CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, "Bu ekonomik krizin sebebinde, kendilerinin hiç suçu yok, 2013’teki Gezi olaylarına bağlıyorlar. Utanmasalar 1929 ekonomik buhrana bağlayacaklar. 1929’daki ekonomik buhrandan dolayı Türkiye’de enflasyon yüksek diyecekler” dedi.

CHP'li Ağbaba'dan enflasyon tepkisi: Utanmasalar 1929'daki buhrandan dolayı yükseldi diyecekler
Fotoğraf: AA

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Malatya’da Damızlık Büyükbaş Hayvan Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ergül Günaydın’ı ziyaret etti.

Ziyaret sırasında Günaydın, yaşanan ekonomik zorluktan söz etti. Artan maliyetler karşısında dayanamadıklarını belirten Günaydın, bitme noktasına geldiklerini söyledi.

Günaydın, "Son zamanlarda çok ciddi sıkıntılara maruz kalmış bulunmaktayız. Buna rağmen gene de aile türü işletmeler, girdilerin çok yüksek olması, zarar etmesine rağmen bırakmıyor. Elden çıkartmamak için tüm imkanlarını seferber ederek; hem ülke ekonomisine hem aile ekonomisine katkı sağlamak için… ‘Biz burada, bu sektörü bıraktığımız zaman, hepimiz yarın dışarıdan süt ve süt ürünlerini çok ciddi rakamlara almak zorunda kalacağız. Bunun için hepimiz direniyoruz. Enflasyon artışı, girdilerin çok ciddi, kaba yem, süt yemi. Çok ciddi bir artış mevcut. Bunun karşısında artık dayanamıyoruz, bunun karşısında artık bitme noktasına gelmişiz. Yazın sıcağında kar nasıl eriyorsa, şu anki politikalarla içerideki hayvan, biri birini yiyor. Birini satıp birine yem alıyor. Eldeki mevcut hayvanlar azalıyor. Ödemeleri olan yetiştiricilerimiz, hayvanlarını satmak zorunda kalıyor. Damızlık vasfı yüksek hayvanlar kesime gönderiliyor. Yasak olmasına rağmen vatandaş, istemeyerek de olsa, elindeki hayvanlarını kestiriyor" ifadelerine yer verdi.

AĞBABA: "HER ŞEYİ İTHAL EDER DURUMA GELDİK"

Ağbaba ise, “Hem tarım hem hayvancılık, çok büyük sorunlarla karşı karşıya. Pandemi de bize gösterdi ki gıda, hayvancılık en önemli, stratejik ürünlerden. Tarım, hayvancılık yoksa; o ülkenin de bir anlamı yok. Maalesef yıllardan beri üretimden kopmuş bir ülke durumundayız. Daha önce kendine yeten bir tarım ülkesiyken, şimdi saman, buğday, arpa dahil; her şeyi ithal eder duruma geldik" diye konuştu.

"Savaştaki Ukrayna’dan buğday ithal eder duruma geldik. Bunun da her zaman olduğu gibi farklı manipülasyonlarla üzerini örtmeye çalışıyorlar. Türkiye ihracat yapıyormuş da onun için ithal ediyormuş gibi" diyen Ağbaba, "Türkiye, geçmişte de ihracat yapıyordu ama ürettiği buğday vardı" şeklinde konuştu.

Ağbaba, şöyle devam etti:

"2021 yılında çiğ süt satış fiyatı 2,90 TL iken, 50 kg yemi fiyatı 140 TL, saman 0.85 TL, yonca 1.7 TL, mazot 8 TL. Bugüne geldiğimizde çiğ sütün 7.50 TL , süt yemi 50 kg torba fiyatı 360 TL, saman 2.3 TL, yonca 3.5 TL, mazot ise 26 lira olmuştur. Artan maliyetler karşında zarar eden süt üreticileri, istemeden de olsa damızlık hayvanlarını kesime göndermekte. Yasak olmasına rağmen kesime göndermekte. Hayvanları beslemek evdeki çocuğu beslemekten daha zor, artan fiyatlar karşısında. Bunun çözümü çiftçiye, hayvancıya destek olmaktır.

Şimdi yeni bir söyleme başlamışlar. Bu ekonomik krizin sebebinde, kendilerinin hiç suçu yok, 2013’teki Gezi olaylarına bağlıyorlar. Utanmasalar 1929 ekonomik buhranına bağlayacaklar. 1929’daki dünyadaki ekonomik buhrandan dolayı Türkiye’de enflasyon yüksek diyecekler. Hala dünyada en yüksek altıncı enflasyona sahibiz. TÜİK verilerine rağmen en yüksek enflasyona sahibiz. Faizimiz, her türlü baskıya rağmen dünyadaki en yüksek faizlerden birine sahip ülke, kötü yönetimin altında ezilmeye devam ediyor.”

Çifti Halil Sarıoğlu şunları söyledi:

"Malatya, Yeşilyurt, Dilek Beldesi'nde ikamet ediyorum. Daha önceden ben MHP'de görev yaptım. Söz konusu MHP, CHP değil, söz konusu çiftçimiz. Söz konusu çiftçimiz, söz konusu Türkiye’mizin batışı. Önce, bu AK Parti hükümeti geldi. Belediyelerimizi kapattı. Köyleri şehre topladı. Ufak çiftçileri bitirdi. Aile çiftçilerini bitirdi. Bunlar en önce tarım çiftçilerinin sigortasını yatırmak zorunda. Tarım çiftçisi üç beş kuruş sigorta için şehre taşındı. Şehre taşındı çocukları hep çarşıda şehirci oldular. Köyde bir işleri yok, bir şey yok. Köye dönüş nasıl olacak? Köyde topraklarımız boş. Otluk olmuş. Mazot pahalı, gübre pahalı, ekilmiyor. Ondan sonra buğday, arpa bulunmuyor. Bulunmaz tabi. Okullarımız kuş yuvası olmuş. Hepsini taşımacılıkla şehirlere götürmüş. Şehirlere götürülen çocuklar ne olacak? Köyle ilgisi kesiliyor. Köyle ilgisi kesilince ne oluyor? Tarım ve hayvancılık ölüyor. Babamın zamanında süt fabrikası vardır. Beş tane ineğimiz vardı. Beş tane inekle yirmi tane tosunu beslerdik. O zaman sütün kilosu otuz kuruştu. Yirmi kilosu bir kuruştu. Ne oldu şimdi? Hepsini kapattılar. Köylüyü şehre taşıdılar. Hayat bitti."

"ÇİFTÇİYE DESTEK VERİN"

Küçük çiftçilere destek verilmesi çağrısında bulunan Sarıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Senin hayvancılıkla ne işin var? Doktor gelmiş, hayvancılık yapıyor. Sen hayvancılıkla ne işin var? Büyük üreticilere destek veriyor. Teşvik veriyor. Küçük üreticilere versin. Küçük çiftçilere versin. 5-10 milyon çiftçi kalmış. Onları destekle. Dışarıdan yem ithal ediyor. Dışarıdan arpa ithal ediyor. Dışarıdan arpa ithal edeceğine köylünün zaten tarlası boş duruyor, oraları ektir, biçtir. Mazotu ucuz ver. Gübreyi ucuz ver. Herkesi sıfır traktöre meyillendirmiş. 5-10 yıllık kredi vermiş. Ondan sonra çiftçi traktörü ödeyemiyor. Ödeyemez tabii. Ürünü para etmiyor ki. Şu anda günlük bir havyan 10 kilo yem yiyor, 10 kilo yem 70 lira ediyor, bir inek 15 kilogram süt veriyor, 15 kilo süt 75 lira ediyor. 5 lira. 5 lirayla inek dolanır mı?"

(ANKA)