta olup, ikisi de geniş su yatağına sahiptir. Regülatör 1’in kurulacağı derenin vadi girişinde bir adet köprü bulunmaktadır. Dere taşkın yatağı olan alanda ise tarlalar görülmektedir."

chp-den-sellere-dair-on-rapor-faciaya-hes-lerin-yarattigi-tahribat-sebep-oldu-911739-1.

"2017 ve 2020 yıllarına ait çekimlerde, dere taşkın alanında santral binası ve şantiye kurulduğu, santral binasına su ileten cebri boru için ormanlık alanda kesim yapıldığı, kazı yapıldığı, ancak peyzaj çalışmaları vs. yapılmadığı, Regülatör 1’in kurulduğu derenin kuruduğu, yatağının daraldığı, dere yatağının bir kısmının doldurulduğu görülmektedir. Regülatör 1’in kurulduğu dere üzerinde, 1 adet taş ve çakıl ocağı kurulmuştur."

chp-den-sellere-dair-on-rapor-faciaya-hes-lerin-yarattigi-tahribat-sebep-oldu-911740-1.

"15 Ağustos 2021 yılında, Ebru HES’te herhangi bir patlama olmamıştır iddiasıyla paylaşılan videodan erişilen görüntüde; Regülatörlerin kurulduğu her iki vadiden de gelen derelerin yataklarının genişlediği, Regülatör 1’in bulunduğu vadinin girişindeki köprünün bir kısmının yıkıldığı ya da derenin getirdiği molozların altında kaldığı, taşkın alana kurulan santral binası ve şantiye alanlarının sel suyu ve balçık altında kaldığı görülmektedir."

chp-den-sellere-dair-on-rapor-faciaya-hes-lerin-yarattigi-tahribat-sebep-oldu-911741-1.

"CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın Ebru HES’in su toplama yapılarının bulunduğu bölgede yaptığı çekimlerde, HES’in su toplama yapısının zarar gördüğü belgelenmiştir. Bu durumda, devlet kurumları ile şirket yetkililerinin bir ağızdan dile getirdikleri, HES yapılarında herhangi bir yıkım olmamıştır iddiası çürümüştür.

HES'in varlığının su yapıları ve havza güvenliğine olan etkisinin kapsamlı araştırılması ve halkın soru ve endişlerinin cevap bulması gerekmektedir. Bu bağlamda, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve DSİ yetkilileri; HES kapağı patladı mı, HES’lerde baraj var mı gibi sorular üzerinden tartışmayı sığ bir noktaya çekmektedir. Burada tartışılması gereken, kapak açılması ya da cebri borunun patlaması meselesi değil, HES’lerin doğada yarattığı tahribat olmalıdır. Diğer yandan, HES’lerin tek asli sorumlu olmadığı gerçeğini de unutmamak gerekmektedir. Örneğin, sel ile gelen binlerce tomruğun, ormanları korumak yerine üretim alanları olarak görerek endüstriyel üretim alanlarına dönüştüren politikaların da oluşan felakettin asli sorumlularından biri olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Ebru HES’ile ilgili yapılan hava çekimlerinde onlarca tomruğun yatık bir şekilde bırakıldığı ormanlar da görülmektedir.

HES’lerin yarattığı tahribatı aktarmak gerekirse; HES yapılan yerlerde, su toplama yapılarında biriktirilen su, ana yatağından cebri boru ya da tünel aracılığıyla alınmakta, dere yatağında %10 civarında cansuyu bırakılmaktadır. Cansuyu bırakılan dereler kurumakta, HES inşaatı sırasında oluşan hafriyat atıkları (dere yatağının ve yamaçlardaki çalışmalar nedeni ile dolan hafriyat) ile doldurulmaktadır. Cansuyu bırakılan dereler kuru dereler olarak algılanmakta, yatağı daraltılmakta, taşkın alanlarında dolgu-doldurma, konut alanı, yol gibi uygulamalara gidilmektedir. DSİ’nin ıslah çalışmaları ile yatak yönünü değiştirmeye çalıştığı örnekler de mevcuttur.

DSİ tarafından Ebru HES ile ilgili yapılan açıklamada, santralin 10 Ağustos 2021 günü akşam saatlerinde üretimi durdurduğu açıklanmıştır.

Yukarıda sayılan faktörleri bir arada düşünerek; HES projesi sonrası kuruyan, yatağı daralan, hafriyat atıkları atılan derelerde; 10 Ağustos günü gece saatlerinde santralde üretime ara verilmesinin de etkisiyle son dönemdeki akış rejimine oranla daha fazla su birikmiştir. Vadideki taş ve çakıl ocağı, yoğun orman kesimleri de düşünülürse; mevcut hafriyat, moloz ve tomruklarla taşan dere yıkımlara yol açmıştır.
Ormansızlaşma nedeniyle, yüksek kesimlere yağan yağışın da önemli bir kısmı bu iki vadideki derelere sevkolmuştur. Netice olarak, dere yatakları genişlemiş, biriken su kütlesi dere yatağındaki hafriyat ve diğer atıkları da beraberinde getirerek güzergahtaki köprüyü yıkmış, santral binası ve yanındaki şantiye alanını su ve balçık altında bırakarak Bozkurt ilçe merkezine doğru ilerlemiş ve güzergahtaki diğer yapı ve malzemeleri de önüne katarak faciaya sebep olmuştur."

CHP'DEN FELAKETLERE KARŞI ÖNERİLER

CHP'nin afet ve aşırı doğa olaylarına dair önerileri şu başlıklar altında aktarıldı:

  1. Afet riski azaltılmış dirençli kentler
  2. Şeffaf ve katılımcı yönetim
  3. Dayanışma ile riski azaltmak
  4. Güvenli müdahale
  5. Ekosistem temelli bütüncül yaklaşım
  6. Yurttaş odaklı kentsel dönüşüm
  7. Yeniden inşa ve daha iyi inşa

7. başlık altında ise şu maddeler sıralandı:

►Tahmin ve erken uyarı sistemleri, afet risk ve acil durum haberleşme mekanizmalarına yatırım yapılmalıdır.

►Kamusal müşterek alanlar, afet durumlarında kullanılabilecek mekânlar olarak kurgulanmalıdır. Yurttaşların kolayca erişebileceği konumlarda, arama-kurtarma, ilk yardım ve diğer temel ihtiyaç malzemelerinin bulunduğu üniteleri barındıran, afetzedelerin her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak alt yapı ve mekanlara sahip barınma alanları oluşturulmalıdır.

►Afetle mücadele ve müdahalede yerel yönetimlerin yetki ve kapasiteleri artırılmalıdır.

►Afet riski tespitlerinin bilimsel ve objektif verilere göre hazırlanan raporlarla yapılması; bu raporların neticelerine göre iyileştirme ya da kentsel dönüşüm uygulamalarının yapılıp yapılmamasına karar verilmelidir. Bu kapsamda fay hattı üzerindeki tüm yerleşim birimlerinde bulunan yapı stokunun risk analizi bir an evvel yapılmalıdır.

►İklim değişikliğiyle mücadele politikalarıyla uyumlu, düşük sera gazı emisyonuna sahip yapı malzemeleriyle üretilmiş, kullanım ömrü boyunca düşük sera gazı emisyonu ortaya çıkarmayı hedefleyen yapılaşma standartlarına geçilmelidir.

►Toplanan deprem vergileri depremin zararlarını azaltacak tedbirler ve deprem sonrasındaki normale dönüş ile rehabilitasyon çalışmaları için harcanmalıdır. Deprem sonrasında evleri “oturulmaz” hale gelen mülkiyet sahibi ve kiracı yurttaşlara barınma imkânları sunulmalı; zararları tazmin edilmeli, eşya ve kira yardımı yapılmalıdır.

►Deprem öncesi ve sonrasına dair süreç devlet politikası haline getirilmeli, Afet İşleri ve Deprem Bakanlığı kurulmalıdır. Afet kriz yönetimine doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayacak olan kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanmalı, İl ve Bölge müdürlükleri oluşturulmalıdır.

►Deprem bölgelerinde mikro planlamalar yapılarak zemin etüd sonuçlarına göre imar planları revize edilmelidir.

►Alt yapı, ulaşım, iaşe, barınma ve sağlık sorunlarının çözümüne yönelik master planlar yapılmalıdır.

►Kamuoyunda İmar Barışı ya da İmar Affı olarak bilinen kaçak yapılaşmayı teşvik eden düzenlemeden vazgeçilmelidir.