‘Çıkmaz sokakta bir başınayız’
Uyuşturucu madde kullanımı artıyor. Türkiye’de 10 milyona yakın madde bağımlısının olduğu tahmin ediliyor. Her ebeveynin korkulu rüyası olan uyuşturucu madde kullanımı aileleri de endişelendiriyor. Ülkemizde gerek tedavinin gerek rehabilitasyonun çok yetersiz kaldığını söyleyen aileler “Sesimizi duyan yetkili yok. Bu yolda tek başına mücadele ediyoruz, yorulduk ve yıldık” diyor .

Sibel Bahçetepe
sibelbahcetepe@birgun.net“Oğlum 11 yaşında madde ile tanıştı. 16 yıldır bununla savaşıyoruz. Bu çocukları sadece tedaviye almak değil rehabilite etmeliyiz, yoksa yapılanların hiçbir önemi yok’’, ‘‘Çocuğum 14 yaşındayken birden farklı davranmaya başladı. Asabi oldu, saldırganlaştı, ardından eve gelmemeler, isyankarlık, okula devamsızlıklar derken madde kullandığını öğrendik. Mücadelemiz böylece başlamış oldu. Ancak ne yazık ki bu süreçte kaderimizle baş başa bırakıldık’’, ‘‘Tedavi için neyim var neyim yoksa sattım. Her seferinde tekrar tekrar başa döndük. Zorunlu ve ilaçsız tedavi istiyoruz. Devletin madde bağımlılarını tedavi sonrası rehabilite etmesi çok önemli. Bu olmazsa tedavi de işe yaramıyor. Ancak devlet bu konuda çok duyarsız...’’ Bu sözler çocukları madde bağımlılığı ile mücadele eden annelerden sadece bazılarının sözleri. Pek çok aile benzer durumlarla karşı karşıya. Madde bağımlılığı ile mücadelede yetersizliğe dikkat çeken aileler ‘‘Artık yeter, ne olur sesimizi duyun’’ diyor.
ÇÖZÜM BULAMADIK
Çağın en büyük sorunlarından biri olan madde kullanımı ve bağımlılığı ülkemizde son yıllarda yaygılaştı. Türkiye, uyuşturucu kaçakçılığında halen sıklıkla kullanılan rotalar üzerinde yer alıyor. BM verilerine göre 2022 yılında dünya genelinde 292 milyon kişi uyuşturucu kullandı, son 10 yılda uyuşturucu kullanımı yüzde 20 arttı.
Yine rapora göre uyuşturucu nedeniyle rahatsızlıklar yaşayan ve tedavi hizmeti bekleyenlerin sayısında ciddi artış var. Türkiye’de de durum pek farklı değil. Emniyet Genel Müdürlüğü, 2024 yılı uyuşturucu raporuna göre ülkede metamfetamin yakalamalarında artış eğilimi geçen yıl da devam etti. Büyük kayıplara neden olan uyuşturucu her ebeveynin korkulu rüyası. Verilere göre ülkemizde uyuşturucu madde kullanım yaşı 9-10’lara kadar kadar düşmüş durumda. Madde bağımlılığı ile çocukları mücadele eden anneler, yaşadıklarını BirGün’e anlattı.
11 yaşında uyuşturucu madde kullanmaya başlayan oğlu için 16 yıldır mücadele veren Hülya Çelik, bu annelerden yalnızca biri. Madde Bağımlılığı Anneler Platformu’nun başkanlığını da yürüten Çelik, bağımlı çocuklarla birebir görüşerek, onları tedavi olmaları konusunda ikna etmeye yönelik gönüllü çalışmalar yapıyor. ‘‘Bizler madde bağımlısı aileleri olarak 16 senedir tek başımıza çocuklarımızla mücadele veriyoruz. Maalesef bizler bu konuda tek başımıza yol alamadık. Yetkililere anlattığımız halde çözüm bulamadık. Anneler olarak tek başımıza bir yürüyüş halindeyiz, bir mücadele halindeyiz’’ diyen Çelik, ‘‘Oğlum şu an 29 yaşında ve 4,5 yıldır cezaevinde. Esrar ile başlamıştı ve bütün çoklu maddeleri kullanıyordu. 16 yıldır mücadele veriyorum. Madde kullanmasının sebebi arkadaş çevresiydi, pek çok anne de aynı şeyleri anlatıyor. Türkiye’de her şey var ama maalesef ki bu çocuklara kurtuluş için hiçbir yer yok. Madde bağımlı çocukların anneleri aynı şeyi yaşıyor. Bağımlı çocuk para istediğinde vermezsen şiddete uğruyorsun, eşyalar kırılıyor, yeri geliyor evdeki eşyaları götürüp satıyor. Birçok şeye maruz kalıyorsun’’ diyerek yaşanan sıkıntıları özetliyor.
HER ŞEYİMİ SATTIM
Bağımlılıkta mücadelede tedavi için oğlunu pek çok yere yatırdığını ancak kalıcı sonuç alamadığını söyleyen anne Çelik, şöyle devam ediyor: ‘‘Ankara’dan tutun İstanbul’daki pek çok devlet ve özel hastaneye kadar, hatta ‘biz kurtarıyorum diyen’ bu işin ticaretini yapan derneklere varana dek hepsine gittik. Evimizi, arabamızı sattık. Ancak bir faydasının olmadığını gördük. Bu çocuklarda en önemli tedavi rehabilitasyon. Ancak devlet burada çok yetersiz. Bağımlılıkla mücadele çok zor ve stresli bir süreç. Bu süreçte 3 sefer beyin tümörü ameliyatı geçirdim ve tümör nüksetti. Bu durumları yaşayan çok sayıda annemiz var. Hepimiz aynı şeyi yapıyoruz. Sesimizi duyurmak için Adalet, Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yanı sıra milletvekilleri, karakollar ve savcılıklar gibi pek çok kuruma başvurduk. Ancak, ailelerimizle birlikte yürüttüğümüz bu mücadelede, ne yazık ki resmi makamlar tarafından yeterli desteği göremedik. Uyuşturucu bağımlılığına karşı mücadelemizi tek başımıza yürütmek zorunda kalıyoruz. Çocuklarımızın rehabilite ederek topluma kazandırılmasını istedik. Fakat yetkililer bunu yapmıyorlar. Zorunlu tedavi diye birşey var ama bu maalesef bireyin kendi iradesine bırakılıyor ve zorunlu tedavi de olmaktan çıkıyor, işe yaramıyor. Duygu kökenli bir hastalık olduğu için ilaç tedavisi bir işe de yaramıyor. Bu nedenle zorunlu ve uzun süreli rehabilitasyon çok önemli. Uyuşturucu Türkiye’nin en büyük terörü.’’
KADERİMİZLE BAŞ BAŞAYIZ
İstanbul’da yaşayan H.D’nin oğlu 14 yaşında madde ile tanışmış. 2015’ten bu yana madde bağımlılığı ile mücadele ettiklerini söyleyen anne H.D, şunları kaydediyor: ‘‘Bonzaiyle başladı. Ondan sonra hap, metamfetamine varana dek hepsini kullandı. Maddeyi kullanmaya başladığında bunu davranışlarından, gözlerinden anladım. Asabi oldu, saldırganlığı arttı. Daha sonra eve gelmemeler, isyankarlık, okula devamsızlık... Derken bize şiddete kadar varan davranışları oldu. Şu anda kuru bir ayıklığı var. Tedaviyi kabul etmiyor. Rehabilite edilmedikleri için maalesef tekrar tekrar başa sarıyoruz. AMATEM’de 21 gün tedavi yapıp ilaç verip gönderiyorlar. Sonra tekrar başa sarıyoruz. Mücadelede o kadar zor şeyler yaşıyoruz ki kanser hastası oldum. Bağımlılıktan kurtarabilmek içi her türlü yolu denedim. Mücadelede devletimizin hiç faydası yok, kaderimizle baş başa bıraktılar bizi. Rehabilitasyon merkezleri açılmalı, yeni açılan şehir hastanelerine rehabilitasyon merkezleri elenmeli, tedavi zorunlu olmalı. Her gün celladımızla yan yanayız. Çocuklarımızı ihbar ediyoruz, yakalanıyor, karakola götürülüyor ancak savcılıktan salınıyor. Bu çocukları hapishaneye atmak da çözüm değil. Zorunlu tedavi olmalı ve rehabilitasyon merkezleri çoğaltılmalı. Bu çocukları topluma kazandırmalıyız.’’
∗∗∗
2 YILDA BİR MERKEZ AÇILDI
AKP iktidarı bağımlılıkla mücadelede sınıfta kaldı. Bağımlıkla mücadele merkezleri denince akla gelen AMATEM (alkol ve madde bağımlılığı tedavi merkezleri) ve ÇEMATEM (çocuk ergen madde bağımlılığı merkezi)’nin sayılarında artış gözlenmedi. 2021’de 137 olan merkez sayısı 2023 sonunda ancak 138’e çıktı. Yine bağımlılığa yönelik rehabilitasyon merkezlerin sayıları da yok denecek kadar az. Hizmet veren rehabilitasyon merkezlerinin sayısı 11. Madde bağımlılıkları ile ilgili 2020’de ayakta tedavi için başvuran kişi sayısı 114 bin 262 iken 2023’te bu sayı 170 bin 145’e çıktı. Yatarak tedavi olmak için başvuran kişi sayısı 2020’de 9 bin 824 iken 2023’te bu sayı 14 bin 42’ye yükseldi. Türkiye’deki madde kullanımına ilk başlama yaşına yönelik veriler ise bağımlılıkla mücadelede daha etkin çalışmalar yürütülmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Verilere göre, uyuşturucuya ilköğretimde başlayanların oranı yüzde 37,5, ortaöğretimde başlayanların oranı da yüzde 53,5’e kadar ulaşıyor.
∗∗∗
METAMFETAMİN REKOR KIRDI
2023: 16 ton
2024: 21 ton
2024 yılında ülkemizdeki metamfetamin bir önceki yıla göre yüzde 35 artarak 21 tonu geçti.
Ölümlerin yaş ortalaması: 35
∗∗∗
BAĞIMLILIĞA BÜTÇE YOK
Derinleşen yoksulluk, artan işsizlik nedeniyle artan tükenmişlik hali, umut arayışı içinde olan gençeri ve kontrolsüz kalan çocukları uyuşturucu felaketine sürüklüyor. Ülkede madde bağımlılığına eğilim artıyor. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın bağımlılıkla mücadeleye ayırdığı bütçe artmıyor. Sağlık Bakanlığı 2024 yılı Bütçe Teklifi’nde gelecek yıl bağımlılıkla mücadeleye 3 milyar 373 milyon TL ayrıldığı görüldü.
∗∗∗
TEDAVİ MERKEZLERİ BİLE UYUŞTURUCU YUVASI
Uyuşturucu madde bağımlılığı için kurulan mücadele merkezlerinin çocuklara ve gençlere bir faydasının olmadığını savunan Hülya Çelik ‘‘Devlet Yeşilay gibi bu tür kurumlara destek, teşvik veriyor. Ancak bu kurumlar yatılı bir yer açmadıkları gibi çocuklara faydalı bir şey de yapmıyorlar’’ diyor.
Uyuşturucu tedavi merkezlerine tedavi için yatan çocukların buralarda da risk altında olduğunu söyleyen Çelik ‘‘Cezaevlerinde, AMATEM gibi merkezlerde bile satıcılar rahatlıkla buraya madde sokabiliyor. Benim çocuğum askere giderken bile ayakkabısının altına koyup içeride bunu içen bir çocuktu. Uyuşturucu ile mücadele bakanlığının açılması olasılığı ile çözüm olacağını düşünüyoruz’’ diye konuşuyor.

ÖZEL MERKEZLER PAHALI
Ayşe Çetin de madde bağımlılığı ile uzun yıllardır mücadele ediyor. Oğlunun 16 yaşında uyuşturucu kullanmaya başladığını söyleyen anne, ‘‘O sıra yurtdışında yaşıyorduk. Bir yıl kadar kullanmış ancak fark etmemişiz. Sonra eroin içmeye başlamış’’ diyor. Oğlunun uyuşturucu kullanmaya başlamasının ardından Türkiye’ye döndüklerini ve o günden sonra mücadelelerinin başladığını söyleyen anne, şöyle devam ediyor:
‘‘Çok yerde tedavi gördü ama her seferinde tekrar tekrar başa döndük. Şimdi 34 yaşında. AMATEM’lerde yattı, çip bile taktırdık. Hiçbir faydasını görmedik. 150 milyar borcum oldu. Her şeyi sattım. Şuan da cezaevinde. 6’ncı ayda çıkacak. Ondan sonra başa döneceğiz. Açık cezaevinden izne geldiği 10 günlük sürede bile temiz kalmıyor. Devletten önce zorunlu tedavi, ardından ilaçsız tedavi istiyoruz. Rehabilitasyon merkezlerinin sayısı artmalı. Bu çocukları topluma kazandırmalıyız. Devletimiz bu konuda çok duyarsız. Parası olanın çocuğu kurtulsun olmayanın ölsün mü? Kendi etrafımızda dönüp duruyoruz. Aileler ne zaman beni öldürecek endişesinde. Özel merkezlerin tedavileri çok pahalı, aylık 80 bin TL gibi fiyatlar var. Kapı kapı gezmekten çok yorulduk. Cumhurbaşkanına belki 100 tane mektup yazdım, ulaşmaya çalıştım. Bizi dinlemelerini istiyoruz.’’