Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen), çekirdeksiz kuru üzüm taban fiyatının en az 39,50 TL olması gerektiğini açıkladı.

Çiftçi- Sen: Üzüm üreticisinin insanca yaşayabilmesi için taban fiyat 39,50 lira olmalı
Fotoğraf: AA

Üzümde hasat başladı. Üzüm üreticisi, çevre kirliği ve iklimsel değişikliğin yol açtığı sorunların yanı sıra girdi maliyetlerinin yüksek olmasıyla mücadele ediyor.

Çiftçi-Sen, 2022 yılı çekirdeksiz kuru üzüm maliyeti ve referans fiyatı ile ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, üzüm üreticilerinin insanca yaşayabilmesi ve üretimlerini devam ettirebilmeleri için referans fiyatının en az 39,50 TL olması gerektiği belirtildi.

Üreticilerin, üretimlerini devam ettirebilmek için yaptıkları borçlanmalarını ödeyememe kaygıları içinde olduğu belirtilen açıklamada, "JES’lerin atmosfere saldığı su buharı ve gazların olumsuz etkileri nedeniyle kalite ve verim düşmüştür. Dekarda 400-450 kg kuru üzümü zor alabilecek duruma gelinmiştir. Üretim bölgeleri arasında maliyet uçurumları oluşmuştur" denildi.

"Üzümün sergiye yatırıldığı kurutma sürecinde de ne tür sorunlar yaşanacağı belirsizdir, kâr veya zararı önceden hesaplayabilmek giderek imkânsızlaşmaktadır" denilen açıklamada, "Her fırsatı değerlendiren sofralık yaş üzüm tüccarları, ihracatçıları ve alkol fabrikaları da alım fiyatlarını düşük tutmaktadır. Alkol fabrikaları da neredeyse geçen yılın altında bir fiyatla kg başına 1,4 TL’den üzüm almaktadır. Bir yıl içinde girdilerdeki fahiş artış bir yana alkol fiyatlarındaki artış göz önünde bulundurulduğunda şirketlerin bizleri açlık ve yoksullukla yaşamaya devam ettirmek istediği, siyasi iktidarında buna göz yumduğu aşikardır" ifadelerine yer verildi.

"TARIM YAPILAMAZ HALE GELECEK"

Girdilerin son bir yılda 2-3 arttığına dikkat çekilen açıklamada, "Üreticiler her yıl bir önceki yıla göre daha fazla problemle ve yoksullaşmayla karşılaşmaktadır. Görünen o ki, madencilik ve JES yatırımları devam ederse ortaya çıkan kirlilikten ve iklim değişikliğinden dolayı üzümde kalite ve verimlilik sürekli düşecek, Türkiye’nin en verimli topraklarında bırakın üzüm üretmeyi hiçbir ürün yetişemez, tarım yapılamaz hale gelecektir" vurgusu yapıldı.

Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

"Tarım ve Orman Bakanlığı yıllardır açıkladığı ve TMO’ya sınırlı miktarda aldırdığı kuru üzüm alım fiyatlarını açıklarken maliyet hesaplamasının içine üreticilerin arazileri ve meyve bahçeleri için yatırdıkları parayı, bankalardan aldıkları kredilerin faizini, hatta üreticilerin ve ailelerinin emeklerinin parasal değerini bile hiç hesaba katmayarak piyasayı şirketlerin lehine düzenlemektedir. TMO aldığı kuru üzümleri de işleme veya dış pazar arama yerine, ya TARİŞ’e ya da tüccarlara satmakta, elde ettiği kârı çiftçilerle paylaşma yerine de çiftçinin sırtından para kazanmayı yeğlemektedir.

"SENDİKAL ÖRGÜTLENME SÜRECE DAHİL EDİLMELİ"

Üzüm üreticilerinin insanca yaşayabilmesi ve üretimlerini devam ettirebilmeleri için en azından kuru üzüm maliyeti olan kg başına 23,70 TL’nin üzerine (bu maliyet tesis masrafları amortisman payı ve çıplak arazi değerinin faizi hesaba katılmadan, oluşan maliyettir) yüzde 25 kar payı+ insanca yaşam payı olarak yüzde 40 (en azından yıllık TÜFE enflasyon oranının yarısı) eklenerek fiyat belirlenmelidir. Bu hesaplamaya göre referans taban fiyatı en az 39,50 TL olmalıdır."

Çiftçi-Sen'in açıklamasında, talepler şöyle sıralandı:

► JES’lerin ve madencilik faaliyetlerinin olumsuz etkilerini yaşayan ve geçmiş yıllara göre kalite ve verimi düşen bölgelerin tespiti yapılmalı ortalama rekolte miktarı üzerinden telafi edici ödeme yapılmalıdır.

► Gerek Uluslararası sözleşmelerden gerekse de Anayasa’dan gücünü alan çiftçilerin sendikal örgütlenmesi fiyat belirlemelerinde sürece dahil edilmelidir. BM Genel Kurulu’nda 17 Aralık 2018 yılında kabul edilen “Köylü Hakları Deklarasyonu”na göre Çiftçilerin tatmin edici bir fiyat ve adil piyasaya erişim hakkı vardır. Bu çerçevede Hükümet; kuru üzüm alım fiyatını belirlerken, çiftçilerin sendikalarıyla, meslek odası ve kooperatif örgütleriyle görüşme masasına oturmalı ve kuru üzüm alım fiyatlarını birlikte belirlemelidir..

► Sağlıklı ürün sağlıklı ortamda yetişir. BM Genel Kurulu’nda kabul edilen “Köylü Hakları Deklarasyonu” çiftçilerin temiz havaya, temiz suya, sağlıklı toprağa vb. erişim haklarından ve devletlerin yükümlülüğünden bahseder; devlet yükümlülüğünü yerine getirmeli havayı, suyu, toprağı kirleten, tarımsal üretimi olumsuz etkileyen İklim değişikliğine neden olan, JES ve madencilik faaliyetlerine acilen son vermelidir.

► Ziraat Odaları, Birlikler, kooperatifler vb. çiftçi örgütleri de demokratik yapılara kavuşturulmalı, 2000 yılında sözde özgürleştirme yasası olarak çıkarılan 4572 sayılı kooperatif yasasının şirketler lehine olan hükümleri kaldırılmalı, TARİŞ, üretimden pazarlamaya kadar olan zincirin her halkasında, yönetim organlarında, üreticilerin söz ve karar sahibi olacağı şekilde yeniden yapılandırılarak kuru üzüm alımında devreye sokulmalıdır.

► Kuru üzüm fiyatlarında maliyet, kar payı ve insanca yaşama payı gözetilerek sendikamızın referans fiyatları üzerinden TARİŞ tarafından destekleme alımı yapılmalı, hükümet bu konuda desteğini vermelidir.

► Üzümün anavatanı olan ülkemiz yüzlerce üzüm çeşidini barındırmaktadır. Üzüm üretimi yapan üreticilerin üzüm çeşitlerini arttıracak tarzda üretim yapması için demokratik planlamalar yapılmalı, bu çeşitlerden yararlanmaları, geliştirmeleri ve yaygınlaştırmaları için teşvikler verilmelidir,

► Şaraplık üzüm üreten üreticilerin üzümlerini işleyip satabilecekleri yasal düzenlemeler yapılmalı ve ürünlerini işleyerek satmaları konusunda teşvikler verilmelidir.

► Üreticilerin üretimleri sürecinde zirai kimyasallardan ve şirketlere bağımlı girdilerden kurtulmaları için Hükümet ve yerel yönetimler tarafından agroekolojik üretime ilişkin eğitimler verilmeli ve üretim tarzında bu değişikliğe uygun hareket eden üreticilere teşvikler verilmelidir.

► Tarım Sigortaları Yasası şirketlerin kazancını artırmak için değil, üzüm üreticilerini zor günlerinde yardımcı olmak amacıyla yeniden düzenlenmelidir.