CHP’nin gazeteci kökenli vekillerinden Utku Çakırözer, ‘sansür yasası’ olarak da adlandırılan Dezenformasyon Yasası’na yönelik mücadelenin sürdüğünü kaydederek seçim öncesinde iktidarın halkı susturmayı hedeflediğini söyledi.

CHP'li Çakırözer'den 'sansür yasası' yorumu: Niyetleri yurttaşları susturmak
Kamuoyunda ‘Basına Sansür Yasası’ olarak bilinen ‘Dezenformasyon Yasa Teklifi’ protesto edilmişti. (Fotoğraf: Depo Photos)

Sercan MERİÇ

Saray rejimi, seçime giderken eleştirel basın üzerindeki baskıyı artırmak için gaza bastı. Bir yandan RTÜK eliyle eleştirel yayın TV kanallarına cezalar kesilirken diğer yandan kamuoyunun yoğun tepkisinin ardından rafa kaldırılan ‘Sansür Kanunu’ olarak değerlendirilen ‘Dezenformasyon Yasası’ yeniden gündemde. Cumhur İttifakı’nın muhalefetin sesinin kısılması için yasa teklifini gelecek ay TBMM’ye getirmesi bekleniyor.

MECLİS’İ TANIMIYORLAR

Uzun yıllar boyunca medya kuruluşlarında görev yapan, gazeteci kökenli CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, sansür ve baskıyı artıracak yasa ile ilgili BirGün TV’ye değerlendirmelerde bulundu. Yasanın henüz TBMM’ye getirilmediğini ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ‘Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’ kurduğunu hatırlatan Çakırözer, “Kanunla çıkması gereken birimin kurulması, başlı başına tek adam yönetiminin Meclis’i ve diğer kurumları tanımama uygulamalarının bir örneği” diye konuştu.

HALKA GÖZDAĞI VERİLİYOR

“Dezenformasyon Yasası’nın aslı sansür yasası” diyen CHP’li vekil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dezenformasyonu asıl yapan iktidar bloku. ‘Camiler yakıldı’ denildi, hangi caminin yakıldığı yönünde tüm sorularımıza rağmen bir açıklama yapılmadı. Bundan daha iyi dezenformasyon olur mu? Tek niyet halkı susturmak. Halkın gerçeklerden haberdar olmasını sağlayan basın kuruluşlarını sindirmek istiyorlar.”

Utku ÇakırözerUtku Çakırözer

Muhalif basın kuruluşlarına verilen cezalarla yurttaşlara gözdağı verilmek istendiğini vurgu yapan Çakırözer, şöyle devam etti: “Sen de sosyal medyada bir şeyler paylaşırsan, sonun bu gazeteciler gibi olur, demek istiyorlar. Kurdukları merkezlerin, atadıkları müdürlerin, demeçlerinin tek bir amacı var, o da toplumda korku ve sindirme iklimini yaymak. Getirdikleri yasanın ne dezenformasyonla mücadeleyle ne de basın özgürlüğü ile alakası var. Tamamen yeni yasaklar, yeni hapis cezaları, yeni baskılar getiren bir yasa…"

CHP’li vekil, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Düzenleyici kurumlar dediğimiz Basın İlan Kurumu (BİK) bizim raporumuzda var. Geçen ay Evrensel’e ‘İlan hakkını elinden aldık’ dediler. Anayasa Mahkemesi, bir karar aldı. ‘BİK’in gazetelere ilan kesme cezaları, basın özgürlüğünü ihlal ediyor’ denildi. Bu ilan kesme cezalarını Meclis olarak bir araya gelip ortadan kaldırmamız lazım. Savcı soruşturma başlatmıyor, mahkeme kararı yok, BİK eline almış giyotini, ceza dağıtıyor. Bunun hukukla ilgisi yok. RTÜK de bu ay kanallara ceza yağdırdı. Anayasa’da BİK’in görevi açık. İktidarlar basın üzerinde tekel kurmasın diye getirilen bir kurum. BİK, kuruluşundan 60 yıl sonra Saray aleyhinde çıkan haberleri cezalandırma kurumuna dönüştürüldü. Bunların yasalardaki pozisyonlarına geri dönmesi lazım. İktidar bile bunların yaptığı savunmayı yapmıyor kimi zaman.”

***

SADECE BASININ SORUNU DEĞİL

Basın meslek örgütleri ile sendikaların söz konusu yasaya karşı bir araya gelip mücadele ettiğini hatırlatan Çakırözer, “Bu sadece gazetecilerin derdi değil” dedi ve ekledi:

“Aslında hepimiz halkın haber alma hakkı için mücadele ediyoruz. Halka pembe yalanlar satılmasın, halka gerçekler anlatılsın diye… Müthiş bir kampanya yapıldı, iktidarın bu sansür yasasına karşı. Geri çekilmesi sevindiriciydi. Ama yapılan açıklamalar yeniden önümüze geleceğinin habercisi gibi. Bu yeniden gelirse, daha kararlı ve gür bir sesle muhalefeti sürdürmemiz lazım. Halkın da buna ortak olması lazım. Bu mücadelede kamuoyunu yanımıza almamız çok önemli. İktidarı kazandığımızda yapılacaklar çok basit. Asıl olan iktidarın basın üzerindeki baskısını ortadan kaldırmak. Yapılacaklar belli; kamu ilanı verilecekse adil verilir, Basın İlan Kurumu ve RTÜK düzenleyici kurum olur. Anayasa’da ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ deniyor. İktidarın kendisine bağımlı bir medya oluşturma baskısı bizim iktidarımızda olmayacak.”