CHP'li Mustafa Adıgüzel, Ordu'nun Fatsa ilçesindeki altın madeninin çevreye ve insanlara verebileceğine işaret ederek 'zehir yuvası' benzetmesi yaptı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'a, seslenen Adıgüzel, "Fatsa'daki 100 bin insanın tepesinde bu şekilde bir zehir potansiyeli olarak, bir depo olarak duruyor. Bu zehir yuvasını neden kapatmıyorsunuz” dedi.

CHP'li Adıgüzel'den Bakan Kurum'a: Bu zehir yuvalarını neden kapatmıyorsunuz?

CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a, Ordu’nun Fatsa ilçesindeki altın madeninin çevreye ve insanlara verdiği zarara değinerek 'zehir yuvası' benzetmesi yaptığı madenin neden kapatılmadığını sordu.

Adıgüzel, "Fatsa'daki 100 bin insanın tepesinde bu şekilde bir zehir potansiyeli olarak, bir depo olarak duruyor. Bu zehir yuvasını neden kapatmıyorsunuz” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda dün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bütçe üzerindeki görüşmeleri Bakan Murat Kurum'un katılımıyla devam etti.

Adıgüzel, bütçe üzerine söz aldı ve Fatsa'daki fay hattı üzerinde bulunan altın madeninin çevreye ve insana verdiği zarara dikkat çekerek şunları söyledi:

"MALİYET SEBEBİYLE SULAR ARITILMADAN ZEHİR ÇEVRE DERELERE SALINIYOR"

“Sayın Bakan, anayasal sağlık ve çevre hakkına rağmen, çok açık delillerin ve kesin tespitlerin dahi siyasetin ve bağımlı adaletin eliyle görmezden gelindiğini, devlet kurumları eliyle suç işlendiğini size iki örnekle aktaracağım.

Ordu Çaybaşı İlküvez'de bir vahşi katı atık depolama alanı var; Ordu Büyükşehir Belediyesine ait. ‘Burada sıfır atıkla enerji üreteceğiz’ dendi fakat enerji üretmeyi bıraktım, şu anda maliyet sebebiyle artık atık suyu da arıtılmadan zehir çevre derelere salınmaktadır. Buradaki ÇED izninde 1,5 metre çöp, 1 metre toprak şeklinde en fazla 11 metre dendiği hâlde şu anda kaç biliyor musunuz? Tam 35 metre. Yetmedi, yanlara dinamitle sürekli yeni yerler açılıyor. Peki ‘Burada su içilemez durumda ve çevre derelere zehirli su akıtılıyor’ diyen kim biliyor musunuz? Ben değilim, sizin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünüz. Şubat 2020’den itibaren, bir buçuk yıldır Ordu Büyükşehir Belediyesine ve ilgili firmaya defaatle yazı yazmasına ve ceza kesmesine rağmen hâlâ da orada bu zehir salınmaya devam ediyor. Yargı ise tüm alanı kapatmak yerine; aşağıdaki Ünye, Çaybaşı ve İkizce zehirleniyor, oraları kurtarmak yerine; Büyükşehir ve ilgili firmayı yargılamak yerine orada buna itiraz eden halkı yargılıyor. 80 yaşında teyzeler aylardır on beş günde bir mahkemeye gidip geliyor.

İLİŞKİLİ DERE YATAKLARINDA YAPILAN ANALİZİN SONUÇLARINI PAYLAŞTI

Fatsa ilçemizde siyanürle işletilen bir altın madeni var, buna biz ‘Yeşil Fatsa'nın bağrındaki sarı çıban’ diyoruz. 2018 itibarıyla firmanın ÇED izninden gelen 3 milyon 400 bin ton cevher işleme hakkı doldu. Bu hakkın dolduğunu firma yeni izin isterken belgede açıkça itiraf etti; ‘Benim iznim doldu, bana yeni izin verin’ dedi, şu ana kadar bir izin verilmedi. Ayrıca, MAPEG'in alanda yaptığı tespite göre, hakkından fazla, 900 bin ton da fazladan cevher işlediği tespit. Peki, bir işlem yaptınız mı Bakanlık olarak veya mahkeme yaptı mı? Hayır. Ceza bile verilmedi, şu anda orada hiçbir işlem yapılmadı, görmezden gelindi. İlişkili dere yataklarında ise uluslararası akredite bir laboratuvarda yapılan analiz sonuçlarını size okuyorum: Kurşun ve kadmiyum 100 kat, alüminyum ise tam 3 bin kat fazla çıktı. Burada zehir dolu bir atık havuzu var. Bir yağmur coğrafyasında, Karadeniz'de ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın hemen 20 kilometre üzerinde bir deprem bölgesinde, Fatsa'daki 100 bin insanın tepesinde bu şekilde bir zehir potansiyeli olarak, bir depo olarak duruyor. Maalesef yüce Meclis’te koltuk sahibi bazı siyasiler de bu firmaya destek vermektedir. Ama bilinmelidir ki bu siyanür ve sülfürik asit çetelerinin, bu su ve toprak düşmanlarının arkasında kim varsa er ya da geç bunu ortaya çıkaracağız. İşte belge, işte bilgi, işte analiz sonuçları. Maalesef bilim çağında tüm realite ortadayken siyasetin ve güdümlü adaletin elinde insanlık suçu kamu kurumlarıyla işleniyor"

(ANKA)