CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmeleri devam eden torba kanun teklifine “Türkiye’de o kadar kötü şekilde bu iş yapılıyor ki, bu seçim ekonomisi olmaktan çıktı, yıkım ekonomisine dönüştü” tepkisini gösterdi.

CHP'li Kuşoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuştu: Seçim değil, yıkım ekonomisi

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda AKP’nin Meclis’e sunduğu Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşülüyor. 23 maddeden oluşan torba tekliften, limanların 49 yıllığına özelleştirilmesinin önünü açan madde tekliften çıkarıldı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, teklifin içinde Anayasa'ya aykırı düzenlemeler olduğunu belirtti. “Anayasa Mahkemesi kararlarını etkisiz kılmaya yönelik düzenlemeler var” diyen Kuşoğlu, sözü CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu’na verdi. Kaboğlu ise konuşmasında, teklifi anayasaya uygunluk yönünden değerlendirdi.

Kaboğlu; Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararların gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini inceleyecek komisyonun Anayasa Komisyonu olduğunu ve teklifteki ilgili maddelerin bu komisyona gönderilmesi gerektiğini söyledi.

Kaboğlu, “Özellikle cemevleri ilgili altı madde esasında bu torba yasaya dağıtılmış olan, en büyük payı alan o. Eğer torba yasa yapacaksanız, cemevleri ve diğer bazı konularda yapılacak düzenlemelere dair kanun teklifi diye başlık atılabilirdi, atılmalıydı. Oysa vergi usulüne ilişkin sadece iki madde var. Vergi usulü diye başlık konulmuş, ilk iki madde ona dair. Ama geriye kalan 21 maddenin hiçbir biçimde vergi usulü ile ilişkisi olmadığını, 13 kanuna dağılan maddeleri incelediğimiz zaman görebiliyoruz” diye konuştu.

Kaboğlu, Anayasa’ya aykırılık durumlarını da açıklayarak, “İçerik olarak karşımıza çıkan Anayasa’ya aykırılıklar da var, doğrudan Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılıklar var, üçüncüsü de Anayasa Mahkemesi kararlarını aşan durumlar söz konusu” dedi. Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi kararlarını aşan aykırılıkları şöyle sıraladı:

“Sayın Güler (AKP İstanbul Milletvekili Abdullah Güler), dokuzuncu maddenin geri çekildiğini, düzenleme yapılacağını söyledi ama o konuda şu uyarıda bulunmak gerekir. Anayasa Mahkemesi kararı açıklandı ve gerekçesi de yayınlandı. Bu karar bağlayıcıdır, oybirliği ile aldı Anayasa Mahkemesi bu kararı, bu konuda düzenleme yapma olanağı yoktur. Burada yapılan düzenlemede 15 gün, 3 ay gibi tanınan sürelerle Anayasa Mahkemesi olası yeni bir iptal kararı verilirse o karar etkisiz kılınabilir.”

“MERKEZ BANKASI’NIN ÖZERKLİĞİ İLKESİNİ İHLAL ETMİŞ OLURSUNUZ”

Kaboğlu, teklifte bulunan fiyat istikrar komitesi kurulmasına ilişkin de Anayasa Mahkemesi’nin bu konudaki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesini iptal ettiğini hatırlatarak, “Şimdi yasa yolu ile yaptığımız düzenlemede esasen maddi anlamda ve içerik olarak Anayasa’ya aykırılık söz konusu. Madde 167’nin gereğini özerk ve uzman Merkez Bankası sağlıyor. Merkez Bankası’nın kendi yasal düzenlemesi var. Fiyat istikrarı konusu Merkez Bankası’nın var oluş nedenleri arasında gelmektedir. Siz bu yetkiyi Merkez Bankası’ndan alıp, farklı bakanlıklara verdiğiniz zaman, Merkez Bankası Başkanını o bakanlıklardan oluşan bir kurulun üyesi haline getirdiğiniz zaman, o zaman Merkez Bankası’nın özerkliği ve bağımsızlığı ilkesini ihlal etmiş olursunuz. O zaman Anayasa 167’ye açıkça aykırılık söz konusudur” diye konuştu.

KUŞOĞLU: "SEÇİM EKONOMİSİ İSTİSMAR EDİLECEK"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, AKP’nin teklifinde seçime yönelik düzenlemeler olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Seçimlerde iktidara oy kazandırmaya yönelik düzenlemeler içeriyor, ağırlıklı olarak. Seçim ekonomisi de demokrasilerde uygulanır. Bununla devlet imkanları kullanılarak avantaj elde edilmeye çalışılır. Ancak bu belli bir yere kadardır arkadaşlar, bu istismar edilecek, devleti ve ekonomiyi sıkıntıya sokacak noktalara kadar götürülmez. Türkiye’de o kadar kötü şekilde bu iş yapılıyor ki, bu seçim ekonomisi olmaktan çıktı, yıkım ekonomisine dönüştü. Kur korumalı mevduat hesabını da dikkate aldığımızda, geçen gün bunları ve projeksiyonu da anlatmıştım, yıl sonuna doğru kur korumalı mevduat hesabının Merkez Bakanlığı’na ve Hazine Bakanlığı’na maliyeti, kambiyo karları da dikkate alındığında, ilaveten alınmayan vergiler de dikkate alındığında 400 milyar liraya yaklaşacak demiştim.

Bu çok anormal bir rakam. Bunun anlamı şu, seçimleri alalım, seçimlerde her şeyi yapalım, ne olursa olsun ondan sonra. Bu gerçekten seçim ekonomisi değil yıkım ekonomisi anlayışıdır. Bu anlayışla Türkiye’yi yönetme doğru değildir. Bu iyi niyetli değil bir kere.

Yapısal reformlar, yapılmadı, yapılmadı, yıllardan beri de ihmal edildi ama seçimden önce yapılmasını da beklemiyoruz ama bu şekilde bir kanun tekliflerinin gelmesi, sürekli olarak seçmene rüşvet tabir edilen tekliflerin gelmesi, bunların doğru olduğunu düşünmüyorum. Bu ülkenin bir de yarını var. Bu ülkeyi de düşünmek zorundayız herhalde. Bu şekilde sorumsuz kanun teklifleri ülkenin bekasını tehlikeye düşüren işlerdir.”

“BİR İNANÇTIR, DEVLETİN MÜDAHALE ETMEMESİ GEREKİR”

Kuşoğlu, AKP’li milletvekillerinin “Alevilik, İslamiyet’in içindedir” diye savunduğu cemevleriyle ilgili düzenlemeye de “Eğer İslam’ın içerisinde görüyorsan, İslam’ın içerisinde olan her cemaate, her farklı İslami inanca Kültür Bakanlığı’ndan yardım ediliyor mi? Ediyor muyuz? Devlet bunlar arasında ayrımcılık yapar mı? ‘Bana da Kültür Bakanlığı şunları yapsın, başkanlık kurulsun’ dediğinde ne olacak? İslam içinde ve dışında kendilerinin karar vermesi gereken, kendileri tarafından bununla ilgili, sonuçta bir inançtır. Devletin müdahale etmemesi gerekir” dedi.

(ANKA)