Günlerdir Fethullah Gülen’in kerameti neydi diye düşünür dururum. Melih Gökçek imdadıma yetişti de, başımıza gelenleri anladım. Meğer Fethullah Gülen insanları cinlerle etkileyip, kendine bağlıyor, ardından da ne istese yaptırıyormuş. Melih bey için de aynı girişimde bulunmuş. Çok şükür uyanık adam Melih Gökçek, alt edivermiş cümle cinleri!

Bu açıklamanın ardından, insanları yargılamamız yanlış olur artık. Asya Finans açılışında Fethullah Gülen; Tansu Çiller’i, Abdullah Gül’ü, RTE’yi cinler sayesinde götürmüş oraya anlaşılan. Bekir Bozdağ, Antalya’da yaptığı bir konuşmada; “Muhterem Fethullah Gülen hocamıza selam olsun” derken cinler söyletmiş meğer. Defne j. Foster’e: “Terbiyeni takın Fethullah Gülen hocamıza Feto diyemezsin” diye sosyal medyadan yazan asla Melih Gökçek olamaz, cin işi bu!

Abant Toplantıları’na koşturarak giden akademisyenler, gazeteciler falan hep cinlerin tesirinde kalmış garipler. Anlaşılan solcular(!) da bu cinlerden nasibini almış! Günlerce çalışıp yazdıkları uyduruk metinler cin işi olsa gerek. Türkçe Olimpiyatları’nda Pensilvanya’ya haykıran Sinan Çetin değil, bildiğin cinler! Zaten RTE’e de “Bitsin bu hasret, gel artık” derken Fethullah Gülen’e, cin çarpmış vaziyetteydi. Yoksa bir dünya lideri böyle bir hatayı asla yapmaz. Arınç’a geç uyandı diye ahmak falan demeyin, adam cinlerle boğuşuyordu.

Şimdi mahkemelerde darbeciler: “O gün cinler aklımızı başımızdan aldı, aksi durumda biz vatansever insanlarız böyle bir ihanete kalkışır mıyız?” diye savunma yapsalar ve Melih Gökçek’i de şahit gösterseler, kim ne diyebilir? Üstelik başka bir tehlike daha var; eğer mahkeme başkanı boş bulunur da, cinlere zaaf gösterir, bu ifadeyi haklı bulup beraat verirse ne olacak? Bir de içtihat oluşacak… ‘Cin çarpmış kişilerin cezai ehliyeti yoktur!’ denebilir her an…

Şu halde yakın dönem tarihi yazarken bu ayrıntıyı göz önünde tutmamız gerekir; memleketimiz uzun zamandır Fethullah Gülen Terör Örgütü cinleri tarafından esir düşmüş bulunmaktadır. Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi siyasi davaların hâkimleri; devletin pek çok kademesine yerleştirilen öğretmenler, memurlar; akademisyenler, basın mensupları; bakan/başbakan/cumhurbaşkanı/meclis başkanı düzeyindeki siyasiler; darbe yapmaya kalkışan askerler, Öcalan’la masaya oturan mitçiler; çevre ülkelere savaş açacak kadar ileri giden zındıklar hep bu sebeple yoldan çıkmıştır. O(hal)de yargılanması gerekenler devletin her kademesine sinmiş bu cinlerdir!

Tüm bunları alay olsun diye yazdığımı zannedenler olabilir. Ama ben ciddi biçimde bu cehalet, vasatlık, hamaset çağında, böyle bir tarihçilik olacağına inanıyorum. Bu memlekette kimse düne dönüp bakmıyor. Oysa insanı anlamlı bir varlık haline getiren etik, estetik değerleridir. En güç koşullarda takındığı tutum, ilkelerdir. Nasıl da kolay şimdi devlet güvencesi altında demokrasi nöbeti tutmak! Elbette sokakta olmak, zalime direnmek haktır ve muhafazakâr çevreler bunu deneyimleyerek öğrenecek. Ama bir koşulla tutumları saygınlık kazanır…

Meydanlarda olanlar, eğer, Gezi’de gaza, tomaya karşı direnen halkı derinden hissettiklerini dile getirmezlerse… Kabataş Yalancıları’nın vicdanlarında ve adalet önünde yargılanmaları için ses vermezlerse… Kalemlerini ve sosyal medya hesaplarını reis için değil de, mazlum için kullanıp, evlatsız kalan anaların yanında durmazlarsa, buradan bir toplumsal barış çıkmaz! Daha dün ekranda biri çıkıp: “Gezi’ciler Fetö’cüdür, solcular az beslenmiş, minyon olur” diyerek, bin yılın siyasi yorumunu yapmadı mı? Bunlara ses vermeden toplumsal barış nasıl gelecek?

Ne yalan söyleyeyim, Melih Gökçek haklı, cin çarpmış memleketimi. Babalar gibi darbe girişimi oluyor, RTE enişteden, başbakan eşten dosttan, ülkeyi emanet ettiğimiz komutanlarsa düğündeki çalgıcıdan öğreniyor durumu! Yazıyı yazarken TRT’de bir çağrı var: “Halkımızı Taksim’de CHP mitinginde buluşmaya çağırıyoruz!” türünde… Vallahi memleketi cin çarptı cin!