CHP’nin düzenlediği Uluslararası Suriye Konferansı geniş katılımlı geçti. Konferansta Suriye Savaşı’nın politik yönü ve insani sonuçları masaya yatırıldı. Sonuç bildirgesinde Türkiye’nin Şam yönetimiyle irtibat kurması gerektiği vurgulandı. İktidarın mezhepçi politikaları eleştirilerek, 90 yıllık ülke tarihinde eşi benzeri görülmemiş dış politika hataları yapıldığı ifade edildi

CHP’den uluslararası Suriye konferansı: Mezhepçi politikalarla bataklığa sürüklendik

ALP KADIOĞLU

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Tarabya Oteli’nde düzenlediği Uluslararası Suriye Konferansı’nda siyasetçiler, akademisyenler, diplomatlar ve gazeteciler bir araya geldi. Düzenlenen beş panelde Suriye Savaşı’nın siyasi yönü ve Suriyeli sığınmacıların karşılaştıkları sorunlar gibi konular masaya yatırıldı. Şam’da yönetimde bulunan Baas Partisi’nin konferansa katılması için iki isim önerdiği ve buna olumlu bakmayan hükümetin bu kişilerin vize almasına engel olduğu iddia edilmişti.

SURİYELİLERE YÖNELİK YARDIM POLİTİKALARI YETERSİZ

Konferansa İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. İmamoğlu, yaptığı açılış konuşmasında kontrolsüz mülteci akışının İstanbul gibi yüksek sayıda Suriyelinin yaşadığı kentlere olan etkisinden bahsetti. İmamoğlu, “Suriyeli varlığının büyük sorunlara yol açmaması için mültecilerin ihtiyaçlarını anlamak için STK ve akademisyenlerle çalıştıklarını” belirtti. Mülteciler konusunda yerel ve ulusal politikaların ortak akılla uygulanması gerektiğini söyleyen İmamoğlu, Suriyelilere yönelik mevcut yardım politikalarının yetersiz olduğunu, Suriyelilerin büyük bölümünün sosyal problemler yaşadığını ve bu sorunla baş edebilmek için Türkiye’nin uluslararası yardım alması gerektiğini belirtti.

ŞAM’LA KURULACAK DİYALOG ÇOK ÖNEMLİ

Kılıçdaroğlu ise yaptığı konuşmada iktidarın Suriye politikalarını eleştirdi. AKP’nin “yanlış politikalarının Suriye’deki yangının büyümesine yol açtığını” belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin dış politikasının barışçıl temeller üzerinde yükselmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, konuşmasında Ankara’nın Şam’la kuracağı diyalogun önemini vurguladı ve bunu “Ankara ile Şam arasındaki yol barışa giden en kestirme yoldur” sözleriyle ifade etti. CHP Lideri, “Yeni Anayasa yazılmalı, Suriye demokratikleşmeli ve Suriye’nin geleceğine Suriye halkı karar vermeli” dedi. İdlib’de El-Kaide türevi cihatçı unsurların Türkiye’ye sızma tehlikesi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, iktidarın Suriye topraklarında yürüttüğü “teröre karşı mücadelesini” de desteklediklerini, ancak bunun Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstererek ve Şam’la temas kurularak yapılması gerektiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, “90 yıllık dış politikamızın kısa bir süreç içinde perişan edildiğini ve bütün birikimlerimizin çöp sepetine atıldığını, Ortadoğu’ya mezhep eksenli bakılmasının Türkiye’nin tarihinde görülmemiş olduğunu vurguladık” diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU’NDAN CENEVRE VURGUSU

Kılıçdaroğlu, 2011 yılından beri Suriye’de akan kan dursun diye uluslararası bir konferans toplanması gerektiği önerisinde bulunduklarını söyledi. İktidarın bu önerilerini dinlemediğini ancak önerilerinin Cenevre süreciyle somutlaştığını iddia etti. Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu üyesi Steven de Wilde de Suriye’deki çözüm için Cenevre’yi işaret etti. AB’nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararının uygulanması ve Cenevre süreciyle politik geçişin sağlanması sonucu Suriye’nin yeniden yapılanması için maddi destek vermeye hazır olduğunu vurguladı. İran, Türkiye ve Rusya’nın beraber yürüttüğü Astana sürecinin bir çözüm sağlamayacağını belirten de Wilde, çözümün BM düzeyinde olması gerektiğini, Astana katılımcılarının ve “rejim destekçilerinin” Şam’ı masaya getirmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye-Rusya İlişkileri Uzmanı Ivan Starodubtsev ise bu fikre tepki gösterdi. Starodubtsev, “asıl süreç yerelde sürüyor, Şam ve muhalefetin anayasa yapma sürecine oturması da bunun göstergesi” dedi.

SOSYAL DEMOKRATLAR MÜLTECİLERİ BENİMSEMELİ

Panellerde Suriyeli mültecilerin sorunları ve bunlara çözüm önerileri de tartışıldı. Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan CHP gibi sosyal demokrat bir partinin mülteciler konusunda daha aktif olması gerektiğini ve ileride mülteci karşıtlığıyla çıkacak partilerin yüksek seviyede oy alacağından korktuğunu belirtti. Batılı ülkelerin göçmenlere değil de mültecilere karşı çok büyük bir karşıtlık olduğunu belirten Erdoğan “üzülerek söylüyorum, Batı artık mülteci korkusundan diktatörlere daha çok iltimas geçecek” ifadelerini kullandı.


İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksel Komiserliği (UNHCR) eski sözcüsü Metin Çorabatır ise Ankara’ya mülteciler konusunda bazı siyasi tavsiyelerde bulundu. Çorabatır, yargı reformu paketinde CHP’nin mültecilerin haklarını kuvvetlendiren maddelerde diretmesi gerektiğini belirtti. İdlib krizinin de mülteciler açısından riskli olduğuna değinen Çorabatır, “İdlib’de 2011’in aksine kapılar açılmayacak ve mülteciler sınırda sıkışacak. Ankara güvenli bölgeye alternatifler düşünmeli” ifadelerini kullandı. UNHCR eski sözcüsü, İdlib’den gelecek olan mültecilerin koalisyon kontrolündeki bölgelere yerleştirilmesinin makul bir çözüm önerisi olduğunu savundu.