Cihaner’in davası

Başlığa bakıp da FETÖ işi falan sanmayın, dava Türkiye’deki bir dava bile değil. Ama önemli. Hem konusu nedeniyle önemli, hem de İlhan Cihaner’in tavrı nedeniyle!

Hatırlarsınız, daha önce bu köşede, çocuk felci aşısını bulan Dr. Salk’ın, kendisine milyarlar kazandıracak patenti reddederek; “Bu aşının patenti yok, güneşi patentleyebilir misiniz?” sözlerinin ilham verdiği bir kampanyadan söz etmiştik. Dünyanın yoksul ülkelerinde tek doz aşı yapılamamışken, zengin ülkelerin gereksindiklerinden fazlasını stoklaması karşısında patent kısıtlamasına karşı çıkan bir kampanyaydı o.

Keşke o kampanya dalga dalga büyüse ve “Cihaner’in davası” yüzbinlerce, milyonlarca imzayla o dalganın üzerinde açılsaydı!

Aşı konusunda, şimdi tam da yeni varyantlarla yeni dalgaların ülkeleri vuracağı haberleri yayılırken, geldiğimiz durum şu: Yoksul ülkeler hala aşıya uzaklar ama bazı ülkeler ellerinde artık tarihleri de geçmeye başlamış olan aşıları ne yapacağını bilemiyor.

Bütün nüfusunu aşılayıp Filistinlileri aşılamayan, onlara aşı vermeyi ancak aşıların tarihi geçmeye başlayınca akıl eden bir İsrail var…

ABD, aşıya ilginin de azalması sonucu, fazla aşıları ne yapılacağını dert etmiş durumda.

AB’nin en yoksul ülkelerinden olan Romanya’nın en önemli gündemi tarihi geçen aşıların imha edilmesi ve tarihi geçmekte olanların satılması çabaları.

Bir de, “Bizde aşı bedava, Avrupa’da 100-150 Avroya yapıyorlar” diyerek, İngiltere’yi, Almanya’yı şaşırtan Tayyip Erdoğan var! Aslında, “yanlış” da değil Erdoğan’ın söylediği, bazı Avrupa ülkeleri aşıyı parayla yapıyor; aşı olana üste para vererek!

Dünyanın güçlüden ve zenginden yana mevcut emperyalist düzeni içinde, zengin-yoksul uçurumunun katmerli hale getirdiği aşıya erişime de yansıyan küresel bir adaletsizlik var. Ağzını açan bundan söz ediyor, ama bünyesinde insan hakları mahkemesi falan bulunduran AB, Covid-19 aşısına ihracat yasağı getirerek, bir temel insan hakkını ihlal ediyor.

“Lisans ve patent kısıtlamaları nedeniyle dünyanın aşı üretim kapasitesinin önemli bir kısmı atıl durumda… An itibariyle Covid-19’un aşı, teşhis ve tedavisi ile ilgili çoğu etkinliği kanıtlanmış 2000’in üzerinde patent söz konusudur.” Bu tespitler İ. Cihaner’in BM ve AB nezdindeki girişimlerinin çıkış noktası.

Cihaner;

• AB Adalet Divanı›na bir dava açarak AB›nin aşı ihracat yasağının iptali için ilk adımı attı.

• AB ve Avrupa Konseyi organlarına müracaat ederek, onları bu konuda harekete geçmeye çağırdı.

• AB Ombudsmanı Emily O›Reilly›i aşı ve ilaçlara ilişkin patent ve lisans korumalarının askıya alınarak teknoloji transferinin önünün açılması ve küresel olarak parasız, erişilebilir, adil bir aşılamanın temini için çalışmaya davet etti.

• AB Parlamentosu siyasi gruplarını girişimlerinden haberdar ederek, onlardan da destek istedi.

• BM Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır›a bir mektup yazarak, küresel olarak parasız, erişilebilir, adil bir aşılamanın tartışılacağı «olağanüstü özel oturum» gündemiyle toplanılmasını talep etti.

Boş işler bunlar, buradan bir şey çıkmaaaaz!

Siz böyle demediyseniz bile, böyle diyen ve bizi atılabilecek pek çok adımı atmaktan alıkoyan yaygın bir muhalif siyasal ruh halinin olduğunu biliyorum. Cihaner’i attığı bu adım için kutluyorum.

Bir eylem sonuç almak kesin olduğu için değil, yapılması gerektiği için yapılır ve her eylemin, sonuç alınmasa bile, eyleyeni dönüştüren, yeni adımlara hazırlayan bir gücü vardır.

Konu zaten önemli de, “Cihaner’in davası” muhalefet cenahının uyuşukluk yaratan “bir şey çıkmazcı” tavrına karşı bir örnek olması açısından da önemli!