Çiğli Belediyesi, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde engelli bireylerin sorunlarının temel bir ayrımcılık sorunu olarak ele alınacağı ve temel politika önerilerinin tartışılacağı ‘Yerel Yönetimlerde Hak Temelli Engellilik Politikası Çalıştayı’ düzenledi

Çiğli’de “Engellilik Politikası Çalıştayı” düzenlendi

AYCAN KARADAĞ

Çiğli Belediyesi, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde engelli bireylerin sorunlarının temel bir ayrımcılık sorunu olarak ele alınacağı ve temel politika önerilerinin tartışılacağı “Yerel Yönetimlerde Hak Temelli Engellilik Politikası Çalıştayı" belediye binasında düzenledi. Çalıştayda, Çiğli Belediyesi, düzenleyeceği çalıştay ile 'ayrımcılık' ve 'hak temelli' engellilik politikası önerileri ile hizmet çalışmalarına yön verilecek.

'UYGULAMALAR İSTEĞE BAĞLI UYGULANIYOR'

Açılış konuşmasını yapan Çiğli Belediyesi Belediye Başkan Yardımcısı Barbaros Kiriş, engellilerin ayrımcılık gördüklerini belirterek, “Engelliler kimseden sevgi beklemiyor. Tek istedikleri eşitlik ilkesinin hayata geçirmesidir. Toplumda engellilik merhamet göstermek, yardım etmek olarak algılanıyor ve isteği bağlı çözüm üretiliyor. Uygulamalar isteğe bağlı uygulanıyor. Engellilere yapılan hizmetler lütuf olmamalıdır. Birçok alanda engelliler ilişkin geleceğe ilişkin çalışmalar yapılması gerekiyor. Yerel yönetimlerde bunu yapmalıdır. Biz de bu yüzden buradayız. Sizlerin görüşlerini, sorunlarını dinlemeden bu işi yapmazdık. Bunun için çalışıyoruz” diye konuştu.

'NORMAL İNSAN DİYE BİR ŞEY YOK'

İlk oturumda ise konuşan engelli aktivisti Bahar Yavuz, her zaman engellik meselesini konuşurken farklı modelleri dile getirildiğini söyleyerek, “Bunlardan en temelde karşılaştığımız yardım temelli. Engellilerin eksik görülmesi ve yardım edilmesi. Biz bunu okullarda görüyoruz. Eğitim, kültürel etkinlerde. Engellilere uygun yer haline gelmesi yerine onlara göstermelik yardımlar ediyoruz. Her gelene para dağıtırsanız bir gün paranız biter. Ona nasıl para kazanılması gerektiğini öğretmemiz gerekiyor. Yardım eksenli uygulamanın sorun çözümlü değil. Bir diğer model ise medikal bir model. Kimse 5 duyu organını tam kullanmıyor. Bunlardan biri eksik diye engelli olarak etiketliyoruz. Bunun gerçekliği yok. Çünkü normal kişi yok. Genelle yayıyorsanız o da yok. Normal insan diye bir şey yok. Medikal uygulamalar ise herkesi normal hale dönüştürmeye çalışmaktadır. Bu bizi ileriye götürmez. Fiziksel acılar çeken insanlar için ilaçlar ve tedavilerin faydası var ama medikal modele fazla bakmamız lazım.

'ÖZEL HAKLAR İSTEMİYORUZ'

Yavuz sözlerine şöyle devam etti:

“Burada hak temelli yaklaşım bizim imdadımıza yetişiyor. Kimliklere bağlı olarak buna uygun politikalar geliştiriliyor. O insana verilen bir lütuf değil hak. Herkes eşit olabilmeli. Sadece engelliler bir şey yapma durumu da var? Ben herhangi birey gibi bir etkinliğe gidemiyorsam zaten ayrımcılığa uğramış oluyorum. Ayda bir engelliler için tiyatro yapıyorsanız yapmayın. Sadaka oluyor. Herkesin ihtiyaçlarına göre düzenlemesi gerekiyor hayatın. Ayrımcılıktan uzaklaştıracak. Erişebilmek bu yüzden önemli. Oraya ait hissediyoruz. Engellilerin de her insan gibi hakkı var. Özel haklar istemiyoruz. Normal insanlar gibi haklar istiyoruz.”

'3 ÖNEMLİ AYAK VAR'

Akademisyen Adil Çamur ise ülkedeki engelliler politikası üzerine konuştu. Kamu politikası uyguladığını görmek için kurumun olması gerektiğini dile getirerek, “Politika öncesi dönemde engellilere yönelik düzenlemeler olduğunu söyleyebiliriz. Bunun için kırılma 2005 tarihini alabiliriz. Mevcut politika 2005 tarihinde birden mi ortaya çıktı? Hayır, öncesi de var. 3 önemli ayağı var. Geçmişin mirası var. Talepler vardı. Devletin uyguladığı işler vardı. Çok eskiye gidiyor bu uygulamalar. Bir de kanun meselesi var. Fikri Sağlar ve arkadaşlarının verdiği bir kanun teklifi var. Bir de engelli aktivistlerinin yaptığı çalışmalar var. Onların büyük talepleri engelli yasası. Bu kanun teklifinde yardım ve medikal yaklaşım yerine bir hizmet sağlamaya yönelik kanun teklifleri var. Uluslararası ayağı var. BM ve AB’liğin yaptığı çalışmalar var. Türkiye’ye etkisi ise, çalışma örgütlerin raporları etkisi oldu. AKP’nin iktidara gelmesi. Etkisi var. Necmettin Erbakan ve arkadaşların başlattığı çalışmaları ile AKP’nin iktidara gelmesi ile özürlü örgütlenmesi kuruldu. Daha sonrası benzer örgütlenmeyi devam ettirdiler” şeklinde konuştu.

'BU BİR EŞİTLİK MÜCADELESİ'

Çamur sözlerine şöyle devam etti:

“Bu nasıl bir politika? AKP engelliği politikası olarak seçti. Tabanda destek buldu. Karşılığını gördü. AKP açısından bir alan gördü. Kimsenin itirazı olmadı. Oy birliği ile kararlar geçti. Hayırseverlilik ile tüm ülkeye etki etti. Buna uygun bir toplumumuz var. Engellilere hizmette piyasaya açarken sivil toplumlarla işbirliği yaptı ve neoliberal politikalara dönüştürdü. Bugün geldiğimiz nokta böyle. Bundan sonra ne olacak? Bugün ki politikanın kamusallığı savunduğu bir politika olduğu güç. Engellilerin katılımları ile geliştirilmeli. Bir ayak yerel yönetimlere dayanıyor. Bunu yeniden tartışmaya açmak gerekiyor. Yerel yönetimle hareketle mümkün. CHP’nin bir komisyon kurduğunu biliyorum. Yerel yönetimlerde bunu yaygınlaştırma yapabilir. Burada uyarım aynı uygulamalar devam etmemeli. Engellileri dahil ederek çalışma yaparak kamusal politika yapabilir. Bu bir eşitlik mücadelesi. Herkesin katkı vermesi gerekiyor.”

'REHABİLİTEYİ NORMAL İNSANLARA YAPMAK LAZIM'

Mahir Işık ise 30 yıldır Türkiye’de uygulanan politikaları anlamadığını vurgulayarak, “10 engelli olan bir ülkede yaşıyoruz. Bir bakış açısı var ama bu yanlış. Yıllardır örgütleniyoruz. Bu açıdan BM’nin sözleşmesi bizi yanıltmasın. İnsan haklarına baktığımızda engellilerin özel hakları yok. Bizi toplum farklı görüyor. Bizimle arkadaş olmak istemiyorlar. Beraber iş yapmak istemiyorlar. Rehabilitasyon bizde çok moda. Engellileri alıp normalleştirelim diyorlar ama rehabiliteyi normal insanlara yapmak lazım. İstatistikler bunu söylüyor. Engellilere hizmet sunmak istiyorlarsa yerel yönetimler, bilimsel açıdan değerlendirmesi gerekiyor. Biz çok dertliyiz” dedi.

cigli-de-engellilik-politikasi-calistayi-duzenlendi-659753-1.