Çin’in kapitalist dönüşümünü anlayabilmek için bu süreci başlatan üç önemli adamının düşüncelerine ve politikalarına yakından bakmak gerekiyor.

"Yoldaş Mao ilerleyen yıllarda büyük hatalar yapmış olsa bile, çalışmalarını göz önünde bulundurduğumuzda, Çin devrimine yaptığı katkılar hatalarından fazladır. Büyük katkıları ölümsüzdür…"
Bu sözler 1981-87 arasında ÇKP sekreteri olan Hu Yaobang’a ait. Mao ustaya bu kadar açıkça eleştiri ÇKP tarihinde ilk (ve son) defa yapılmıştır. Bu sözlere bakıp Hu’yu karşı devrimci, kapitalizm yanlısı, sağcı vs diye değerlendirenler çıkabilir; ama bu çok düz bir akıl yürütme olur.

Hu, bence ÇKP içindeki samimi komünistlerden biri. Devrim mücadelesine 14 yaşındayken katılmış bir yoksul köylü çocuğu. Savaşta ağır yaralanmış ve öldü zannedilerek savaş alanında bırakılmış. Çocukluk arkadaşı bir Kızıl Ordu subayı tesadüfen görmüş ve yaşadığını fark edip kurtarmış. Mao’nun “Sosyalist dönemde sınıf mücadelesinin devam ettiği ve bunun partiyi hedeflemesi gerektiği” tezi uyarınca, parti kadrolarının birçoğu gibi o da iki defa partideki görevlerinden uzaklaştırılıp sınıf-bilinci eğitimine (bir fabrika veya tarlada sıradan işçi olarak çalışmak) gönderilmiş.



Geride bıraktığı az sayıdaki yazıdan kafasının biraz karışık olduğu anlaşılıyor. Yine de çok net olduğu bir hedefi var: Partideki ağır yozlaşmayı bitirmek ve bunun ekonomide ve sosyal dokuda yol açtığı tahribatı onarmak. Parti başkanlığına seçilip başkanlığı kaldıran ve yerine yetkileri iyi tanımlanmış ve kısıtlanmış parti genel sekreterliğini getiren adam olarak bilinir. Mao’nun partiye sürekli müdahalesinden, partideki kadro kıyımından, parti aklını paralize eden iç çekişmelerden, bir gün kahraman ilan edilenin bir zaman sonra hain ilan edilmesinden (Lin Biao gibi), tek adamlıktan (lider kültü), akıl dışı SSCB politikasından, partinin her yere ve her şeye uzanan çoğunlukla ehliyetsiz (uzman olmayan) elinden ve bu elin verdiği zarardan bezmiş bir adamdır. Parti ile hükümeti kesin çizgilerle ayıran bir reform düşünmesinin nedeni budur.

Politbüro üyelerinin birden fazla adayın yarıştığı birden fazla seçimle doğrudan seçilmesi (parti üst kadrolarının seçme/atama yetkisini elinden alma), hükümeti şeffaflaştırma, parti politikalarını belirlemeden önce halka danışma, devlet memurlarının yaptıkları hatalardan doğrudan sorumlu tutulmaları gibi önemli demokratikleşme politikalarını savunan ama destek bulamadığı için gerçekleştiremeyen biridir.
Bu sürecin diğer önemli kişisi Başbakan (1980-87) Zhao Zyang’dır. Mao, sağcı eğilimleri olduğunu söyleyerek onu da görevinden alır ve bir fabrikada makinist olarak çalışmaya gönderir. Dört yıl sonra, artık unutulduğunu düşünürken, Başbakan Zhuo En-lai onu Pekin’e çağırır. Neden çağrıldığını bilmeden yaptığı şu konuşma benim için acı verici: “Düşüncelerim tamamen değişti, bir Maocu olarak yeniden doğdum. Bazı özel işletmelere izin vermek veya üretim için maddi teşvik uygulamak fikirlerimden tamamıyla vazgeçtim”. Oysa üst düzey bir göreve (Sichuan parti sekreteri) getirilmek için çağrılmıştır.
Dönüşüm sürecinin lideri Devlet Başkanı Deng Xiaoping’den ise yazı içinde yeri geldikçe bahsedeceğim.

1983’teki ÇKP kongresinde yapılan konuşmalar 1978’den itibaren uygulanan dönüşüm politikalarının sonuçları hakkında önemli fikir veriyor. Ziyang, sosyal düzeni tehdit eden ciddi suçlar, cinayet, soygun, hırsızlık, tecavüz, kundaklama ve yolsuzluk suçlarındaki artıştan bahseder, bu suç örneklerini akademik, edebiyat ve sanat çevrelerinde ortaya çıkan liberal eğilimlerle ilişkilendirir ve böyle eğilimleri sosyalizmin amaçlarıyla çelişen çökmekte olan bir ideolojinin (Burjuva liberalizmi) temsilcisi olarak eleştirir. Bu karşı-devrimci suçlara karşı güçlü bir kampanya başlatılması gerektiğini söyler.

Hu, Ziyang’ın bahsettiklerine benzer şeyler söyler ve "kapitalist güçler ve sosyalist yolumuza düşman diğer güçler bizi yozlaştırmak ve ülkemize zarar vermek istiyorlar” der ve parti üyelerinden komünist ideali ve disiplini korumalarını ister.

Görüldüğü üzere, pek öyle kapitalizm sevdalısı adamlara benzemiyorlar. Uyguladıkları dönüşüm (ÇKP reform diyor) politikalarının sosyalizmle çelişmediğini düşünüyorlar. (devam edecek…)