Doç. Dr. Barış Adıbelli: Çin, Ortadoğu’nun uzaktan gelen yeni ülkesi ve şimdilik oldukça yayılmacı ve kendisi açısından avantajlı bir politika izlemeye çalışıyor

Çin, Ortadoğu’nun uzaktan gelen yeni ülkesi

EKİN AKYAZ ekinakyaz@birgun.net

Yeni küresel güç aktörü olan Çin’in ekonomik faaliyet alanı genişliyor. Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar dört bir tarafta ticari hamlelerle ABD’yi geride bırakan Pekin’in son dönemde Ortadoğu’ya yönelik ilgisi gözden kaçmıyor. Suriye’de iç savaştan bu yana, İran’la uzun dönemdir iyi ilişkiler getiren ülkenin son dönemlerde de ABD’nin bölgedeki yakın müttefiki İsrail ile özel ilişkiler geliştirdiği gözleniyor. Çin, Hayfa Limanı’nı kiralaması gündeme gelmesinin ardından hafta içinde de Tel Aviv’e büyük bir ekonomik çıkarma yaptı.

Çin Devlet Başkan Yardımcısı Vang Çişan’ın İsrail’i ziyareti ve Filistin, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayacak 9 günlük Ortadoğu turu sürerken Çin’in Ortadoğu merakını Doç. Dr Barış Adıbelli ile konuştuk. Mesele Çin dış politikası olduğu zaman, o anki meseleden çok, Çin’in o konuya daha önce nasıl baktığını sormanın gerekliliğine işaret eden Adıbelli, “Çin Ortadoğu’nun uzaktan gelen yeni ülkesi ve şimdilik oldukça yayılmacı ve kendisi açısından avantajlı bir politika izliyor” diyor.

► Çin ile İsrail’in son dönemde artan ticari ilişkileri hakkında ne düşüyorsunuz?
Çin’in İsrail ile ticaretten de öte özellikle savunma alanında daha ciddi ilişkileri var. Hatta Çin, ticaretle savunma alanındaki ilişkileri örtüyor demek daha doğru. Daha önceleri Çin, Amerika ya da Avrupa’dan stratejik önemi olan ileri teknolojili savunma ekipleri, yüksek teknolojik askeri ekipmanlar almakta zorlanıyordu. Avrupa Birliği ile devam eden ambargosunun yanına şimdi de ABD işe ticari gerilimler eklendi. Böyle olunca, Çin aslında arka kapıdan dolaşıyor, özelikle Amerika teknolojilerini İsrail’den edinme yolunu seçti ve bu epeydir gündemde

İsrail rüştünü ispat etmek istiyor
► Peki, ABD müttefiki İsrail neden hevesli?
İsrail, kendi başına silah, bir takım savunma ekipmanı satarak rüştünü ispat etmek sadece Amerika’nın gölgesinde olmadığını da göstermeye çalışıyor. Tabii iyi de paralar kazanıyor. Fakat bir noktada tıkanıyorlar. Falcon istihbarat toplama uçağının satışının yapılacağı sırada, Amerika, konuya müdahale etti. Sert bir şekilde İsrail’i uyardı. Kendisinin de üretiminin bir parçası olduğu hiçbir yüksek teknolojili uçak, silah Çin’e verilmeyecek dedi. Bu hatta geleneksel ABD İsrail ilişkilerine çok ters bir adım oldu. Fakat buna rağmen İsrail bir şekilde iletişim kanalını açık tuttu…

► Nasıl gelişebiliyor şimdi bu ilişkiler bir tarafta da ABD varken?
İsrail’de 2006- 2009 yılları arasında başbakanlık yapan Ehud Olmert yıllar önce Pekin’den İsrail’e göç etmiş bir Yahudi aileden geliyor. Çin bu tür durumları çok güzel kullanan bir ülke, bir şekilde sempati kurarak, ilişkileri o dönemde başlattı. Ardından Doğu Akdeniz’deki enerji rekabetinde, Doğalgaz petrol alımında da ilişkiler gelişti. Özellikle Mısır, Güney Kıbrıs, İsrail, Güney Akdeniz hepsiyle ilişkisini bu dönemde yeniden güçlendirdi.


cin-ortadogu-nun-uzaktan-gelen-yeni-ulkesi-524534-1.
Barış Adıbelli

► Bu ilişkiler hep artacak demek mümkün mü peki?
İsrail 2006’da Lübnan operasyonunda bir gözlem noktasını vurdu. Ve bir Çinli askeri yetkili hayatını kaybetti. Çin, bunu güvenlik konseyine getirdi. Amerika’nın vetosu ile karşılaştı. Yani sürekli iyi ilişkileri var dersek hata ederiz, inişli çıkışlı öğeler olabilir belki ama İsrail Çin’in önemli bir partneri olmak konusunda baya ilerlediğini söylemek mümkün.

Çin, Arap dünyasıyla ilişkileri önemsiyor
► Bir de “Kuşak ve Yol” projesi var… Tüm Ortadoğu’yu hatta Türkiye’yi de ilgilendiren. Orda ne amaçlıyor Çin?

Pekin yönetiminin tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandırmayı hedefleyen “Kuşak ve Yol” inisiyatifinin hayata geçirilmesi çok önemli bir faktör oldu. İsrail şuan bu projeye destek veren ülkelerden biri değil. Çünkü ABD ile hareket ediyor ama Trump, göreve geldiğinden beri yeni bir Ortadoğu’dan bahsediyor. Kudüs merkezli yeni bir Ortadoğu tarifi yapıyor. Çin özellikle Ortadoğu gibi kendi ülkesinin dışındaki meselelerde taraf olmaktan çok her taraftan faydalanmayı benimsemiş bir ülke. İsrail konusunda siyonizmi hala emperyalizmin bir unsuru olarak tanıyan bir ülke ama Arap dünyası ile olan ilişkileri de bozmamak adına işin savunma boyutunu da çevredeki Ortadoğu’daki ülkelerin de tepkisini almamak adına dengeli götürüyor. Arap dünyasıyla olan ilişkileri de bozmamak Çin için de çok önemli. Çin Ortadoğu’daki ülkelerin tepkisini de almadan, ilişkileri daha az ön plana çıkarak bir hat izliyor.

► Çin’in Ortadoğu’daki ilişkilerinin daha geniş bir fotoğrafını çekmek istersek ne dersiniz?
Ana enerji kaynağı Ortadoğu da… Arap ülkeleri bir de İran. Her yıl belirli aralıklarla Pekin’de önemli toplantılar düzenleniyor. Bu toplantılarda önemli alt yapı yardımı Kuşak ve Yol girişimi çerçevesinde Filistin’e de ciddi yardımlar yapıyor. En son dün Çin Filistin serbest müzakere anlaşması başladı. Dolayısıyla hem İsrail hem Filistin tarafıyla ilişki kuruyor. Hatta daha önce Pekin’deki toplantılara Hamas temsilcisi bile dahil edildi. Ortadoğu genelinde bakarsak, Suriye, Suudi Arabistan hatta Türkiye’nin bile son dönemde artan bir ilişkisi var. Dolayısıyla Çin çok başarılı götürüyor süreci kendisi için.

cin-ortadogu-nun-uzaktan-gelen-yeni-ulkesi-524535-1.


Bir nevi komşumuz
► Suriye’de bir dönemin yavaşça sonuna geliniyor, onun için ayrı bir parantez açınca, Çin ile ilişkiler bağlamında ne görüyorsunuz?

Çin Ortadoğu’nun uzaktan gelen yeni ülkesi… Uzaktan gelen ve Ortadoğu’ya Afrika’ya yerleşen yeni üyesi. Bir nevi Ortadoğu’da bizim komşumuz da olacak bu Suriye’de yeni dengeler kurulunca. Suriye meselesinde istihbarat paylaşımı da yapıyor İsrail ile. Özellikle oradaki Uygur savaşçılarla ilgili. Evet, İdeolojik olarak birbirine yakın ülkeler değil ama belki de Arap ülkelerini memnun etmek adına, İsrail’i tanımama, emperyalizmin bir uzantısı olarak siyonizmi tanımama gibi öğeleri şeklen sürdürüyor tabii ama bu bugün ideolojik olarak var mı? Bunu sorgulamak gerekir. Bölgenin jeopolitiği ve stratejisi ağır basıyor Çin açısından.

***

ABD süreci sıkı takip ediyor

► Peki, ABD’nin bu sürece tepkileri var. Nerede daha ciddi belli edecek bunu?
ABD çok sıkı takip ediyor süreci. İsrail’e bizim vermediğimiz teknolojiyi Çin senden alıyor, bu konu da uyanık olun diyor. Fakat bu noktada ayrıca ABD Çin ilişkilerine bakmakta fayda var. Çin, ABD ile ilişkileri gerginleşince, İsrail üzerinden ABD ile dolaylı temas da sağlıyor olabilir. Bunu aslında ABD de yapıyor, İsrail üzerinden Çin ile teması destekliyor olabilir Rusya’yı gözlemlemek adına. Soğuk savaş döneminde de, Sovyetler Birliği’ni paketlemek istiyorsanız Çin’le el sıkışın denmişti.. Yani en büyük resimde hep böyle farklı dinamikler açığa çıkacaktır.

Rusya’ya karşı ehvenişer ittifakı
Trump döneminde daha da belirgin olan bir öğe var, ABD, aynı anda hem Rusya ile hem Çin ile mücadele edemiyor. Dolayısıyla bir ehvenişer meselesi var. Zaten ABD’nin Çin ile sıkıntısı güvenlik ya da askeri boyutta olmadı Rusya ile olduğu gibi , daha çok ticari boyutta oldu. Çin ile Rusya arasındaki ilişkisi de en başından beri zoraki bir ilişki… Amerika bunu çok iyi bildiği için Çin’e yer yer müsemma gösteriyor. Çin’in askeri olarak Pasifikte güçlenmesi ABD’nin çıkarlarını tehdit eder ama öte taraftan Rusya’yı da engeller. Çünkü Pasifikte büyüyen bir Rusya oldukça sıkıntılı ABD açısından. Avrupa ile bunu engelleyemeyeceğini biliyor. Hele de Çin ile bir araya gelirse Rusya Pasifiği kapatır tamamen ABD’ye. Burada Japonya ve Güney Kore’nin de geleceği var. Amerika’nın son dönemdeki Kuzey Kore hamleleri de bunun kanıtı. Rusya Pasifikte yeni bir ordu koruyor. Vostok tatbikatları yaptı. Yani pasifiğe yükleneceği tekrar belli oluyor. Dolayısıyla ABD Çin’e dair belli şeylere göz yumacak. Ama nereye kadar? Rusya’yı yavaşlatacak caydıracak noktaya kadar…