Çiftçi-Sen Başkanı Aysu: 1950'lerde 1 domatesten aldığımız besin değerini bugün 9 domatesten alabiliyoruz. Gıda, gıda olmaktan çıktı. Küçük üreticileri savunuyoruz

Çiftçi-Sen: Şirketlere karşı küçük üreticiyi savunuyoruz

SERBAY MANSUROĞLU serbaymansur@birgun.net @serbaymansur

Market raflarında artık her mevsim her tür sebze meyve bulabiliyoruz. Paketlenmiş, yaldızlı ambalajlarla sunulan binlerce çeşit gıda. Tüketim alışkanlıklarımız günden güne değişiyor. Gıda aldığımızı sanıyoruz ama bir yanılsama.
Çiftçi-Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) Genel Başkanı Abdullah Aysu, “1950’lerde bir domatesten aldığımız besin değerini bugün 9 adet domatesten alabiliyoruz” diye anlatarak ulaştığımız kritik noktaya dikkat çekiyor. Tarım küçük üreticilerden şirketlerin tekeline girdikçe hem üretici hem tüketici sağlığından, gelirinden, yaşamından kaybeden taraf oldu.
Küçük çiftçilerin mücadelesini, gıdayı ve tarımı Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu ile buluşup konuştuk.

»Tarım günden güne şirketlerin egemenliğine giriyor. Uzun yıllardır buna karşı mücadele eden bir örgütsünüz. Küçük çiftçiler kimler?
Kurulduğumuz günden bugüne bir hak arama örgütü anlayışıyla küçük çiftçilerin örgütü olduk. Biz küçük çiftçiliği, yanında kimseyi çalıştırmadan kendi aile emeğini kullanarak tarımsal üretim yapanlar olarak tanımlıyoruz. Yaptığımız araştırmaya göre Türkiye’deki çiftçilerin yüzde 87’si küçük aile çiftçiliği yapıyor.
Burada şuna dikkat çekmek gerekiyor. Çoğunluk çiftçi sayısında ama az sayıda tarım şirketi üretimi tekeline almaya çalışıyor. Aşırı üretimle çoğunluğun hakkı olanı gasp ediyorlar.

»Küçük çiftçilerin örgütü olarak nasıl mücadele ediyorsunuz?
Üzüm, tütün, hububat, fındık, ayçiçeği ve çay üreticileri sendikalarımız var. Bazı ürünler konusunda örgütlenme çalışmalarımız sürüyor. 2008’de kuruluşumuzdan beri bu mücadeleyi yürütüyoruz. Bu kesim dışında kalan çiftçileri de tüzüğümüz gereği üye yapmıyoruz. Sendikal anlayışımız böyle bir mücadele çerçevesinde oluşuyor.

»Bir de uluslararası mücadele ayağınız var. Ona neden ihtiyaç duydunuz?
Küçük çiftçilerin sorunları dünyanın her yerinde benzerlik gösteriyor. Şirketlerin küresel saldırganlığına karşı yerel üreticileri bir araya getirmeye çalışıyoruz. Bu doğrultuda Via Campesina’nın kurucu üyesi olduk. Via Campesina 80 küsur ülkeden 350 milyon çiftçiyi bir araya getiren örgüt.

»Via Campesina’nın hedefi nedir? Nasıl tutum alıyor?
Via Campesina'nın tek gayesi tarımda şirketlerin egemenliği yerine üretici ve tüketicinin egemenliğini tesis etmek.

Küresel örgütümüz Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü vb. sermaye örgütlerine cepheden karşı çıkıyor. Her türlü kimyasal ilaca karşı bilge köylü tarımın uygulanmasını savunuyor. Bu doğrultuda üretici üyelerimizi yönlendiriyor, bilgi desteği sağlıyoruz.

sirketlere-karsi-kucuk-ureticiyi-savunuyoruz-214549-1.

Dünyadaki üyelerimiz agro-ekolojik okullarda eğitimini alıyor. Çiftçi-Sen’in hedeflerinden biri bu okullardan birini ülkemizde faaliyete geçirmektir.

»Çiftçi-Sen’in yasal olarak tanınması için bir mücadele süreci vardı. Şimdi durum nedir?
Yargıtay çiftçilerin de sendikası olabileceğine hükmetti. Ancak Meclis’te bir yasal tanımımız yapılmış değil. Çiftçilerin sorunları maalesef Meclis’te öncelikli konulardan biri değil.

»Neden sendikada ısrar ettiniz?
Sendikalar hak arama örgütüdür. Küçük çiftçiler serbest piyasada şirketlerin belirlediği kurallara göre hareket ve yaşam alanı bulabiliyor. İşte biz bu nedenle var olmak için ısrarcı olduk. Şirket egemenliğine karşı çıkmak için çaba gösteriyoruz. Şirketlerin belirleyici olduğu bir sistem yerine üreticilerin ve tüketicilerin fiyatına kadar her şeyi belirleyebileceği, ortak akla yaslanan bir sistem kurulması gerektiğini savunuyoruz.

»Gıdayı şirketlerin üretmesinde hangi sakıncaları görüyorsunuz?
Gıda yaşamdır. Biz çiftçiler net olarak şunu söylüyoruz: Şirketler için üretmek istemiyoruz. Biz insanlar ve hayvanlar için üretmek istiyoruz. Gıdanın kimyasallarla gıda olmaktan çıkarıldığı bir şirket modelini sakıncalı buluyoruz, bu sistem yerine yeni bir model öneriyoruz.

»Gıda, gıda olmaktan çıktı diyorsunuz ama el değmeden üretilen, temiz ve sağlıklı ürün reklamı sıklaştı. Nasıl oluyor?
Hibrit tohum ekip üstüne kimyasallarla o tohumu kısa sürede ürüne çeviriyorsunuz. Son aşamada makinalarla toplayıp el değmeden ambalajlıyorsunuz. İyi de sorun elin değip değmemesinde değil. Sen zaten zehirli kimyasalları kullanmış oluyorsun. Marketlerde sana yaldızlı paketlerde ürün satılınca bu gerçek değişmiyor.

»Çiftçi-Sen ne istiyor?
İnsanların sağlığını esas alan bir gıdayı yerelde üretmeyi görev olarak kabul ediyoruz. Bizim için başka dünya mümkündür. Başka dünya küçük üreticinin mücadelesiyle daha da mümkün kılınabilir.

»İnsanlar artık büyük kentlerde yaşamayı tercih ediyor. Nasıl olacak?
Küreselleşmenin panzehiri yerelleşmedir. Yaşamın kendisi yereldedir. Kapitalizme karşı alternatif de budur. Manisa’da, Antalya’da üretilen gıdayı İstanbul’a Ankara’ya getirmenin bir anlamı yok. Kentlerin daha küçük planlanması hem kent tarımının geliştirilmesi hem kent çevrelerinde tarımın yapılmasının yollarının açılması sağlanmalıdır.
Ankara’da yaşıyorum. Antalya’da yetişen domatesin bana faydası yok. Benim metabolizmamla aynı iklimde yetişmiş değil bir kere. Yerelleşme her yönüyle önemlidir. Yerel üretimin kendisi esas alınmalıdır. Bugün 1950’de bir domatesin içindeki besin değerini almak için 9 adet domatesi tüketmeniz gerekiyor. Bozulma bu orandadır. Mevsiminde olmayan bir ürünün faydası olmaz.

***

BM, küçük çiftçilerin farkına vardı

sirketlere-karsi-kucuk-ureticiyi-savunuyoruz-214409-1.

(Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu)

Birleşmiş Milletler art arda küçük üretici, toprak ve bakliyat yılı ilan etti. Bu neyin nesi oluyor?

Baklagillleri daha çok ekip daha çok tüketmemiz gerekiyor. Baklagiller havadaki azotu toprağa bağlıyor. Bu şekilde toprağın ömrü uzar. Mercimek, nohut gibi ürünleri ektiğinizde bitki aynı zamanda topraktan nemi alıyor. Bu daha az su kullanmak anlamına da gelir. Ve verim elde etmek demektir. Birleşmiş Milletler 1170 alanda küçük çiftçilere üretim yaptırdı. 4600 sayfalık rapor çıktı. Şunu gördüler: Küçük çiftçilerin kimyasal kullanmadan verimleri endüstriyel tarıma göre yüzde 80 daha fazladır. Bu raporun devamında Birleşmiş Milletler, (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)'nün önerisi üzerine 2014 yılını küçük aile çiftçiliği yılı ilan etti. Ardından toprak yılı ve devamında baklagil yılı geldi. Bu bir anlamda çığlık. Dünya açlık, kıtlık ve yıkıma gidiyor. Bu endüstriyel modelden dönün çağrısıdır.

Bilge köylü tarımı hem sağlığım garantisi, hem ekolojik hem açlık ve kıtlığın çaresi. Bir milyar aç nüfusumuz var. Bir milyar insan da gizli aç. Adaletsiz bir dünyada adil olmayan bir paylaşım nedeniyle bu çelişkiler söz konusu.