İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sosyal medyadan paylaştığı sitemi ve Adalet Bakanı Gül’ün bu sitemin ertesi günü yaptığı açıklamaları “Buz gibi kavga” diye değerlendiren CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Erdoğan’ın yaptığı parti ziyaretleri hakkında ise, “Erdoğan kaçıyor, Bahçeli kovalıyor” ifadelerini kullandı.

CHP’li Altay: Gül ile Soylu arasındaki buz gibi kavga; Erdoğan kaçıyor, Bahçeli kovalıyor

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Anayasa Mahkemesi’nin CHP’li Enis Berberoğlu hakkında ikinci kez verdiği hak ihlali kararını “Enis Berberoğlu da şu andan itibaren benim gibi milletvekilidir” diye değerlendirdi. Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın parti ziyaretleri içinse “Erdoğan kaçıyor, Bahçeli kovalıyor” yorumunu yaptı.

Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında AYM’nin Berberoğlu hakkında ikinci kez verdiği hak ihlali kararını yorumladı. Altay, AYM’nin daha önce verdiği karar gibi Berberoğlu’nun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine hükmettiğini vurgulayarak, “4 Haziran’da TBMM Genel Kurulu’nda Berberoğlu hakkındaki kararın okunmasıyla milletvekilliği düşmüş sayılmıştı. Ama 17 Eylül’de AYM gerekçeli kararı açıkladı. Artık 4 Haziran’da okunan karar yok hükmündedir, Enis Berberoğlu da artık an itibariyle benim gibi milletvekilidir” diye konuştu.

Altay, AYM’nin ilk verdiği karara yerel mahkemenin uymadığını anımsatarak, “Boşuna anayasal sıkıntı var diye feryat etmiyoruz. 7 aydır milletvekillinin hakları yürütmeden yüz bulan yargı eliyle gasp ediliyor. Yargılama yenilenmek zorundadır. Onanmış hüküm yok hükmündedir. Enis Berberoğlu yeniden yargılama sürecinin başlamasını beklemeden TBMM koltuklarında yerini alıp, görevine başlamalıdır” dedi.

“ERDOĞAN KAÇIYOR BAHÇELİ KOVALIYOR”

Altay, bir soru üzerine, “Erdoğan’ın Saadet Partisi ve diğer partilere yönelik ziyaret trafiği, Erdoğan kaçıyor, Bahçeli kovalıyor. Sayın Bahçeli’nin seçim barajının düşürülmesi talebi de parlamentoya girebilmek için partisi için istediği tavizden ibarettir” yanıtını verdi.

“BANA GÖRE BUZ GİBİ KAVGADIR”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet bakanı Abdülhamit Gül arasındaki sosyal medya üzerinden yürüyen polemikle ilgili bir soru üzerine Altay, şu yanıtı verdi:

“Sayın Erdoğan için söylediğim söz vardı. İki bakanın tartışması dediniz, bana göre buz gibi kavgadır. Kavgalarını endişe ile izliyoruz. Bu devlette liyakatin bittiğinin, sistemin ucubeleştiğinin cisimleşmiş halidir. Sayın Soylu’nun validesine yapılan saygısızlık kabul edilemez ancak Sayın Soylu aynı hassasiyeti Genel Başkanımıza Çubuk’ta yapılan saldırıda da gösterebilseydi.”

Altay’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

BELEDİYELERİN GELİRLERİNE TIRPAN: Dün basın toplantısı yaparken İstanbul Halk Ekmek Fabrikası’nın üretimini iki kat arttırdığını, buna rağmen yetiştiremediğini, milletin ekonomik sıkıntıda olduğundan bahsetmiştim. Keşke etmesiydim. Bugün Cumhurbaşkanı bir karar yayımladı. Bu kararla resmen ‘Covid ile mücadelede ben yapamıyorum, siz de yapmayın, vatandaşa yardımcı olmayın, vatandaşa ucuz ekmek, sıcak aş vermeyin’ diyor. Cumhurbaşkanı belediyelerin gelirlerini borçlarına mahsup edilen oran attırılmak suretiyle tırpanlamış. Daha önce yüzde 40 olan mahsupları yüzde 50’ye, yüzde 25 kesilen mahsupları da yüzde 50’ye çıkarmış. Bunun tam adı belediyelerin Covid-19 ile mücadelede vatandaşa uzattığı kolu kesmek, elini kolunu bağlamaktır. Buna rağmen CHP’li belediyeler vatandaşlarımızın feryatlarına çare bulmak için kapıları çalmaya devam edecek.

AŞI VERİLMİYORSA SÖYLEYİN: Aşı ile ilgili sıkıntı sürüyor. Sayın Bakan ‘Tüm şartları zorluyoruz, tedarik sürecek, bir plan yaptık’ demiş. Sayın Bakan bir plan yaptıysanız önümüze koyun biz de bilelim. Biz bir planınızın olmadığı kanaatini taşıyoruz. Bu kanaati gerektiren birçok durum var. 2 ay önce 50 milyon aşı için sözleşmeleri imzaladık dediniz, şimdi şartları zorluyoruz diyorsunuz… Türkiye nüfusunun yüzde 60’ını 3-5 ay içinde aşılamazsanız, bunca çaba boşa gidecek… Paranız yoksa söyleyin, milletçe seferberlik hali ilan ederiz. Paranız var aşı verilmiyorsa söyleyin, biz de katkı sunarız, diplomasi kanallarıyla yanınızda dururuz. Para var, aşı yok. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nın attığı imzanın hiç mi kıymeti yok. Vatandaşlar hava tahmini yapar gibi ‘Bugün şu kadar insan aşı olur, muhtemelen bana 2 ay sonra sıra gelir’ diye kaygı ve endişeyle insanları bekletiyorsunuz.

ERDOĞAN KONUŞMAZSA ÖZDAĞ’A SALDIRAN 3 KİŞİ BULUNAMAYACAK: Sayın Selçuk Özdağ, Orhan Uğuroğlu, Afşin Hatipoğlu’na yapılan saldırıyla ilgili sis perdesi halen aralanmadı. Saldırıyı 5 kişi yapıyor, 2 kişi yakalanıyor. 2 kişi diğer 3 kişiyi görmediğini söylüyor. Kayıtlar ortada, bu 2 kişi diğer 3 kişiyi korumak ve saklamak istiyor. Korunan ve kollanan bu 3 kişiyi bulmak devletin namus borcudur. Soruşturmayı yürüten savcıya tehdidin asıl gayesinin ‘2 kişiyle işi bitir, diğer 3 kişiyi karıştırma’ mesajı olarak görmek mümkündür. Soruşturmayı yürüten savcıya seslenmek istiyorum, ‘Siz tehdit edildiniz’…. Bu hakaret, tehdit sineye çekilecek mi? Erdoğan konuşmadıkça bu 3 kişi bulunmayacak gibi. Parti kongrelerinde bize laf yetiştireceğine, CHP ile yatıp, CHP ile kalkacağına Erdoğan’ın bu darp yoluyla linç girişimi noktasında kamuoyuna konuşması lazım. Erdoğan konuşmadığı mühletçe Özdağ saldırısında aranan 3 kişi galiba bulunamayacak.

ERKEN SEÇİM TARTIŞMASI: Vatandaşın sorunlarını gündeme getirdiğimiz zaman beyefendi bize kızıyor. Az önce konuşmasını dinledim, milleti ‘2023 seçimlerine hazır mısınız?’ diye kaldırdı oturtturdu. Ya 2023 seçimi için milleti niye kaldırtıp, oturtuyorsun. Erken seçim tartışmaları yapılıyor ya, seçimi en çok konuşan kendisi. Güya araya 2023 sıkıştırıyor, yarın onu çekecek. Buyurun seçime.

BİZ GEREĞİNİ YAPTIK, SEN KENDİ TEŞKİLATINA BAK: (Cumhurbaşkanı Erdoğan’a) Millet aşı diyor, sen taciz taciz deyip duruyorsun. Bu işlere önce sen kendi teşkilatından bir bak bakalım. Biz gereğini yaptık.

ERDOĞAN’IN GÖNLÜNDEKİ ASKER BOZKURT VE RABİA YAPIYOR: Ben parti devletine vurgu için dedim ki ‘Erdoğan, rektöründen valisine, kaymakamına, generalinden uzman çavuşuna herkesin parti militanı olmasını istiyor. Devlete sadakatini değil kendisine sadakatini istiyor’. Beyefendi, ‘Askere militan’ demişiz. Asker milletin militanıdır. Erdoğan’ın gönlündeki askerin fotoğrafı (elindeki fotoğrafı kaldırarak) bir eliyle bozkurt, bir eliyle Rabia işareti yapıyor. Ellerinde tüfekler, Erdoğan’ın siyasi selamı haline gelmiş Rabia selamı… Burası muz cumhuriyeti değil parlamento ayakta. Parlamento ayaktayken, çürümüş de olsa demokrasi varken bu asker bunu yapamaz. Bizim istediğimiz asker tipi Erdoğan’a değil bayrağa saygı duyan millete bağlılık duyan bir ordu… Ordunun siyasallaşmasına göz yummayacağız. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında seni alkışlayan ordu komutanı parti militanıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri milletindir. Milletin emrindedir. Şan ve şerefle bu vatanın her metrekaresini korumaya devam edecektir. Rektörün kaymakamın sana biat edebilir ama ordu bu milletin ordusu olmaya devam edecektir.

3 MİLYON ÖĞRENCİ EBA’YA ERİŞEMEDİ: Yarın eğitim ve öğretim yılına ara verilecek. 3 milyon öğrenci hiç EBA’ya erişemedi. Benim değil Milli Eğitim Bakanı’nın rakamı. Güya yarın ara tatil veriyoruz. 500 bin tablet dağıtacağız dendi, inşallah 50 bin dağıtmışlardır. Bunlar çocuklarımızın umutlarını ve geleceklerini de kararttı. Erdoğan’ın kendi sözüdür, ‘Hiçbir mazeret eğitimdeki başarısızlığı örtemez’. Sen en büyük başarısızlığı Covid-19 ile mücadelede eğitimde yaşadın.

KILIÇDAROĞLU’NA VEKİLLERDEN GİDEN MEKTUPLAR: Hiç kimse siyasi tercihiyle ilgili kendince birilerine olumsuzluk yükleyerek mazeret üretmesin. Arkadaşlar belli siyasi tercih noktasına gelmişlerse, kendileri bilir yolları açık olur. Ama parti içinde kalmak istiyorlarsa başımızın üstünde yerleri var. Bu tür tartışmalar CHP’lilikle bağdaşmaz.

(ANKA)