CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, sansür yasasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Emir, yasayı hazırlayanlar arasında bulunan MHP’li Feti Yıldız için, “Yasanın kendisi vatandaşı endişeye sevk ediyor. Dolayısıyla ihbar ediyorum birinci derecedeki sanık Feti Yıldız’dır. Çünkü halkı bu yasa teklifiyle birlikte korku, endişe ve paniğe sevk ediyor” dedi.

CHP'li Emir’den 'sansür yasası' çıkışı: Birinci derece sanığı Feti Yıldız’dır

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, 3 yıla kadar hapis cezasını öngören 29. maddesiyle ön plana çıkan 'Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik' öngören kanun teklifinin görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, yasal düzenlemedeki belirsizliklere değindi.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun tarafından hazırlanan dezenformasyon bültenine dikkat çeken Emir, “Bakın, Fahrettin Altun'un hazırladığı dezenformasyon bülteni, ilk haber: ‘656 yıllık camiye PVC pencere taktılar.' Bu, yalan diyor. Bu, devletin resmî belgesi. İhlas Haber Ajansı da şimdi yayınladı, diyor ki: ‘Haberimizin arkasındayız, keşke yalan olsa.’ Üstelik de resimleri de gösteriyor. Şimdi, siz 29'uncu maddeyi geçirdiniz ya, hapı yuttu birisi; ya İhlas Haber Ajansı'nın muhabiri hapse girecek ya da Fahrettin Altun, hangisi? Şimdi, bir palavranız var 'Mahkeme karar verecek.' Ya arkadaşlar, bahse konu mahkeme, asliye ceza mahkemesi. Asliye ceza mahkemesi gerçeği araştırmaz ki, ne böyle bir yetkisi var ne böyle bir görevi var ne de böyle bir kabiliyeti var. Ya saçma sapan bir yasa teklifi" diye konuştu.

Emir, sözlerine şöyle devam etti:

"'Elli yıllık hukukçuyum' diyor Feti Yıldız -keşke burada olsaydı- ben de kendime, iyi ki elli yıllık hukukçu değilim diyorum çünkü şahsen böyle bir yasa teklifinin altına imza atmış olmayı kendime yediremem. Siz de yedirmeyin, buna 'evet' demeyin, bu uygulanamaz saçma sapan bir kanun teklifidir. Bakın öngörülebilir değil, ne zaman bunun suç olacağı belli değil. Vatandaşın ne söylerse ne yazarsa, hangi tweeti atarsa cezalandırılacağı belli mi? Belli değil. Kapsamı ne, nasıl karar verilecek belli değil. Diyor ki: 'Vatandaşı korku, panik, endişeye sevk etmek.' Bu yasa teklifinin kendisi, bizatihi kendisi zaten bu amacı güdüyor.

Dolayısıyla, bu yasa teklifi aslında geçtiğinde -ihbar ediyorum- birinci derecedeki sanığı Feti Yıldız'dır. Çünkü halkı bu yasa teklifiyle birlikte korku, endişe ve paniğe sevk ediyor, diyor ki: 'Aranızda haberleşmeyin kardeşim, 'tweet' atmayın, birisinin açıkladığı bilgileri siz söylemeyin, birbirinize iletmeyin çünkü birinizi alıp hapse atabiliriz.'

"BU KANUN UYGULANAMAZ"

Hem de ne kadar? Bir yıldan üç yıla kadar. Israr ediyoruz -bu kanun uygulanamaz da- sizin sembolik, bazı kişiler üzerinden bu kanunu uygulamak yoluyla topluma korku salacağınızı, panik havası estireceğinizi ve bunun üzerinden seçimleri almaya çalışacağınızı biliyoruz. Hiç olmazsa tutukluluk olmasın diyoruz, orada bile değilsiniz. Amacınızın ne olduğu apaçık ortada. Bakın, sizin amacınız şu; seçime giderken sopalı bir demokrasi yaptınız, şimdi o sopanın ucuna bir çivi daha çakıyorsunuz ve Türkiye'yi getirdiğiniz yer, demokrasiden hızlıca bir kopuştur.

"TRT 3’E CEZA MI VERECEKSİNİZ?"

Türkiye'deki düşünce ve ifade hürriyetinin geldiği noktayı açıklamak bakımından bir küçük örnek daha vereyim. Üç ay önce Sayın Genel Başkanımız TURKEN Vakfı hakkında 'Tayyip Erdoğan'ın oğlu gönderiyor Türkiye'den, kızı 60 milyon doları Amerika'dan alıyor, Amerika'da gökdelen dikiyor' dedi. Hangi tarafı yanlış bunun? Bu gerçek. Gökdelen orada duruyor, vakıflar duruyor, o vakıflarda oğlunun ve kızının görev yaptığı resmî kayıtlarda var zaten. Ama ne oldu? RTÜK bunu yayan kanallara ceza verdi. Ne dedi biliyor musunuz? 'Doğruluğu araştırılmaksınız ve soruşturulmaksızın açıklandığı için' dedi. Ben buradan söylüyorum; TURKEN Vakfı'nın Amerika'da yaptığı gökdelen Türkiye'den Tayyip Erdoğan'ın oğlunun, kızına gönderdiği, Amerika'ya gönderdiği 60 milyon dolarla yapılmıştır. Şimdi TRT 3 yayınlıyor, TRT 3'e ceza mı vereceksiniz? Verin haydi TRT 3'e ceza, kapama cezası verin. Yani getirdiğiniz yerin ne denli saçma, ne denli akıl dışı olduğunu anlatmak için söylüyorum bunları.

"BU KADAR DOSYANIN ALTINDAN NASIL KALKILACAK"

Dolayısıyla böyle bir kanunu, böyle bir lekeyi kendinize yakıştırmayın son derece yanlış. Bir asliye ceza hâkimi bu kararı nasıl uygulayacak? Emin olun gülecekler size, emin olun. 'Bu kanunu kim yazmış, kim geçirmiş, kim onaylamış' diyecekler. Mesela 'Biz 300-500 bin kişiyi bir anda hapse mi atacağız, tutuklayacak mıyız?' diyecekler, 'Bu kadar dosyanın altından nasıl kalkacağız' diyecekler. Siz de biliyorsunuz uygulanmayacağını ama seçimi kaçırmak için, seçimi bir şekilde almak için bunları yapıyorsunuz. Niye biliyor musunuz? Çünkü çok korkuyorsunuz.”