Bu topraklardaki ilk piyango oyunları 130 yıl önce Padişah 2’nci Abdülhamid döneminde oynatılmaya başlandı. Aradan geçen on yıllar boyunca piyangodan elde edilen hasılatla bir liman, bir fabrika veya bir yardım kuruluşu finanse edildi. Şimdiyse halk yılbaşının geleneksel eğlencesinden soğutulmuş durumda.

Çıkmaz deniyor şansını deneyen azalıyor

Ozan GÜNDOĞDU

Siyasal İslamcıların piyango oyunlarına karşı negatif tutumu özellikle AKP iktidarı döneminde daha belirgin hale geldi. Milli Piyango’nun işletmesinin yarısının Demirören Holding’e ait olan Şisal-Şans Şirketi’ne devredilmesinin ardından İslamcılar konuya ilişkin suskun kalmaya başlarken bu sefer de toplumun geniş kesimleri piyango oyunlarından soğumuş görünüyor. Toplumun farklı kesimlerinden Milli Piyango’nun son durumuna ilişkin tepkiler her geçen gün yükselirken, yılbaşı biletlerinin de piyasaya çıkmasıyla sorun daha da görünür hale geldi. Sabah gazetesinde Hıncal Uluç ve Sözcü gazetesinde Emin Çölaşan birbiri ardında yazdıkları yazılarla bu yılbaşında Milli Piyango bileti almayacaklarını dile getirdiler. Peki ne ara yılbaşının en geleneksel eğlencelerinden biri olan Milli Piyango biletlerinden dahi soğuduk? Sorunun cevabı memleketin piyango geleneğinin kâr hırsına kurban edilmesinde gizli.

Tarihi 19’uncu yüzyıla dayanıyor

Bu topraklardaki ilk büyük ölçekli piyango oyunlarının tarihi 19’uncu yüzyıla kadar dayanıyor. Öncelikle yurtdışında yapılan piyango oyunları o dönem Osmanlı topraklarında yabancılar eliyle oynatılmak istense de yabancı piyangolara izin verilmiyor. Ancak diğer yandan piyango oyunlarının yardım kampanyaları için önemli bir finansman kaynağı olduğu da fark edilince, 1887 yılında yani İslamcıların da “ulu hakan” olarak andığı padişah 2. Abdülhamid döneminde İzmir Islahhanesi'ne yardım ve hapishanede bir sanayihane inşası için, Defterdar Kadri Bey Padişahtan izin alarak bir piyango düzenleme girişiminde bulunuyor. Bu oyunlar İzmir Osmanlı Piyangosu adıyla Birinci Dünya Savaşı’na kadar sürdürülüyor. Her birinde toplanan paralar ya bir limanı ya bir sanayi tesisini ya da bir yardım kuruluşunu finanse etmek için kullanılıyor. Aynı yıllarda piyangolar yaygınlık da kazanarak Ziraat Bankası ve Donanma Cemiyeti tarafından da oynatılmaya başlanıyor.

Tayyare Piyangosu dönemi

Piyango oyunları Cumhuriyet’in ilanından sonra benzer usullerle devam ettiriliyor. Cumhuriyet'in başlarında (16 Şubat 1925'te) kurulan ve on yıl sonra (24 Mayıs 1935'te) adı Türk Hava Kurumu'na çevrilen Türk Tayyare Cemiyeti, Hava kuvvetlerine pilot yetiştirmesi, uçak alması ve uçak yapması için birçok gelir kaynağıyla donatılıyor. Bu kaynaklardan biri de “Tayyare piyangosu”. 1926’da Tayyare Cemiyeti’ne ülkedeki nakit piyangoların tekelini veren bir kanun çıkarılıyor ve böylece ülke çapında ilk piyango tekeli “Tayyare Piyangosu” oluyor. Tayyare Cemiyeti, Türk Hava Kurumu’na (THK) dönüştürülünce, Tayyare Piyangosu da THK Piyango Genel Direktörlüğü’ne dönüştürülüyor.

Milli Piyango İdaresi kuruluyor

Artan hasılatı daha iyi değerlendirebilmek ayrıca 2. Dünya Savaşı için gereken finansmanı artırabilmek için 1939’da Milli Piyango İdaresi (MPİ) kuruluyor ve memleketin piyango tekeli haline getiriliyor. MPİ’nin de geliri Cumhuriyet dönemindeki örneklerde olduğu gibi havacılığa ayrılıyor. 1944’ten itibarense milli piyango biletleri bugünkü mevsime ve özel günlere ait desenlerle basılmaya başlanıyor. Bu haliyle biletler sosyal tarihe de tanıklık ediyor, koleksiyoncular tarafından seriler toplanıyor.

120 yıllık piyangoya haram fetvası

Üç ayda, ayda veya haftada bir çekilişleri yapılan, on yıllar içinde toplumsal bir eğlenceye dönüşen piyango 2010’lu yıllarda siyasal İslamcıların iktidarını güçlendirmesiyle toplum kesimlerine haram diye anlatılmaya başlandı. Halbuki bu topraklardaki ilk piyangolar İslamcı Padişah 2. Abdülhamid devrinde başlatılmıştı. O tarihten 120 yıl sonra başlayan propaganda ise devletin kumar oynatarak elde ettiği gelir ile maaşlar aracılığıyla kamu çalışanlarının harama zorlanması oldu. Özelleştirmenin de ideolojik kılıfı hazırlandı.

Türkiye Varlık Fonu dönemi

Milli Piyango, 2016 yılının Ağustos ayında kurulan, kamu şirketlerini bünyesinde barındıran bir özel şirket olan Türkiye Varlık Fonu’na devredildi. Artık özelleştirilmesi için ilave bir kanuna gereksinim duyulmuyordu. Tartışma konusu, özelleştirmenin hangi usulle yapılacağıydı. 2019’da Şisal-Şans şirketi ile imzalanan sözleşmeyle “Hasılat paylaşımı” yöntemiyle Milli Piyango’nun işletmesi Demirören’e devredilmiş oldu.

THK’den Demirören’e 100 yıl

O tarihe kadar Milli Piyango mütevazı bir kamu şirketi konumundaydı. 2018’deki hasılatı 3,4 milyar lira olan Milli Piyango için 2020’de en az 9,32 milyar lira hasılat taahhüt edildi. Buna göre Demirören’in yüzde 51’ine sahip olduğu Şisal-Şans şirketi Milli Piyango’yu öyle işletecekti ki, 2020’deki hasılat 2018’e göre yüzde 174 artacaktı. Artan hasılat ise Şisal-Şans ve TVF arasında paylaşılacaktı. Bu uğurda önce bayi komisyonları düşürüldü, böylece milli piyango bileti satıcılarının üzerinden daha fazla para kazanılmaya başlandı. Karı artırmak adına yeni oyunlar türetildi. Dijital ortamda çekiliş yapılmayan 26 adet oyun eklendi. Artık “süper zarla kazan” gibi oyunlarla Milli Piyango’nun sitesinde parayla zar dahi atılabiliyor. Sayısal Loto’daki 49 sayı, 90’a çıkarıldı. Böylece büyük ikramiyeyi tutturmak imkansıza daha da yakın hale geldi. Ancak 2 bilene de para verildiği için ikramiye alanların sayısı artırıldı. Üstelik Demirören tarafından işletilen Milli Piyango’nun bu sektördeki tekel konumu korunarak başka bir piyango şirketinin kurulmasına izin verilmedi. 130 yıldır kimsenin aklına gelmeyen bu uygulama 2020’nin sonunda yılbaşı biletlerine ilgiyi azaltmış görünüyor.