Çin’de ortaya çıkan ve hızla dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs salgını ile ilgili yetkililerin 'karartma' yaptığı iddia edildi. İddialara göre yetkililer, olumsuz eleştirileri gizlemeye çalışıyor

Çin'de 1500'den fazla can alan koronavirüs salgınında "karartma" iddiaları

Çin’in Vuhan kentinde Aralık 2019'da ortaya çıkan ve kısa sürede SARS'ın neden olduğu can kayıplarını geride bırakan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ile ilgili internet ve sosyal medyada uygulanan sıkı takip, ülkede bu konuda karartma yapıldığı iddialarını gündeme getiriyor.

Karartma, sosyal medyada salgına yönelik olumsuz veya eleştirel olduğu gerekçesiyle videolar, fotoğraflar, yorumların silinmesi şeklinde ön plana çıkarken günlük hayatta ise "söylenti yayma suçu" kapsamında gözaltılarla kendini gösteriyor.

Ülkede halihazırda hükümet karşıtı görüşlerin sosyal medyada dillendirilmesi mümkün olmasa da salgınla ilgili yerel yöneticilerin birbiri ardına yaptığı hatalar, halk tarafından tepkiyle karşılandı ve binlerce kişi, Vuhanlı yetkililere yönelik tepkilerini sosyal medyadan dile getirdi.

Bu tepkilerin zirveye çıktığı nokta ise Kovid-19’u, "SARS benzeri koronavirüs" olarak tanımlayan ilk doktor Li Vınliang’ın önce virüsü duyurmaya çalışarak önlem alınması yönündeki çabaları, ardından "söylenti yaydığı" gerekçesiyle gözaltına alınması ve akabinde doktorun yine teşhisini koyduğu bu hastalığa yakalanarak hayatını kaybetmesi oldu.

PAYLAŞIMLAR KISA SÜREDE SİLİNİYOR

Çin’in Twitter benzeri sosyal medya platformu Veybo’da, Li’nin "susturulması"na ilişkin halkın tepkileri çığ gibi büyürken "ifade özgürlüğü istiyorum" etiketiyle çok sayıda internet kullanıcısı paylaşım yaptı. Bu etiketli paylaşımlar ise kısa sürede Veybo’dan silindi.

Çin’in Washington Büyükelçisi Sui Tienkai, medyaya verdiği demeçte, Li’ye ilişkin "Onu kimin susturmaya çalıştığını bilmiyorum" şeklinde açıklamalarda bulunurken, Çin hükümetinden ise ses çıkmadı.

Gazeteler de sadece doktorun ölüm haberini paylaşırken halkın tepkisini sayfalarına taşımaktan geri durdu.

Çinli gazetecilere, bazı yerlerden "Li’nin ölümüne ilişkin yorum yapmamalarını tavsiye eden bir bildiri gönderildiği" de iddia ediliyor.

ŞU ANA KADAR 1524 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ

Diğer yandan ülkede bugün itibarıyla 1524 kişinin ölümüne ve 66 bin 492 vakaya neden olan Kovid-19 salgınıyla mücadeleyi sıkılaştıran hükümet, 10 Şubat’ta bu konudaki dedikoduların yayılmasını engellemek, sosyal istikrarı ve Çin Komünist Partisinin altını kazmaya yönelik faaliyetleri önlemek için bazı kararlar aldı.

Çin'de Yüksek Halk Savcılığı, Yüksek Halk Mahkemesi, Adalet Bakanlığı ve polis teşkilatının bağlı bulunduğu Kamu Güvenliği Bakanlığının üst düzey yetkilileri, Kovid-19 ile alakalı "kasten söylenti yayanların" toplumun güvenliğini tehlikeye attıkları gerekçesiyle cezalandırılacağını bildirdi.

Savcılık alınan kararların, sağlık personeline karşı şiddet uygulayanlara, salgınla mücadele çabalarında ihmalkarlık gösterene, yabancı hayvan ticaretinin cezalandırılmasını kapsadığını ifade etti.

SALGINI ÇEKEN GAZETECİLER HALA KAYIP

Hubey’deki Vuhan kentinde salgının ilk ortaya çıkışından itibaren önemli görüntüleri kamuoyuna gizli kamera çekimleriyle aktaran Çinli gazeteciler, ortadan kayboldu.

Fang Bin, çekim yaptığı bir hastanede birkaç dakika 5-6 ölü saymış ve bunların krematoryuma (ölü yakma yerine) gönderildiğini aktarmıştı. Daha sonra polisin, kendisini ev hapsine aldığını anlatan video paylaşan Fang’dan 10 Şubat’tan bu yana haber alınamıyor.

Bir diğer gazeteci Çın Çiuşı'dan ise Vuhan’da çektiği görüntüler sonrası 7 Şubat'tan bu yana haber alınamıyor. Çın'ın bazı medya organlarına konuşan yakınları, gazetecinin polis tarafından zorla karantina altına alındığını belirtiyor.

Salgınla mücadele konusunda halkın yaşadığı sıkıntıları gösteren video ve fotoğraflar, sosyal medyaya düştükten kısa süre sonra hızlıca silinirken; bunun yerine "her şey yolunda" şeklinde içerikler üretiliyor.

YETKİLİLERİN TALİMATLARI SERT

Twitter'a düşen bazı görsellerde, salgın nedeniyle Hubey eyaleti başta olmak üzere bazı bölgelerde site şeklindeki binalardan dışarı çıkmanın azaltılmasına yönelik tedbirleri bildiren talimatların sertliği dikkati çekiyor.

"Bu köyden bir kişi dışarı çıkarsa herkesin bacaklarını kırarız." ifadelerinin yazılı olduğu afişlerin yanı sıra "Hubey'den gelenler zaman ayarlı bombadır." şeklinde ötekileştirici afişler de görülüyor.

Diğer yandan ilk başta Hubey'de uygulanan sokağa çıkışların azaltılmasına yönelik uygulama, başkent Pekin ve Şanghay gibi önemli kentlerde de başladı.

Her hane halkından belirli kişilerin dışarı çıkmasını öngören bu uygulama çerçevesinde evden çıkacak kişi, sitenin güvenlik görevlisi nezaretinde bir form doldurarak "giriş çıkış kartı" alıyor ve bu kartla oturduğu siteye giriş çıkış yapabiliyor.

SALGINA YÖNELİK AŞI VEYA İLAÇ YOK

Vuhan kentinde 12 Aralık 2019'da ortaya çıkan yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülke, Çin'de mahsur kalan vatandaşlarını tahliye etmişti.

İlk olarak Vuhan'da tespit edilen yeni tip koronavirüsün, kısa sürede diğer kent ve ülkelere yayılması üzerine Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) "acil durum" ilan etmişti.

Hubey'deki çok sayıda kent salgınla mücadele önlemleri nedeniyle kapatılırken metro, otobüs, feribot gibi toplu ulaşım araçları ve Uber gibi ulaşım hizmeti sağlayan Didi firmasının taksi hizmetleri durdurulmuştu.

Salgın nedeniyle bugüne kadar eyalete 25 bin civarında sağlık personeli takviyesi yapılmış, Guangdong eyaletine bağlı Guangcou ve Şıncın kentlerinde yerel yönetimlere özel mülkiyetlere el koyma yetkisi verilmişti.

Çin hükümetinin Kovid-19'a karşı ilaç ve aşı geliştirme çalışmaları devam ederken, salgına yönelik kullanılacak bugüne kadar ürüne dönüşmüş aşı veya ilaç bulunmuyor.