CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Türkiye’nin 2022 Dünya Kupası için polis göndereceği Katar’la imzaladığı anlaşmaya ilişkin, “Türkiye Cumhuriyeti, kendi polisini Katar yargısına teslim ediyor. Bu anlaşma bu şekliyle geçerse orada görev yapacak olan 3 bin 200 çevik kuvvet ve personel, maalesef Türk hukuk sisteminin güvencesi altında olmayacaktır. Konu maddiyata geldiğinde güvence altına alıyor devlet kendini, ama konu polisinin hukuki güvencesi olduğunda onu tamamen şeriatın eline bırakıyor. Bu kabul edilemez” dedi.

CHP'li Çakırözer: Türkiye Cumhuriyeti, polisini Katar yargısına teslim ediyor

TBMM Dışişleri Komisyon Üyesi Utku Çakırözer, 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmaya hazırlanan Katar’a gönderilecek Türk güvenlik güçlerine ilişkin Türkiye ve Katar arasında imzalanan anlaşmanın detaylarını açıkladı.

Çakırözer, anlaşmanın “Katar devletinin yargı yetkisinin uygulandığı ve hüküm içeriğinin Türkiye Cumhuriyeti’nin mevzuatında bulunmayan cezayı öngördüğü hallerde iki devletin mevzuatında yer alan ceza türü uygulanacaktır” maddesine atıf yaparak, Türk polisinin Katar yasa ve yargısına tabi olacağını söyledi.

Çakırözer, yaptığı açıklamada şöyle konuştu:

“Üyesi bulunduğum Meclis Dışişleri Komisyonu’na yeni bir uluslararası anlaşma geldi. Katar’a gidecek 3 bin 200 çevik kuvvet ve sayısı açıklanmayan danışman ve diğer yetkililerin gönderilmesine ilişkin bir protokol. Bu protokol daha önce çerçeve anlaşma olarak gelmişti, biz karşı çıkmıştık. Türk polisinin Katar’ın ya da dünya kupasının jandarmalığını yapmasının büyük bir risk oluşturacağını söyledik ama iktidar bizi dinlemeden anlaşmayı geçirmiş. Vahim bir husus var, o da anlaşmanın beşinci maddesinin altıncı bendi. Katar’a gidecek olan 3 bin 200 çevik kuvvet polisi ve sayısı açıklanmayan diğer yetkililerin, Katar’daki görevleri sırasında Katar hukuk sistemine, yani şeriat yargısına tabi olacağı kayda geçiriliyor. Bu son derece sakıncalı bir durum. Bu anlaşmanın diğer maddelerinde, konu maddi konulara geldiğinde Türkiye Cumhuriyeti devleti kendini garantiye almış. Ama konu polislerimizin hukuki güvencesi olduğunda tamamen işin Katar yargısına tabi olacağını yazıyor.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ KENDİ POLİSİNİ KATAR YARGISINA TESLİM EDİYOR”

Bu protokolde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, maddi konularda kendini garantiye almış, son kuruşuna kadar polislerin masrafı Katar devletine yüklenmiş. Ama konu polislerimizin orada hukuki güvencesine gelince kendi hukukumuz yok sayılmış. Anlaşmada, oraya gidecek polislerimizin Katar yargısına tabi olacağı yazıyor. Anlaşmada, ‘Katar devletinin yargı yetkisinin uygulandığı ve hüküm içeriğinin Türkiye Cumhuriyeti’nin mevzuatında bulunmayan cezayı öngördüğü hallerde iki devletin mevzuatında yer alan ceza türü uygulanacaktır’ diyor. Bu çok muğlak ve ne olduğu anlaşılmayan bir husus. Bu tür anlaşmalarda, oraya gidecek güvenlik mensubu kendi ülkesinin hukukuna tabi olur. Yani Türk hukukuna tabi olması lazım. Burada ise tam tersine, Türkiye Cumhuriyeti kendi polisini Katar yargısına teslim ediyor. Bu anlaşma bu şekliyle geçerse orada görev yapacak olan 3 bin 200 çevik kuvvet ve personel, maalesef Türk hukuk sisteminin güvencesi altında olmayacaktır. Biz, buna karşı olduğumuzu hem komisyondaki görüşmelerde hem de Genel Kurul’da açık seçik söyleyeceğiz. Konu maddiyata geldiğinde güvence altına alıyor devlet kendini, ama konu polisinin hukuku, güvencesi olduğunda onu tamamen şeriatın eline bırakıyor. Bu kabul edilemez.

Bunu Meclis’te de söyledik. Bu anlaşmayla yüzlerce, binlerce polisimiz Katar’da büyük güvenlik riski üstlenecek. Bunun vebali büyüktür. Meclis’te uyardık. Katar’ın jandarması olacağız diye biz kendi polisimizi riske atamayız. Bizi dinlemediler, gönderiyorlar. İşte hukuki güvence altına dahi almadan gönderiyorlar. Bu kabul edilemez. Bunun sonunda polisimize bir zarar gelirse, güvencesizlik nedeniyle başına bir iş gelirse bunun sorumlusu, bu sorumsuz iktidardır. Katar’ın peşinde koşan, ülkeyi katar katar satan bu iktidardır. Katar’ın jandarması olacağız diye kendi polisimizin riske atılmasına karşıyız.” (ANKA)