Galatasaray, şampiyonluk yolunda hayati önemdeki derbiyi sağ ve sol bekinin müthiş oyunuyla 2-0 kazanarak hem liderliğini korudu hem de Beşiktaş’ı şampiyonluk yarışının dışına itti.

Aslında ilk yarıya bakıldığında, Başakşehir ve Fenerbahçe maçları sonrası galibiyete daha çok ihtiyacı olan takım Beşiktaş’ın önce dengede başlayıp daha sonra 30. dakikadan itibaren oyunu tamamen rakip alana yıkması normal görülebilir. Fakat bu onların üst düzey oyunuyla değil Galatasaray’ın bir türlü baskı altındayken kendisini ileriye taşıyacak oyuncusunu bulamamasından kaynaklanıyordu daha çok. Zira Beşiktaş sarı-kırmızılılara farkı artıracak fırsatları defalarca verdi, ancak bunlar ya Gomis’e istediği şekilde servis edilemedi ya da ceza sahası önündeki her hücum kurgusu denemesi felaket şekilde sonuçlandı. Tabii Galatasaray’ın kendi evinde baskılı oynadığı maçlarda bu sorun aynı oranda hissedilmiyordu, zira orada Fernando bugünkü maçta oynadığı yerden bir 15-20 metre önde oynuyor ve sol ve sağ beklerini çizgiye indirebiliyordu. Bugün ise Fernando kendi yarı sahasının önünde rakiple boğuşmakla meşguldü. Aslında baştan beri ulaşmaya çalıştığım nokta, bu anlarda takımı rahatlatması beklenen Belhanda’nın alışıldığı üzere yine yokları oynaması. Böyle bir maçta, bir takımın 10 numarasının ilk yarıdan aklı kalan tek icraatı 3. dakikada sarı kart görmesi olmamalı ki, o hareketin dakikası 3 değil 73 olsa Fırat Aydınus muhtemelen kendisini soyunma odasına gönderecekti. Beşiktaş’ın da rakibin bu dezavantajını kullanamamasının sebebi yine sezon başından beri muzdarip olduğu dert: Gol yollarındaki sıkıntı.

İkinci yarıda Galatasaray yine çıkamadı ilk 15 dakika ve sebepte bir değişiklik yoktu aslında. Şöyle anlatalım, Selçuk’un 80. dakikalar civarında oyuna girdikten hemen sonra Gomis’i ceza sahasının önünde topla buluşturduğu ve Gomis’in vuruşunun savunmaya çarpıp kornere gittiği bir atak var, Fatih Terim maç boyunca Faslı oyuncusundan bunu bekledi adeta ve bir kez bile beklediğine karşılık alamadı. Bir futbol maçı sonrası bunu söylemek pek adetim değil, ancak bugün Galatasaray, Faslı oyuncusuna rağmen kazandı diyebiliriz. Bir de tabii maçı kendisine getiren isimler var ki bunların başında son haftaların formda ismi Mariano’nun yerine oyuna girip hem Lens’i sahadan silen hem de ikinci golde müthiş bir destek sonrası Rodrigues’e harika bir ara pası veren Linnes ve onun tam tersi kanatta Quaresma’yı yıldıran Nagatomo. Quaresma demişken, henüz maçın bitimine 15 dakika varken orta sahadan çektiği ve Şenol Güneş’i de isyan ettiren laubali vuruş, Beşiktaş’ın 1 haftadır uğraştığı saha dışı meselelerin onların konsantrasyonunu bir hayli etkilediğinin bir göstergesiydi.

Kaba tabirle şampiyonluk yarışındaki bir testinin kırıldığını söyleyebiliriz. Fenerbahçe 2,Başakşehir 1 hata bekliyor. Galatasaray’ın sıkıntılar yaşadığı deplasmanlardan henüz 2 tane olması, takipçilerin umudunun bitmediğini çok net gösteriyor.