İthalat kıskacına alınmış, girdi maliyetlerinden dolayı toprağını ekemeyen çiftçiler 17 Nisan Çiftçilerin Uluslararası Mücadele Günü’nü buruk kutlayacak. Gıda krizi günden güne büyürken iktidar, çiftçiye sırtını dönmüş durumda .

Çiftçiler yalnız, tarlalar boş kaldı

HABER MERKEZİ

Yarın 17 Nisan Çiftçilerin Uluslararası Mücadele Günü. Gıda krizinin sürekli büyüdüğü, yoksulların, emekçilerin gıdaya erişiminin her geçen gün zorlaştığı ülkede çiftçiler artan girdi fiyatları nedeniyle topraktan uzaklaşıyor. 1983 sonrasında ANAP iktidarıyla başlayan özelleştirme süreci AKP ile farklı bir boyuta ulaştı. Binlerce çiftçi toprağı ekemezken tütünden, tohuma, yemden, hubutata kadar ülke ithalat ‘cenneti’ne çevrildi.

Gıda sektörünün anahtarını küresel sermayeye teslim eden AKP iktidarı, tarım arazilerini de çeşitli projelerle özel sektöre peşkeş çekti. Küçük aile üreticilerin topraktan uzaklaşması, maliyetlerin artması, ithalat baskısı gıda krizini her geçen gün artırdı.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, tahıl ve diğer bitkisel ürün üretimi, 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 13,4 oranında azalarak yaklaşık 61,7 milyon ton olarak gerçekleşti. Böylece son üç yılın en düşük seviyesine indi. 2018 yılında tahıl ve diğer bitkisel ürün üretimi yaklaşık 64,4 milyon ton olarak gerçekleşmişti.

Bu durumun en büyük nedenlerinden biri ise tarım girdi fiyatlarının artması. Yine TÜİK’in geçen ayki Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) verilerine göre, gübre ve toprak geliştiricilerde yıllık artış yüzde 153,34 olurken enerjide de bu oran yüzde 101,14 olarak gerçekleşti.

İTHALAT BASKISI

Çiftçiyi topraktan uzaklaştıran AKP iktidarı, ülkeyi gıdada dışa bağımlı hale getirdi. Çiftçiyi desteklemeyen AKP iktidarı, tarım ürünlerin ithalatında vergi indirimi, sıfırlama gibi kararlar aldı. İthalat her geçen gün artarken, çiftçi köyünü terk etti.

AKP iktidarının tarım politikası aslında bir geleneğin ürünü. Çiftçiye sırtını dönen, ithalatı artıran, girdi fiyatlarının yükselmesine neden olan AKP iktidarı aynı zamanda ülkeyi gıda ve tarım tekellerine teslim etti. Sadece birkaç üründe bile yaşananlar AKP’nin ülkedeki tarımsal üretimin bitirdiğinin göstergesi.

İLK ADIM TÜTÜN

Özelleştirme saldırısından payını alan ilk ürün tütün oldu. 1984’te TEKEL’e sigara ithalatı için izin verildi. 1986’da tütünde devlet tekeli, 1988’de ise Amerikan tipi tütün ithalat yasağı kaldırıldı. 1991’de bu konudaki son kısıtlamalar da yürürlükten kaldırılarak yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilere yurt içinde tütün mamulleri üretme hakkı verildi. Bu süreçte yabancı sermaye sigara fabrikalarını kurarak üretime geçtiler. 1985 yılında piyasaya sunulan sigaraların yalnızca yüzde 10’unu ithal sigaralar oluşturuyordu. Aradan 20 yıl geçtikten sonra yabancı sigaraların payı yüzde 60’a yükseldi. 1990 yılında TEKEL’in sigara üretiminde kullandığı yerli tütün miktarı 70 bin ton iken, 2003 yılında 42 bin tona düştü. 2017 yılı itibarıyla Türkiye’de faaliyet gösteren sigara şirketlerinin kullandıkları toplam 110 bin ton tütünün yalnızca 13 bin tonunu yerli tütünler oluşturuyor.

1980’lerde özel sektöre açılan bir başka alan kuru çay üretimi oldu. Çayda kalite ve ihracatın artacağı söylemleriyle 1984’te devlet tekeli kaldırılarak çay alımı, işlenmesi ve satışı yerli ve yabancı sermayeye açıldı. Özel sektör özelleştirmeyi izleyen 10 yıl içerisinde yüzde 65’i atölye veya değirmen düzeyinde olmak üzere 263 adet çay işleme tesisi kurdu. Böylelikle kurulu kapasitenin yüzde 60’ı özel sektörün eline geçti. Günümüzde bu tesislerin ancak yarısı üretimini sürdürebiliyor ve yerlerini hızla büyük sermaye gruplarına bırakıyorlar. 1980 öncesi tohumculuk devlet tekelindeydi ve tohum fiyatları devlet tarafından belirleniyordu. 1982 yılında tohumluk fiyatları serbest bırakıldı. 1984’te Dünya Bankası’yla yapılan ikraz anlaşması uyarınca, bir yandan tohumluk ithalatının serbest bırakılmasıyla bu alan tümüyle yerli ve yabancı sermayeye açılırken, öte yandan konu ile görevli kamu kuruluşu TİGEM’in işlevleri aşındırıldı. Kurumun işlevleri çokuluslu tekeller temelinde özel sektöre devredilmeye başlandı.

TOHUM KONTROLDEN ÇIKTI

2002 yılında 145 bin ton olan tohum üretimi 2021 yılında 1.3 milyon tona yükseldi. Ülkede faaliyet gösteren yerel tohum şirketlerinin sayısı fazla olsa da nitelik bakımından piyasa yabancı sermayenin elindei. Örneğin yabancı şirketlerin mısır, şeker pancarı ve ayçiçeği tohumunda pazar payları yüzde 90’a ulaşıyor. Sebze tohumunda ise yüzde 40 civarında.

GÜBRE ÜRETİMİ DÜŞÜYOR

Yetersiz olan kimyasal gübre üretiminde son yıllarda düşüş yaşanıyor. Üretim 1990 yılların başında 4,4 milyon ton iken günümüzde 3,4 milyon tona düştü, tüketimin ithalatla karşılanan bölümü ise yüzde 30’dan yüzde 50’ye yükseldi. Gübre sektöründeki kamu kuruluşlarının özelleştirilmesiyle milyonlarca çiftçinin temel üretim girdilerinden birisini oluşturan gübre fiyatları birkaç tekelci şirket tarafından belirlenir hale geldi.

3 MİLYON HEKTAR TARIM ALANI ATIL

Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar geçen ay BirGün’e yaptığı açıklamada, atıl durumda 2 milyon 940 bin hektar tarım alanı olduğunu söyledi. Bayraktar çiftçinin acilen ekime yönlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ülkede işlenen uzun ömürlü bitki alanının 23 milyon 446 bin hektar olduğu bilgisini veren Bayraktar, toplam alanın 3 milyon hektarının nadas bölgesi olduğunu dile getirdi.