Bu hafta, geçen hafta yazdığım yazının devamını yazmak istiyorum. “Önce Ar-Ge yapalım sonra yerli telefon, otomobil, uçak yapabiliriz” demiştim. Bu konuda sizlerden çok olumlu mesajlar aldım. Sessizliğini koruyanlar asıl tepki almak istediklerimdi. Olmadı tabii

Çiftçi robotlar  işleri karıştıracak

Bosch Türkiye’nin daveti ile katıldığım Ar-Ge açılış töreni sonrasında tesisi dolaşma şansım oldu. Elbette her yere giriş yapamadım. Görebildiğim en önemli çalışmalardan bir tanesi çiftçi robottu. Henüz test aşamasında olan bu robotun yaptıkları bir hayli ilginç. Tarlaya götürdüğünüz robot gelişmiş kamera ve sensör sistemi sayesinde ekinlere zarar vermeden 360 derece dönerek tarlada dolaşabiliyor. Bitki yapısını, mahsülü tanıdığı için zararlı otlardan tarlayı temizleme işini yapabiliyor. Böylece sizin ektiğiniz mahsül topraktan, güneşten, sudan daha fazla faydalanıyor ve en yüksek kalitede ürüne dönüşüyor.


Ben bunları gördükçe kahroluyorum. Tarım ülkesi olan Türkiye’nin nasıl tarımdan uzaklaştığını ya da uzaklaştırıldığını düşündükçe yönetimlerin buna nasıl müsaade ettiğine şaşıp kalıyorum. Buğday ambarıydık, ithal ediyoruz. Hayvancılık en önemli işlerimizden biriyken onları besleyecek samanı ithal ediyor olduk. Tohumlarımızı ithal ediyoruz, seneye bir daha bir daha ithal ediyoruz. Bize özgü tohumlarımızı bile yok ettik! Neyse, bu bambaşka bir konu. Bildiğiniz gibi uzun zamandır yapay zekâ, robotlar konularında yazılar yazıyorum. Şimdi bunlara bir yenisi daha ekleniyor. ‘Çiftçi Robot’un satış fiyatının tahminen 250 bin avro değerinde olması bekleniyor. Ortalama bir traktör 50-150 bin avro civarında satılıyor. Böyle bir robotu satın aldığınızda ciddi kazanımlar elde edebiliyorsunuz.

ARTILAR
•Mahsül daha kaliteli ve kayıpsız oluyor.
•Gece gündüz çalışabiliyor. Mesai saati yok. Zamandan kazanıyorsunuz.
•İşletme maliyetleri uzun vadede düşecektir. Bu arada belki satın almayacak kiralayacaksınız. Zira bu robot saatlik olarak çok rahat kiralanabilir. Kullandığın kadar öde sistemi makul görünüyor.
•Robotlar sizin için çalıştığı için size boş vakit kalıyor. Bu zamanı daha verimli hale getirebilirsiniz.
• Nazla niyazla uğraşmak zorunda kalmayacaksınız. Hasta olmayacak, yorulmayacak.

EKSİLER
•Bu robot işi sizden iyi öğrenir sizi işinizden edebilir mi? Malum yapay zekâlı!
• Çiftçiliğin dev bir sanayi olayına dönüşmesi iyi mi kötü mü?
• Bu işlerden para kazanan insanların durumu ne olacak? Zaten işsizlik almış başını gitmiş durumda. Bir de robotlar gelip çiftçilik yapar, tarla sürer, hasat yaparsa bu işin sonu nereye varır?
• Malum robotları biz yapmadık, geliştirilmesi, tamir edilmesi gerektiğinde yine dışa bağımlı mı olacağız?
• Hayatımızın her alanına büyük bir zevkle sokmaya başladığımız bu yapay zekâlar filmlerde olduğu gibi birleşerek bize saldırır mı? Dünyayı ele geçirebilir mi?


Eminim sizlerin de aklına bu ve benzeri pek çok soru gelmiştir. Tabii ki şunu demek istemiyorum: Teknoloji böyle gelişmemeli! Engel olmalıyız! gibi bir düşüncem asla yok. Burada bana göre hassas iki konu var. Teknoloji gelişiyor ve gelişmeye devam edecek. Biz bu sırada ne yapacağız? Kendimize yeni nasıl iş alanları yaratmalıyız? Bu dönüşüm döneminde kendimizi nasıl hem geride bırakmayıp, hem de hayatta kalacak doğru adımları atarak gelişmelerin altında ezilmemeliyiz. Ülke olarak konumumuzu nasıl sağlamlamalı, nelere yatırım yapıp oyunun dışında kalmadan ilerlemeliyiz. Düşünmemiz gereken, panik olacaksak olmamız gereken konu bu - ki olmalıyız! Durumumuz hiç iç açıcı değil. Nobel alan Türk ile elbette gururlanıyoruz ama mesele o ödülü Türkiye’de yaptığı çalışmalarla almakta! Mevcut eğitim sistemimiz, AR-GE ye bakış açımız, startup diye tabir edilen oluşumlara neredeyse tamamen yanlış yatırımlar yapmamız durumumuzun vahametini net bir şekilde ortaya koyuyor. Eğer çok kısa zamanda doğru adımlar atılmazsa Türkiye dünya için çok güzel tüketilecek bir doğal kaynak merkezinden öteye gidemeyecek! Her şeyi bir kenara bırakıp yatıp kalkıp düşünmemiz gereken en önemli konu bu. Birileri o kadar kolayca ülkeyi karıştırabiliyor ki. Özellikle bence yurtdışından gelen bu karıştırma senaryoları bizim ülkede hemen sahiplenilip film haline getiriliyor. Çok kolay tongaya gelen heyecanlı bir o kadar da cahil bir toplumuz maalesef. Sorsak en çakal, en işini bilen biziz deriz ama kazın ayağı öyle değil maalesef! Bakalım biz sürekli yazıyor çiziyoruz sonuç çıkacak mı? Çıksa da çıkmasa da ben bunları sürekli yazmaya devam edeceğim. Sizin de aklınıza yatıyorsa üşenmeden herkese anlatın. Hani derler ya ‘elden ele yayalım’ işte aynen öyle yapmalıyız. Teknoloji sayfamız yine dopdolu. Dünya neler yapmış, nelerle uğraşıyor bakın bakalım. Haftaya görüşmek üzere.